20. Hukuk Dairesi 2015/9852 E. , 2016/9332 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü
K A R A R
Kadastro sonucu ... köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 1 parsel sayılı 9.927.401,68 m² yüzölçümündeki taşınmaz, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosu yapılmamış orman vasfındaki yerlerden olması nedeniyle orman vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiş, kadastro tutanağı 22.01.2007 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacı ..., irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; dava konusu taşınmaz üzerinde fen bilirkişi raporunda (C) ve (D) harfleri ile gösterilen alanların zeminde çay bahçesi olup, orman bütünlüğünü bozmadığı, davacının ve davacının babasının eklemeli zilyetliğinin yirmi yılı aştığı, çay bahçesi niteliğinde olan taşınmaz üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunduğu gerekçeleri ile davanın kısmen kabulü ile çekişmeli 101 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının kısmen iptali ile fen bilirkişi raporunda krokide (C) harfi ile gösterilen 1094,82 m², (D) harfi ile gösterilen 474,69 m² büyüklüğündeki çay bahçesi vasfı taşıyan taşınmazların davacı adına tesciline, krokide (A) ve (B) harfleri ile gösterilen kısımlara ilişkin açılan davanın reddine, davalı Hazine açısından pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davalı Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki anlatıma göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı içinde bırakılmıştır. Yörede 2/B uygulaması yapılarak 08.10.2010 tarihinde askı ilânına çıkarılmıştır.
1) Mahkemece, Hazine aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş ise de verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; 101 ada 1 parsel sayılı taşınmaz, kadastro çalışmaları sırasında orman niteliğiyle Hazine adına tespit görmüştür. Ormanların intifa (kullanma- yararlanma) hakkı Orman Yönetimine, mülkiyeti ise Hazineye aittir. Tapu iptali ve tescil davaları kayıt maliki aleyhine açılır, hem davanın kabulüne karar verilmesi hemde husumetten red kararı verilmesi çelişki oluşturduğu gibi, Hazinenin tapu kayıt maliki olduğu gözetilmeksizin husumetten ret kararı verilmesi isabetsiz olduğundan bozmayı gerektirmiştir
2) Mahkemece; dava konusu taşınmaz üzerinde fen bilirkişi raporunda (C) ve (D) harfleri ile gösterilen alanların uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada, orman sayılmayan yerlerden olduğu zeminde çay bahçesi olup, orman bütünlüğünü bozmadığı, davacının ve davacının babasının eklemeli zilyetliğinin yirmi yılı aştığı, çay bahçesi niteliğinde olan taşınmaz üzerinde adına tescil kararı verilen kişi yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği
yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile çekişmeli 101 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının kısmen iptali ile fen bilirkişi raporunda (C) ve (D) harfleri ile gösterilen taşınmazların davacı adına tesciline karar verilmiş ise de mahkemenin bu kabûlü yerinde değildir.
Şöyle ki; dava konusu taşınmazın hükme dayanak alınan fen bilirkişi ve orman bilirkişi raporlarına ve raporların eki niteliğindeki kroki ve haritalardan anlaşılacağı üzere çekişmeli taşınmaz bölümlerinin dört tarafı da kadastro çalışmaları sırasında orman niteliği ile Hazine adına tespit gören 101 ada 1 parsel sayılı orman parselinin içinde kaldığı, bu durumda, çekişmeli taşınmazın; fen bilirkişi tarafından düzenlenen krokiye, orman bilirkişi tarafından düzenlenen kadastro paftası ile memleket haritasının çakıştırılması sonucu elde edilen haritaya ve kadastro paftası ve orman kadastro haritasındaki konumuna göre 6831 sayılı Kanunun 17. maddesi kapsamında orman içi açıklığı konumunda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Kural olarak; orman içi açıklıkları zilyetlikle iktisap edilemezler. Bunun istisnası tapu kaydının varlığının söz konusu olduğu hallerdir, davacı taraf böyle bir tapu kaydına da dayanmamıştır.
Gerek 26.05.1958 tarihli Orman Tahdit ve Tescil Talimatnamesinde gerekse 25.06.1970 günlü Resmî Gazetede yayımlanan 31.05.1970 gün ve 531 sıra no"lu Orman Tahdit ve Tescil Yönetmeliğinin 33/3 ve 19.08.1974 günlü Resmî Gazetede yayımlanan 25.07.1974 tarihli Orman Kadastro Yönetmeliğinin 40/A ve 30.05.1984 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 30/1 ve 02.09.1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/1 ve 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26/a maddesinde "... 6831 sayılı Kanunun 17. maddesinde yer alan orman içinde bulunan doğal olarak ağaç ve ağaççık içermeyen, genel olarak otsu bitki veya bazı durumlarda yer yer odunsu bitkiler içeren açıklıkların orman olarak sınırlandırılacağı" öngörülmüştür.
6831 sayılı Kanunun 17. maddesi, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez. 6831 sayılı Kanun, madde: 17/1-2 Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşaası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.
Devlet Ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya Orman İdaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğünce değerlendirilir (17/06/2004 gün ve 5192 sayılı Kanun ile değişik hali).
Yasa metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı ile ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim derhal el koyma hakkına sahiptir. Orman içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır.
Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 sayılı Kanunun 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca [hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıkların kazanılamayacağı ilkesini içermektedir ve amacı orman bütünlüğünü korumaktır]. Bu tür yerlerin 15.07.2004 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a maddesi gereğince orman olarak sınırlandırılması gerekir.
Kanun koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar, özel mülke dönüşüp tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Orman içi açıklığı konumundaki yerler kesinleşen orman kadastro sınırları dışında bulunsa bile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle zilyetlikle kazanılması olanaklı değildir. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [YHGK’nın 10.12.1997 gün ve 1997/20 - 830/1034, 10.12.1997 gün ve 1997/20 - 808/1039, 08.02.1999 gün ve 1999/7-22-43, 13.10.1999 gün ve 1999/8-689 - 822, 03.04.2002 gün ve 2002/8-230-261 ve 22.10.2003 gün 2003/20-665/614 sayılı ve yine orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşımazların zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları].
Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca; orman içi açıklık ve boşluklar ile orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanlar, yasa gereği orman sayıldığı için, 15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesinin (a) ve (j) bentleri gereğince Devlet Ormanı olarak sınırlandırılması öngörülmüştür. Bu tür yerler zilyetlik yolu ile kazanılamaz ve özel mülk olarak tescil edilemez.
Mahkemece; değinilen hususlar gözetilerek davacının davasının reddine karar verilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle kabulüne karar verilmesi usûl ve kanuna aykırı olduğundan ve Hazinenin tapu kayıt maliki olduğu gözetilmeksizin, aleyhine açılan davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken; pasif husumet yokluğundan davanın reddine kararı verilmesi isabetsiz olduğundan bozmayı gerektirmiştir,
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Orman Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 19/10/2016 günü oy birliği ile karar verildi.