11. Hukuk Dairesi 2014/17716 E. , 2015/2510 K.
"İçtihat Metni"ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/01/2013 tarih ve 2013/27-2013/34 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı ..."nin ortağı olduğunu, davalı ..."nin söz konusu şirkete 27/09/2005 tarihinde müdür olarak atandığını, şirketin dava dışı arsa sahipleri ile imzaladığı kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca şirkete ait olacağı kararlaştırılan gayrimenkullerin muvazaalı işlemlerle davalı ..."nin üzerine devredildiğini, bu hususta ... Cumhuriyet Başsavcılığı"na suç duyurusunda bulunulduğunu, ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2011/521 Esas sayılı dosyasında dava dışı şirkete kayyım atandığını, davalıların haksız eylemleri ile davacının ortağı olduğu şirkete ait dava konusu taşınmazların önce şirket çalışanı davalı ..."a, ardından diğer davalıya devrinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek; Antalya İli ... İlçesi ... parselde kayıtlı bulunan ... nolu bağımsız bölümlerin davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile davacının ortağı bulunduğu .... adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddia ve dosya kapsamına göre; şirket ortağına sadece şirketin çıkarlarına olmak kaydıyla şirketi temsile yetkili müdürün görevde iken kendi işlemlerine karşı dava açması beklenemeyeceğinden müdürün yapmış olduğu bu işlemlere karşı dava açma hakkının tanındığı, ancak somut olayda mahkeme kararıyla şirket müdürlerinin yetkisinin kaldırılarak yönetiminin kayyıma devredildiği, dava tarihi itibari ile kayyım halen görevde olduğundan davacının şirket adına şirket müdürünün yapmış olduğu işlemlere karşı dava açma ehliyetinin bulunmadığı, davacının dava konusu ettiği olayları kayyıma ihbar ederek kayyım tarafından dava açılmasını sağlanması gerektiği gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacının ortağı bulunduğu ..."nin eski müdürü olan davalı hakkında dava konusu edilen eylemlerin gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı
TTK"nın 556. maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 309. ve devamı maddeleri gereğince açılan sorumluluk davasıdır. 6762 Sayılı TTK"nın 309. maddesi uyarınca, şirket yöneticisinin eylemlerinden dolayısıyla zarar gördüğünü iddia eden pay sahiplerinin dava hakları vardır. Davacı, müdür olarak atanan davalı P.. S.."in şirketin dava dışı arsa sahipleri ile imzaladığı kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca şirkete ait olacağı kararlaştırılan gayrimenkullerin muvazalı işlemlerle önce davalı ..., ardından da kendisi adına tescilini sağladığı iddiasıyla şirketin zararına neden olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapusunun iptali ile şirket adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Müdür aleyhine açılacak sorumluluk davasında asıl dava hakkı, ortaklığa aittir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere, zarar gören ortakların da müdür aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır. Ortakların dava açma hakkı da doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Müdürün ortaklığın mal varlığının azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları da etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Ancak, ortak TTK"nın 309 ve 340. maddeleri uyarınca dolaylı zarar nedeniyle açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir. İkinci durum ise, doğrudan zarar halidir. Bu ihtimalde müdürlerin eylemleri sonucunda ortakların ortaklığın zararından müstakil olarak gördükleri zararlar söz konusudur. Anılan zarar türünde ortaklığın zarar görüp görmemesinin bir önemi bulunmamaktadır. Esasen, bu zararın üçüncü kişinin gördüğü zarardan tek farkı, ortak olmanın sonucu olmasıdır. TTK"nın 336/5. maddesinde anlamını bulan bu dava türünde ise ortaklar, talep ettiği tazminatın kendisi adına hükmedilmesini isterler.
Somut uyuşmazlıkta davalı müdürün şirketi zarara uğrattığı ileri sürüldüğü gibi, yargılama sonucunda taşınmazların davalı adına olan tapusunun iptali ile şirket adına tescili istenmektedir. Bu durum karşısında, somut olaya uygulanması gereken mülga 6762 sayılı TTK"nın 556 ve 309. maddeleri uyarınca davacı ortağın dava açma hakkının bulunduğu kabul edilerek, işin esasına girilip taraf iddia ve delillerinin değerlendirilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davanın reddi yönünde hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın açıklanan nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.