11. Hukuk Dairesi 2014/18230 E. , 2015/2559 K.
"İçtihat Metni"ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 31/01/2014 tarih ve 2007/10-2014/63 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin Fransa"da yaşadığını, adına 22.08.2001 tarihinde davalı banka şubesine ....-5002 no"lu hesaba yatırılan 16.680,72 Euro"nun müvekkili tarafından çekilmediğini, en son 2005 yılı içerisinde vadesinin yenilendiğini ve hesap cüzdanının iade edildiğini, 2006 yılı sonlarında banka müfettişlerince yapılan inceleme sonucunda müvekkilinin hesabında bulunan paranın çekildiğinin tespit edildiğini, müvekkili tarafından davalıdan paranın istenilmesine rağmen davalının 11.07.2005 tarihinde çekildiğini belirtilerek ödeme yapmadığını oysa, müvekkilinin yurt dışında bulunduğu bir sırada banka çalışanlarınca paranın hesaptan çekildiğini, çalışanların müvekkili ve bir takım müşterilerin hesaplarına istedikleri gibi para yatırır ve çeker hale geldiklerini, yetkileri olmadıkları halde hesap açıp, kapatmaya varan işlemler yaptıklarını ileri sürerek, 16.903,95 Euro"nun bankaya yatırıldığı tarihten itibaren işleyecek en yüksek banka faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, zaman aşımı def"inde bulunmuş, kusurun davacıda olduğunu, müvekkilinin tüm dikkat ve özeni gösterdiğini, herhangi bir kusur ve ihmali ile zararın gerçekleşmesini engellemeyeceğinden sorumluluğunun doğması için illiyet bağının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, banka çalışanının müşterilerin hesaplarında bulunan paraları üçüncü kişilerin hesaplarına usulsüz olarak geçirdiği, davacının imza atmış olduğu boş belgelerin (ibraname ve talimat) daha sonradan davacı aleyhine doldurulup, doldurulmadığının belirlenmesi gerektiği, boş bir kâğıda atılan imzanın, sonradan üzerinin doldurulması halinde, yazılan metnin imza atanın iradesine uygun olduğu prensip olarak kabul edildiğinden durumun özelliği aksini göstermedikçe, metnin anlaşmaya aykırı olduğunu ispat yükünün açığa imza atana düşeceği ve kendi iradesine aykırı olarak talimatname ve ibranamenin doldurulduğunu ispat etmesi gerektiği ancak, banka ile işlem yapan müşterinin yapılan bu işleme duyduğu güvenin korunmasını beklemekte haklı olup, davacıyla işlem yapan banka görevlisinin hesaplarda ve özellikle davacının hesaplarında usulsüzlük yaptığı gerekçesiyle cezalandırıldığı göz önüne alındığında, davacının imzalamış olduğu ibranamenin davacının arzusuna uygun olarak doldurulduğunu ispat yükünün davalıya düşeceği ve davalı ispat yükünü yerine getiremediğinden ibranamenin geçerli
bir belge olarak kabul edilemeyeceği, bir tüzel kişi olan bankanın borcun ifasında yardımcı kişi olarak kullandığı şahısların borca aykırı davranışlarından sorumlu olacağı, dava dışı ifa yardımcısının usulsüz işlemler yapmak suretiyle davacıyı zarara uğrattığı ayrıca, dava dışı banka çalışanı tarafından düzenlenip, imzalanan ve davacıya verilen hesap cüzdanlarının bankanın matbu antetli gerçek cüzdanları ile aynı olduğu, bu nedenle bankayı bağlayıcı kabul edilmesi gerektiğinden davalının TBK"nın 116 m. (BK m.100) uyarınca sorumlu olduğu, ibranamedeki imzanın ATK"dan alınan raporla doğrulanmasına rağmen, ibranamenin alınış şeklinin bankacılığın genel kabul görmüş ilkeleri ile bağdaşmadığı, uygulamanın bankalara duyulan güven unsuru ile yazılı ve yazılı olmayan kurallara aykırı bulunduğu, banka görevlisinin yapmış olduğu usulsüz işlemler de dikkate alındığında, davalının yardımcı şahsın sorumluluğuna istinaden sorumlu olduğu, banka çalışanının ceza dosyasına konu olan eylemleri de değerlendirildiğinde ibranamenin geçerli olmadığı, davacının bir kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne ve 16.903,95 Euro"nun dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa"nın 4/a maddesine göre devlet bankalarının Euro türünden açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, dava dışı banka çalışanı tarafından davacının hesabından usulsüz para çekildiği iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davalı bankaca yargılama aşamasında, davacının banka çalışanı ..."ten olan alacağını aldığına ilişkin, altında davacının imzası bulunan "ibraname" başlıklı belge ibraz edilmiştir. Davacı tarafça belgenin boş kağıt üzerine sonradan doldurulduğu iddia edilmiş, ibranamenin bu şekilde düzenlendiği mahkemece de kabul edilerek, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de, esasen açığa atılan imzanın üzerinin anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının iddia eden tarafından yazılı delillerle ispat edilmesi gerekir. Bu itibarla, bu hususun davacı tarafça ispatı gerekirken, ispat yükünün yazılı gerekçeyle ters çevrilmesi suretiyle karar verilmesi doğru görülmemiş, belgenin davacının iradesini yansıtmadığının kanıtlanamaması halinde ise, söz konusu belge değerlendirilerek, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi için kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.