Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/128
Karar No: 2021/664
Karar Tarihi: 09.02.2021

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2019/128 Esas 2021/664 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2019/128 E.  ,  2021/664 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL


    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, dava dışı ...’dan aldığı para karşılığı teminat amacıyla maliki olduğu 59 parsel sayılı taşınmazını ...’un yanında çalışan dava dışı ...’ye satış yoluyla temlik ettiğini, davalı ...’in durumu bilmesine rağmen çekişmeli taşınmazı kötüniyetli olarak ...’den satış yoluyla edindiğini, borç aldığı parayı ödemesine rağmen taşınmazının iade edilmediğini ileri sürerek, dava konusu 59 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
    Davalı ..., çekişmeli taşınmazı dava dışı ...’den tapu kayıtlarına güvenerek aldığını, olayları bilmediğini, iyiniyetli olduğunu ve davacının iddiasını ispatlayacak yazılı bir delile dayanmadığını bildirip davanın reddini savunmuştur.
    Dahili davalı ..., dava konusu taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını, sonrasında 75.000,00 TL’ye davalı ...’e sattığını, inançlı işlem iddiasını kabul etmediğini, iddianın yazılı delil ile kanıtlanması gerektiğini, herhangi bir belge ibraz edilemediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, dava konusu taşınmazın teminat amacıyla dava dışı ...’ye devredildiği ve davalının da bu durumu bilerek taşınmazı temlik alması nedeniyle iyi niyetli sayılamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin karar, Dairece; ‘’ … ilk el durumundaki ...’nin davada yer almasının sağlanması, ondan sonra yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca davacı ile ... arasındaki temliki işlemin muvazaalı olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, eğer davacının iddiasını ispat bakımından yazılı belgesi yoksa, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanıldığından davacıya yemin teklif etme hakkının varlığının hatırlatılması, davacı tarafından ...’e yapılan temlikin muvazaalı olduğunun saptanması durumunda, son kayıt maliki davalı ...’in TMK"nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacağının değerlendirilmesi, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar gözetilmeksizin yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. ‘’ gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, dava konusu taşınmazın dahili davalı ...’ye muvazaalı olarak devredildiğinin yazılı delil ile kanıtlanamadığı, yemin deliline de dayanılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 09.02.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar vekili Avukat ...geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen vekili için 3.050.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 23.40. TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 09.02.2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    -KARŞI OY-

    Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davacı tarafın yemin deliline başvurmadığı, yazılı delil sunmadığı, temlik alan davalı ..."nin, inançlı işlem iddiasını reddedip incelenen Adana 13. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2011/267 Esas sayılı dosyasında da taşınmazı davacıdan muvazaa olarak aldığını kabul etmediği, neticeten davacının inançlı işlem iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, sayın çoğunluk onama yönünde karar vermiştir.
    Sayın çoğunlukla aramızdaki görüş ayrılığı, inançlı işlem iddiasının usulünce ispatlanıp ispatlanmadığı noktasındadır.
    Bilindiği üzere; İçtihadı Bileştirme kararları konularıyla sınırlı, sonuçlarıyla bağlayıcıdır. Nam-ı müstear için düzenleme getiren 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının, teminat amacıyla temlike dair inanç sözleşmelerini de kapsadığı kuşkusuzdur. Uygulamada anılan sözleşmeler gerek özü, gerek işleyişi açısından, genelde muvazaa, özelde ise nam-ı müstear başlıkları altında nitelendirilegelmektedir. İçtihadı Birleştirme kararının sonuç bölümünde ifade olunduğu üzere, inançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatı, şekle bağlı olmayan yazılı delildir.
    05.02.1947 tarih ve 20/6 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı uyarınca inançlı işlem iddialarının ancak yazılı delille ispat edilebileceği kabul edilmiş ise de; uygulamada inanç sözleşmesinin yapıldığına dair yazılı delil veya tanıkla da ispata imkan veren delil başlangıcı yoksa, sözleşmenin ikrar ve yemin gibi kesin delillerle de ispat edilebileceği kabul edilmektedir.
    Öte yandan; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2013/4-1008 Esas, 2014/490 Karar sayılı 09.04.2014 tarihli ve 2017/11-55 Esas, 2019/43 Karar sayılı 31.01.2019 tarihli kararlarında kabul edildiği üzere;
    Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisi, başka bir deyişle ceza mahkemesinin hangi kararlarının hukuk hakimlerini bağlayacağı konusu üzerinde durulmasında yarar bulunmaktadır.
    Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine (davasına) etkisi, hukukumuzda mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun (BK) 53. Maddesinde ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 74. Maddesinde düzenlenmiş olup; hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır.
    Bu ilke, ceza kurallarının kamu yararı yönünden bir yasağın yaptırımını; aynı uyuşmazlığı kapsamına alan hukuk kurallarının ise kişi ilişkilerinin Medeni Hukuk alanında düzenlenmesi ve özellikle tazmin koşullarını öngörmesi esasına dayanmaktadır.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) "D. Yargılama, I. Ceza Hukuku ile ilişkisinde" başlıklı 74. maddesinde; " Hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hakimini bağlamaz." hükmü yer almaktadır. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun (BK) 53. Maddesi de aynı düzenlemeyi içermektedir.
    Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen, beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hakiminin yukarıda açıklanan bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Gerek öğretide gerekse Yargıtay"ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle "fiilin hukuka aykırılığı" konusu ile hukuk hakiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını belirleyen ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 10.01.1975 tarihli ve 1971/T-406 E, 1975/1 K. Sayılı kararı, 23.01.1985 tarihli ve 1983/10-372 E, 1985/21 K. Sayılı kararı, 27.04.2011 tarihli 2011/17-50 E, 2011/231 K sayılı kararı, 06.06.2018 tarihli ve 2017/15-248 E, 2018/1175 K. Sayılı kararı)
    Hukuk hakimi şekli gerçeği arayacak, maddi gerçek öncelikli hedef olmayacaktır. Ancak ceza hakimi bunun tersine öncelikli hedef olarak maddi gerçeğe ulaşmaya çalışacaktır. O halde ceza mahkemesinin maddi nedensellik bağını (illiyet ilişkisi) tespit eden kesinleşmiş hükmünün hukuk hakimini bağlamasına, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 74. Maddesi bir engel oluşturmaz.
    Yargıtay"ın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir.Somut olayda; Dava dışı ..., dava konusu olaylar nedeniyle tefecilik suçundan Adana 13. Asliye Ceza Mahkemesi"nde yargılanmış ve mahkum olmuş, bu davada davacı ..."da katılan olarak yer almıştır. ..."un faizle borç para vererek (tefecilik yaparak) geçimini sağladığı, davacı ..."ın 3. kişiye olan borcunu ödeyebilmek için ..."dan iki seferde aldığı toplam 69.000 TL para karşılığında senet düzenlediği, ..."un bununla da yetinmeyerek davacı ..."ın Karataş ilçesi Çukurkamış köyünde bulunan dava konusu tarlasını suçunun açığa çıkmasını engellemek için yanında çalışan davalı ..."nin üzerine aktarttığı, davalı ..."in taşınmazı alacak ekonomik gücünün bulunmadığına dair maddi olgular Yargıtay 5. Ceza Dairesi"nin 2012/5098 E, 2012/8682 K sayılı ve 10.09.2012 tarihli kararıyla onanarak kesinleşen Adana 13. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2011/267-605 sayılı ve 15.09.2011 tarihli kararıyla tespit edilmiştir.
    Öte yandan davacı tarafça dosyaya ibraz edilen ... imzalı ve davacının oğlu tanık ..."e hitaben yazılmış, adi yazılı belgenin doğruluğu talimatla dinlenen ..."un "gösterilen belgenin kendisi tarafından düzenlendiği, el yazısının kendisine ait olduğu, aralarında borç-alacak ilişkisi bulunduğu, davacının kendisine borcunun bulunduğu, alacakları nedeniyle davacı taraftan birden çok taşınmaz alıp sattığı, dava konusu taşınmazı teminat olarak almadığı ancak kendisinin Mustafa Kaya"ya (kayıt maliki ..."nın eşi) sattığı şeklindeki beyanından da, davacı ile ... arasındaki para alışverişi nedeniyle dava konusu taşınmazın davacıdan davalı ..."ye temlik edildiği ve ... tarafından ..."ya satıldığı anlaşılmaktadır.
    Dolayısıyla davacının ..."dan aldığı borç paranın teminatı ve aralarındaki inanç sözleşmesinin gereği olarak dava konusu 59 parseli ..."un talebiyle, onun yanında çalışan ve temsilcisi konumunda olan davalı ..."ye, Ali"ye olan borcu ödediğinde iade edileceği inancıyla ve bedelsiz olarak temlik ettiği, kesin delil niteliğinde olan kesinleşmiş ceza mahkemesi kararı, tanık beyanları ve ..."un eli ürünü adi yazılı belge ile sabit olmuştur.
    Davacıdan taşınmazı devralan davalı ..."nin, ..."un kasap dükkanında çalışıp O"nun adına hareket eden birisi olarak taşınmazı devraldığının, gerek ceza mahkemesi kararı gerekse Ali"nin beyanlarından anlaşılması, kayıt maliki ..."nın da Ali ile birlikte hareket ettiği dosya kapsamından anlaşılan Mustafa Kaya"nın eşi olması ve taşınmazı bedelsiz olarak temlik alması nedeniyle durumu bilen kişi konumunda olduğu ve TMK"nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacağı açıktır.
    Açıklanan nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, kararın bozulması gerektiği kanaatinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılmıyoruz.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi