14. Ceza Dairesi 2013/10689 E. , 2015/10756 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde basit cinsel saldırı, cinsel taciz
HÜKÜM : Çocuğun basit cinsel istismarı suçundan mahkûmiyet
İlk derece mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle, 28.06.2014 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda değişiklik yapan 6545 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemeler de gözetilip dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık hakkında cinsel taciz suçundan kamu davası açıldığı halde mahkemece hüküm kurulmadığı anlaşılmakla, zamanaşımı süresi içerisinde bu hususta karar verilmesi mümkün görülmüştür.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 01.12.2008 tarih, 2008/55256 Esas, 2008/33962 sayılı iddianamede uygulanması gereken kanun maddeleri olarak TCK"nın 102/1, 105/1. maddeleri, eylem olarakta sanığın mağdureyle sürekli cinsellikle ilgili sohbet etmek istediği, işyerinde mağdurenin kalçasını ellediği ve yine işyerinde mağdureye cep telefonunda bulunan porno filmi izletmeye çalıştığı, servise çıktıklarında araç içerisinde ona cinsellikle ilgili sorular sorduğu ve yine araçta porno film göstermeye çalıştığı şeklinde anlatımda bulunulduğu, davaya bakan ... Asliye Ceza Mahkemesinin 14.07.2009 gün ve 2008/1365 Esas, 2009/1092 sayılı görevsizlik kararında ise sanığın iddianamede açıklanan fiiller nedeniyle mağdurenin ruh sağlığının bozulduğu gerekçesiyle TCK"nın 102/5, 105/2 ve 43. maddeleri gereğince cezalandırılması için dosyanın gönderildiği Ağır Ceza Mahkemesince kurulan temyize konu hükümde sanığın eylemleri mağdurenin yanında çalıştığı iki aylık süre içinde değişik zamanlarda rızası dışında zorla eliyle kalçasına dokunmak, cinsel içerikli sözler söylemek ve cep telefonundan porno film izletip seslerini mağdureye dinletmek şeklinde kabul edilerek hakkında TCK"nın 103/1b, 103/3, 43/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmakta ise de,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 170’inci maddesinin ikinci fıkrasının (h) ve (j) bentlerine göre;
""h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,""
""j) Suçun delilleri,""
Dördüncü ve altıncı fıkralarına göre;
""(4) İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.""
""(6) İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir.""
225. maddesine göre; (1) Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.
(2) Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir."
5237 sayılı TCK"nın 43/1. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için; aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi, işlenen suçların mağdurlarının aynı kişi olması ve bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmiş olması gerekir.
“Zincirleme suç halinde; ortada bir suç değil, birden fazla suç mevcuttur.” (Prof. Dr. İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler 11.Bası, s.564) Bu sebeple zincirleme suçta aslında suç çokluğu söz konusu olup, fail hakkında zincirleme suç kapsamında kalan her bir suç için kamu davasının açılması gerektiği, dosya kapsamına göre ise, sanığın zincirleme suç kapsamında kalan suçlardan sadece birisi hakkında iddianame düzenlenerek dava açıldığı halde, kamu davası açılmayan eylemleri hakkında “Cumhuriyet Savcısının esas hakkındaki mütalaasında 5237 sayılı TCK"nın 103/1-b ve 103/3. maddelerinin yanında ayrıca 43/1. maddesinin de uygulanması yönündeki talebinin yeterli görülerek” hüküm kurulmak suretiyle iddianamede açıklanmayan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılması dolayısıyla davaya konu edilmeyen bir eylemden dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.