11. Hukuk Dairesi 2014/18270 E. , 2015/2495 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16/07/2014 tarih ve 2013/183-2014/211 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının "...." ve "...." ibareli ilki 25, ikincisi 18 ve 24. sınıf ürünleri içeren davalı ... nezdinde yaptığı marka tescil başvurularının diğer davalıların itirazı üzerine .... tarafından başvurunun davalılardan ..."ın ismi olduğu, sektörde belli bir bilinirliğe sahip olan "..." markası üzerine gerçek hak sahibinin davalılar olduğu, davacının kötüniyetli olduğu gerekçesiyle ayrı ayrı reddedildiğini, ret kararına karşı yaptıkları itirazın da ... tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu markayı ilk ihdas eden ve maruf hale getirenin davacı olduğu, davalıların Türkiye"de hiçbir ticari faaliyeti, bilinirliği ve markasal kullanımının bulunmadığını, itiraz sahibi davalının isminin ... değil .... olduğunu, davacının daha önceden tescilli aynı ibareli markalarının bulunduğunu ileri sürerek ... kararlarının iptali ve başvuruların tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, dava konusu kurum kararlarının hukuka uygun bulunduğunu, "..." ibaresinin ünlü bir modacının ismi olduğunu, muterizler tarafından pekçok ülkede tescil ettirilmiş bulunduğunu ve yaygın biçimde kullanılmakta ve tanınmış olduğunu bu sebeple tanınmışlık, eskiye dayalı kullanım ile kötüniyet vakıalarına dayalı itiraz üzerine davacının marka tescil başvurularının reddedildiğini, davacının önceki markalarının yargılama konusu marka tescil başvurularında yazılı mal ve hizmetleri içermediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar vekili, "..." ibareli marka üzerinde gerçek hak sahibinin davalılar olduğunu, anılan markanın tanınmış marka olup bir çok ülkede, ilki 1999 yılında gerçekleştirilen, marka tescillerinin bulunduğunu, davacının kötüniyetli olduğunu, ayrıca davacının dava konusu marka başvurusundaki şeklinde davalıların çalışanı olan dava dışı kişi tarafından tasarlanan şeklin aynısı bulunduğunu, davalıların anılan ibareyi ticaret unvanında kullandıkları gibi ticari faaliyetlerini yürüttükleri ve 2000 yılında aldıkları alan adında da kullandıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, kural olarak bir markanın yabancı bir ülkede tescilli olmasının, bu işaretin Türkiye’de başka bir kişi tarafından marka olarak tesciline veya kullanılmasına engel oluşturmayacağı, ancak yabancı ülkede tescilli olan marka, şayet tanınmışlık seviyesine ulaşmış bir marka ise, Türkiye’de tescilli olmasa bile, üçüncü bir kişi tarafından aynı mallarda mutlak olarak veya farklı mallar için de ...’in 16 ve 556 sayılı KHK’nın 8/4. Maddeleri uyarınca tescil edilemeyeceği, aynı biçimde yabancı ülkede kullanılan bir markanın kötüniyetli amaçlarla tescilinin mümkün olmadığı, somut olayda davalıların sahip olduğu ... ibareli markanın, özellikle giysiler, giysi aksesuarları, mücevherat, gözlükler, boyalar ve buna benzer diğer ürünler olmak üzere 9, 14, 25 ve 35.sınıf ürün ve hizmetler için, marka tescil başvurusundan çok önceki tarihlerden bu yana dünyanın bir çok ülkesinde yerel ve AB gibi OHİM bölgesel tescillerinin bulunduğu, birçok ... tanıtıcı işaretini taşıyan işletmelerinin bulunduğu; ürünlerinin birçok ülkede satıldığı, internet ortamında da takip edildiği, bu markayla gerçekleşen ticarî faaliyetindeki satış rakamlarının ciddî büyüklüklere ve bu arada markanın büyük halk kesimlerine ulaştığı, ilgili sektörde yer alan, ülkemiz dahil, tüm insanlar tarafından refleks hâlinde hemen hatırlanan tanınmış marka olduğu, tanınmış marka olabilmesi için Türkiye"de kullanılmasının şart bulunmadığı, davalılar ile aynı sektörde faaliyette bulunan davacının, davalılara ait olduğunu bildiği müşahede olunan markayı, davalının uzun süredir yurt dışında ve sanal ortamda tescilli biçimde kullandığı mal ve hizmetleri de kapsayacak biçimde adına marka olarak tescil ettirmesinin iyi niyetli bir girişim olmadığı, davacının aynı ibareyi taşıyan markalarının hükümsüzlüğü talebiyle davalılar tarafından dava açıldığı, ayrıca davacının önceki tarihli markalarının dava konusu marka başvurularının kapsadığı mal ve hizmet sınıfını kapsamadığı, bu nedenle davacı başvurularının önceki tarihli markalarının serisi olarak kabul edilmeyeceği, bu nedenlerle dava konusu ... kararlarının isabetli olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve uyuşmazlığın hakimin hukuki bilgisiyle çözümlenebilecek nitelikte bulunmasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 20.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.