12. Ceza Dairesi 2016/6263 E. , 2017/10368 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : Davanın kısmen kabulü ile 41.369,46 TL maddi, 670.000 TL manevi tazminatın davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Yargıtayın görevi ülke genelinde uygulama birliğinin sağlanması ve benzer olaylarda aynı çözüm tarzının oluşturulmasıdır. Bu görev yerine getirilirken hukukun genel ilkeleri, ülkedeki pozitif hukuk normları ve uluslararası temel insan haklarına ilişkin kural ve kabullere uygun bir yorum ve uygulama benimsenmelidir.
Bu ilke yalnızca denetim mahkemeleri için değil, hüküm mahkemeleri için de geçerlidir. Hukuk devletinin en belirgin özelliği hiçbir kurum ve makam ayrımı gözetilmeden herkesin hukuk kurallarına uymasıdır.
Dairemizin yerleşik kararlarında da vurguladığı üzere, manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir ölçü olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminat miktarının davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tutuklama tarihinden itibaren faize hükmedilmesi suretiyle tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının bu ölçülere uymayacak, emsal uygulamaların da oldukça üzerinde olacak şekilde çok fazla tayini,
2- Tazminat davasının dayanağı olan İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 2014/188 Esas - 2015/143 Karar sayılı dosyasında vekaletnameli bir müdafii tarafından mı, yoksa Baro tarafından atanan zorunlu müdafii tarafından mı temsil edilip edilmediğinin belirlenerek dosyaya davacı tarafından sunulan, beraat hükmünün verildiği 31/03/2015 tarihinden önceki bir tarihte düzenlenen ve avukatlık ücreti olarak ödendiği iddia edilen 01/12/2010 tarihli, 12.000 TL ve 25/06/2014 tarihli 9.500 TL bedelli ödeme makbuzu üzerindeki miktarın davacının vekili olan avukata ödenip ödenmediği araştırılarak, sonucuna göre belirtilen tutarın maddi tazminat kapsamında hüküm altına alınması gerektiğinin gözetilmemesi,
3-Dosya kapsamında mevcut 01/09/2015 tarihli ödeme makbuzuna dayalı 15.000 TL avukatlık ücretinin bu dosyaya mahsus verildiğinin anlaşılması karşısında, bu bedelin maddi tazminat kapsamında değerlendirilmeyeceğinin nazara alınmaması,
4-Davacının CMK’nın 141. ve devamı maddeleri gereğince hesaplanması gereken maddi zararının kapsamına, görev başında olan Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına her ay, 2155 sayılı Kanun ve ilgili Yönetmeliğe göre ödenmesi gereken tayin bedeli (yemek yardımı) miktarının alınmayacağının gözetilmemesi,
5- Dairemizin yerleşik uygulamaları kapsamında, davacının tutuklu kaldığı dönem için maddi zararları hesaplanırken cezaevi harcamaları, cezaevi ziyaretçilerinin yol harcamaları ve benzeri giderlerinin CMK"nın 141 vd. maddeleri kapsamında maddi zarar hesabına dahil edilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Kabul ve uygulamaya göre de;
Hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının toplamı üzerinden davacı lehine nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği dikkate alınmayıp, maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden davacı lehine ayrı ayrı nispi vekalet ücreti takdir edilmesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, isteme uygun olarak BOZULMASINA, 18/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.