Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/19810
Karar No: 2014/17025
Karar Tarihi: 22.12.2014

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/19810 Esas 2014/17025 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2014/19810 E.  ,  2014/17025 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BAYBURT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 19/12/2013
    NUMARASI : 2013/264-2013/696

    Taraflar arasında görülen adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili ile kardeşi olan davalının ortak olarak bir adet biçerdöver ve iki adet römork almak için anlaştıklarını, bu araçlar nedeniyle müvekkilinin 2007 yılının Temmuz ayında 57.900 TL yi satıcı firmalara ödediğini, bu ödemelerden sonra araçların geldiğini ve davalıya teslim edildiğini, o günden beri de davalının kullanımında bulunduğunu, davalının bu araçları istediği gibi kullanıp gelirlerini müvekkili ile paylaşmadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, müvekkili tarafından yapılan ödeme ile satın alınan araçların kullanımı karşılığında elde edilen kârdan müvekkilinin payına düşen kısmın faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; beş yıllık zamanaşımı süresinin geçmesi nedeniyle, öncelikle davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini; ayrıca, dava dilekçesinin HMK"nın 119. maddesine uygun olmadığını, belirsiz alacak davası açılabilme imkanına istinaden böyle bir dava açma yoluna gidildiğini, asgari bir miktar ya da değer belirterek belirsiz alacak davası açabilecek iken davacı tarafın böyle bir yola başvurmasının kanuna aykırılık teşkil ettiğini; esas hakkında ise, davacı tarafın iddiasının aksine müvekkili ile davacı arasında herhangi bir ortaklık ilişkisi olmadığını, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, belirtilen dönemde kamu kurumunda çalışan müvekkilinin gayrimenkullerini ipotek ettirerek biçerdöver aldığını, işlerinin yoğun olması sebebiyle kendi şahsı adına aldığı makine bedelinin bir kısmının ödenmesi hususunda kardeşi olan davacıya muhtelif zamanlarda elden ödeme yaptığını, davacının ise elden aldığı bu paralarla merkezi Burdur ve Tokat"ta bulunan firmaya ödemede bulunduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece; taraflar arasında yazılı olmayan bir adi şirket sözleşmesi yapıldığının anlaşıldığı, biçerdöverin alımından kaynaklandığı iddia edilen borca ilişkin olarak zamanaşımı süresinin 2007 yılının Temmuz ayında işlemeye başladığı, 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmasından sonra davanın açıldığı, bu talep bakımından zamanaşımı def"inin kabulünün gerektiği ve talebin zamanaşımı nedeniyle reddine; biçerdöver makinesinin çalıştırılması sonucu elde edilen gelirden düşen pay ile davalının kullandığını iddia ettiği iki adet romörk bedeli talepleri yönünden ise, davacı vekilinin asgari bir miktar ya da değer belirtmeden dava açtığı, kesin süre içerisinde yapılan ihtara rağmen eksikliğin giderilmediği gerekçesiyle; biçerdöver bedeline yönelik davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, kâr payı ve römork bedeline yönelik davanın ise HMK. nun 119/2 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı, kardeşi olan davalı ile biçerdöver ve diğer ekipmalarını satın alarak işletmek üzere adi ortaklık kurduklarını, bu nedenle sermaye payı olarak 57.900 TL ödediğini; ancak, davalının ortaklığa ait araçları kullanmasına izin vermediği gibi, kendisine kârdan pay vermediğini ileri sürerek; ortaklığa koymuş olduğu sermaye payı ile elde edilen gelirden payına düşen karın tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı ise, davacının ileri sürdüğü adi ortaklık ilişkisini inkar etmiştir.
    Bu durumda uyuşmazlık; TBK. nun 639/7. (BK. nun 535/7) maddesi uyarınca mahkemeden alınacak inşai kararla ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
    Dosya içeriği ve özellikle dinlenilen tanık beyanları ile kardeş olan taraflar arasında adi ortaklığın kurulduğu ispatlanmış olup, tarafların ortaklığın mal varlığını oluşturan araçları 2008 ve 2009 yıllarında birlikte kullandığı, ancak 2010 yılında ortaklığın eylemli olarak sona erdiği anlaşılmaktadır. Esasen, ortaklığın kurulduğu hususu mahkemenin de takdirindedir.
    TBK. nun. 147/4 (BK. nun 126/4) maddesi uyarınca, adi ortaklıktan doğan davalar beş yıllık zamanaşımına tabidir. Zamanaşımının başlangıcı ise, yerleşmiş Yargıtay uygulamasına göre adi ortaklığın sona ermesi ile başlar. Zira, sona erme sebeplerinin gerçekleşmesi ile birlikte ortaklık tasfiye aşamasına girmekte olup, buna bağlı olarak ortakların tasfiye alacağını isteme hakkı da muaccel olmuş olur(TBK. Md 149, BK. md. 128).
    Somut olayda, ortaklığın eylemli olarak sona erdiği 2010 yılından, davanın açıldığı 17.05.2013 tarihine kadar beş yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı belirgindir.
    Öte yandan, yukarıda açıklandığı üzere adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davası geleceğe etkili inşai davalardandır. Bilindiği üzere, inşai dava ile davacının talep sonucu olarak, var olan bir hukuki durumun değiştirilmesini veya kaldırılmasını veya yeni bir hukuki durumun yaratılmasını istemesi gerekir. Eldeki davada da davacı, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesini istemiş; ancak tasfiye (sermaye ve kar payından ibaret) alacağının değerinin tam olarak belirlenmesi mümkün olmadığından, tespit edebildiği ölçüde asgari miktarı (5.790) TL göstermiştir. Diğer bir anlatımla, davada talep sonucu açık bir şekilde gösterilmiştir.
    Hal böyle olunca; mahkemece; 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1.maddesi uyarınca, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümlerinin dikkate alınması ve 642. vd. maddelerindeki tasfiye hükümlerinin somut olaya uygulanması suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 22.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi