19. Hukuk Dairesi 2018/645 E. , 2019/3634 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı alacak davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketten ... 2. Noterliğinin 16/06/2005 tarihli taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi ve 16/06/2005 tarihli harici gayrimenkul satış sözleşmesi ile 56.000-TL"ye dükkan satın aldığını, sözleşmede dükkanın 80 m² olduğu belirtilmesine rağmen, teslim edilen taşınmazın 63,09 m² olduğunu, davalının ayıplı mal teslim ettiğini, eksik teslim edilen 17 m²"nin yapılacak keşif sonucu rayiç değerinden belirlenecek miktarından şimdilik 9.000-TL"sinin ticari temerrüt faizi ile yine sözleşmede dükkanın 30/06/2008" de teslim edileceği belirtilmesine rağmen fiilen 01/02/2012 tarihinde teslim edilen ve tapudan ise 22/04/2013" de devredilen taşınmazın tespit edilecek rayiç bedeli üzerinden kira kaybının şimdilik 1.000-TL"sinin 30/06/2008 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde, sözleşmede 80 m² civarında denildiğini, davacının dükkanı görerek aldığını, dükkanı fiilen teslim aldığı tarihin 16/03/2006 olduğunu, davacının daha sonra tapudan devri de ihtirazi kayıtsız aldığını, kira bedeli talebinde bulunmasının yersiz olduğunu ve asıl davanın reddinin gerektiğini, ayrıca davacının adi yazılı sözleşmeye dükkanın içini kendisinin yapacağını belirterek yazdığı 16/03/2006 tarihli beyanı uyarınca satış bedelinden 3.500-TL eksik ödeme yapıldığını, ancak daha sonra davacının müvekkiline gelerek dükkanın içini de müvekkilinden yapmasını isteyip parasını öderim dediğini, buna rağmen 3.500 TL"yi ödemediğini beyanla, bu miktarın ticari faiziyle tahsili için karşı davalarının kabulünü talep ve dava etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, asıl davadaki geç teslim iddiası yönünden; dinlenen tanıkların beyanları, bahse konu not ve davacı asilin duruşmadaki isticvap beyanları değerlendirildiğinde, davacı tarafın geç teslim hususunu ve kira alacağını ispatlayamadığı, eksik teslim iddiasına ilişkin olarak ise, keşifte taşınmazın 62.32 m² olduğunun tespit edildiği, sözleşme uyarınca ödenen bedele göre eksik kısmın hesaplanması gerektiği, re"sen eksik teslim edilen 17.68 m²"nin değerinin (56.000 TL/80m² x 17.68 m²) 12.376-TL olarak hesap edildiği, ancak 29.04.2014 tarihli celsede tahkikat aşaması bitirilerek sözlü yargılama aşamasına geçildikten sonra davacı vekilinin talep miktarını ıslahla arttırdığı, HMK"nın 177/1. maddesi uyarınca ıslah, tahkikat sona erinceye kadar yapılabileceğinden, davacı vekilinin ıslah talebi kabul edilmeyerek dava açıldığında belirtilen değerler üzerinden değerlendirme yapılarak, eksik teslime ilişkin talebinin dava dilekçesinde belirtilen 9.000-TL değerle bağlı kalındığı, karşı dava yönünden; taşınmazın iç kısımlarının davacı tarafından yapılması karşılığında 3.500-TL" nin eksik ödendiği, ancak davacı-karşı davalının iç kısımları da daha sonradan davalı-karşı davacıya yaptırdığı, davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacı şirket temsilcisi ... tarafından taşınmazın kiraya verilerek kira bedeli ile dükkanın içinin yapıldığını beyan ettiği, karşı davanın sabit olduğu gerekçeleriyle, asıl davanın kısmen kabulü ile, dava konusu taşınmazın eksik teslim edilmiş olması nedeniyle 9.000-TL"nin 30.06.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının kira kaybı ve diğer hususlardaki taleplerinin reddine, karşı davanın kabulüne, 3.500-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya ödenmesine karar verilmiş, hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 07.04.2014 tarih ve 2015/2400 E. - 2015/4948 K. sayılı ilamı ile “ 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı ve davalı vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- 6100 sayılı HMK"nun 109/2. maddesine göre talep konusunun belirlenebilir olduğu hallerde kısmi dava açılamaz. Bu durumda, davacıya talep miktarı açıklattırılarak, bunun üzerinden harcın tamamlattırılıp yargılamanın esasına girilmesi gerekmektedir. Ne var ki, davacı daha sonra ıslah şeklinde nitelendirdiği dilekçe ile toplam talep miktarını harçlandırarak eksik olan dava şartını tamamlamıştır. Bu durumda mahkemece dava şartının yerine getirilmesine yönelik davacı işleminin ıslah şeklinde nitelendirilerek yanılgılı gerekçeyle bu yöne ilişkin talebin esasına girilmeyerek reddedilmesi doğru bulunmamıştır.
3- Davalının temyizine gelince; davalı vekili, teslim edilen işyerinin m²sinin bilirkişinin tespit ettiği gibi 62,32 m² değil, iç brüt alanının 82 m², duvarlı net alanının ise 73,69 m² olduğunu beyan etmiş, bu konuda alınan bilirkişi raporuna da gerekçeli olarak itiraz etmiştir. Bu durumda, dava konusu işyerinin m²sinin tüm tereddütleri giderecek şekilde belirlenmesi bakımından ek rapor alınarak, varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama ve alınan bilirkişi asıl ve ek raporuna göre, dava konusu yerin net alanının 71,60 m² brüt alanının ise 79,60 m² olduğu ve davacının davalıdan net alan hesabıyla 12.500,00 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle asıl dava yönünden taşınmazın eksik teslim edilmiş olması nedenine dayalı alacak talebinin kısmen kabulü ile 12.500,00 TL"nin 30.06.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının kira alacağına yönelik talebinin reddine ve karşı davanın kabulüne dair hükmün bozma kapsamı dışında tutulduğu ve bu haliyle kesinleştiği görülerek bu konularda yeniden hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Mahkemece verilen ilk karar bozulmuş olmakla ortadan kalktığından bozmadan sonra yapılan yargılamadan sonra yeniden HMK"nın 297. madde hükmüne uygun olarak davacının her bir talep sonucu ile ilgili ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken bozmadan önce verilen bir kısım hükmün kesinleşmiş olduğu gerekçesiyle hüküm kurulmasına yer olmadığı şeklinde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
2-Kabule göre ise de; bozmadan sonra alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli olmayıp yine davacının dava dilekçesinde 30/06/2008 tarihinden itibaren alacak isteminde bulunmuş olması nedeniyle talep aşımında bulunarak 2015 yılına ilişkin olarak değer tespiti de yerinde değildir. Mahkemece konusunda uzman bilirkişi kurulu aracılığıyla mahalinde keşif yapılarak bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılıp alınacak bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması gerekmekte olup mahkemece yetersiz bilirkişi raporu, eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentte belirtilen nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının reddine, peşin harcın istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 30/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.