17. Ceza Dairesi Esas No: 2015/13334 Karar No: 2016/5186 Karar Tarihi: 12.04.2016
Hırsızlık - Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2015/13334 Esas 2016/5186 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, hırsızlık suçundan sanık hakkında ceza verilmesi gerektiği konusunda yetersiz soruşturma yapıldığı gerekçesiyle kararı bozmuştur. Kararda hırsızlık suçunun 765 sayılı TCK'nın 491/ilk maddesi ve 5237 sayılı TCK'nın 141/1. maddesi tarafından tanımlandığı ve hırsızlık suçunun mağduru malın sahibi değil, zilyetliği altında bulunan kişi olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, kararda 5237 sayılı TCK'nın 167/2. maddesi kardeşler arasındaki cezasızlık sebebini belirtmiş ve bu maddeye göre düşme kararı verilmesinin hatalı olduğu vurgulanmıştır.
17. Ceza Dairesi 2015/13334 E. , 2016/5186 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi SUÇ : Hırsızlık HÜKÜM : Ceza verilmesine yer olmadığına
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü: Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 21.01.2014 gün ve 2013/2-686 2014/19 sayılı kararı ve benzer yönlü diğer kararlarında belirtildiği üzere “Hırsızlık suçu 765 sayılı TCK’nın 491/ilk maddesinde; “diğerinin taşınabilir malını rızası olmaksızın faydalanmak için bulunduğu yerden alma”, 5237 sayılı TCK’nın 141/1. maddesinde; “zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alma” olarak tanımlanmıştır. Hırsızlık suçuyla korunan hukuki yarar zilyetlik ve buna bağlı haklardır. Bu nedenle hırsızlık suçunun mağduru malın sahibi değil, zilyetliği altında bulunan malı çalınan kişidir. Burada zilyetliğin hukuka uygun ya da aykırı tesis edilmiş olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Bunun sonucu olarak malı çalarak zilyetliği ele geçiren kişinin elinden de malın çalınması halinde hırsızlık suçu oluşabilecektir.” Bu açıklamalar ışığında; sanığın, tapuda kardeşleri adına kayıtlı ancak, sanığın aşamalardaki istikrarlı savunmasında ve hatta katılanın dahi 03.09.2011 tarihli ilk müracaatında belirttiği üzere, annesi tarafından kullanılan evdeki çamaşır makinesini, kendi makinesinin bozulması üzerine alması şeklinde gerçekleşen somut olayda; her ne kadar eşyanın bulunduğu ev katılana ait ise de evin, katılan ve sanığın anneleri tarafından kullanıldığı, sanığın da eşyaların babadan kalma yönünde iddiaları bulunduğunun anlaşılması karşısında öncelikle suç konusu olan çamaşır makinesi ve el fenerinin kime ait olduğu, kim tarafından kullanıldığı ve bu makine ile ilgili rıza açıklayıp tasarrufta bulunma hakkının katılanda mı yoksa annelerinde mi olduğu veya bu eşyaların murislerin ortak malı olup olmadığı hususlarının şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespit edilmesinden sonra sanığın annesinin izni ile makineyi aldığı yönündeki savunması da göz önüne alındığında eylemin suç oluşturup oluşturmadığı ve/veya uygulanacak hukuk normunun belirlenmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilip suç konu eşyaların elbirliği ile mülkiyet halinde olduğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi, 2-Kabule ve uygulamaya göre de; 5237 sayılı TCK"nın 167/2. maddesinin aynı evde beraber oturan kardeşler yönünden cezasızlık sebebi, ayrı yerlerde ikamet eden kardeşler yönünden ise cezada indirim sebebi olarak olarak düzenlendiği gözetilmeden, sanık ve katılan ayrı evlerde ikamet ettikleri halde sanık hakkında düşme kararı verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, O yer Cumhuriyet Savcısı"nın temyiz nedeni bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 12.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.