13. Hukuk Dairesi 2017/9111 E. , 2019/7439 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, serbest mali müşavirlik işi ile iştigal ettiğini, 2004 yılından beri davalıya mali müşavirlik hizmeti verdiğini, aralarında 1.1.2010-31.12.2015 tarihlerini kapsayacak şekilde 5 yıl süreli sözleşme düzenlediklerini, davalının sözleşmeyi 16.4.2010 tarihinde tek taraflı olarak feshettiğini, 2010 yılı ücreti için açtığı davanın kabul edildiğini ileri sürerek, fazlaya dair hakkı saklı tutularak 2011-2015 arasındaki ücret alacağa 10.560 TL nin aylık %4 sözleşmesel faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı tarafından temyizi üzerine, Dairemizce BK.nun 325.maddesinde hükmünü bulan hususlarda konusunda uzman bilirkişi incelemesi yaptırılarak davacının talep edebileceği miktar belirlenerek sonuca uygun karar verilmesi gerektiği, mevcut raporun hüküm tesisine elverişli olmadığı gerekçesiyle bozulmuş, bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece, 17.4.2014 tarihinde verilen karar, davacının temyizi üzerine Dairemizce; “ Davacı, sözleşmenin haksız feshinden dolayı dönem sonuna kadar ücretini istemektedir. Kural olarak dönem sonuna kadarki ücretini isteyebilir. BK.nun 325.maddesine göre daha fazla gelir elde edildiği gerekçesi ile sözleşmenin yok sayılması doğru değildir. Mahkemece, BK.nun 325.maddesinde hükmünü bulan hususlarda konusunda uzman bilirkişi incelemesi yaptırılarak davacının talep edebileceği miktar belirlenerek sonuca uygun karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” gerekçesiyle davacı yararına bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyma kararı verilmiş olmasına rağmen bilirkişi kurulu raporunun hesaplamalar bölümündeki verilerin varsayımlara dayandığı, kesin delile ve net hesaplamaya dayanmadığı, gerekçenin yeterli olmadığı, her ne kadar bu hesap biçimine göre davacının alacaklı olduğu görüşü bildirilmiş ise de; dosya kapsamı ve yukarıdaki açıklamalar gereği bilirkişi raporuna dayanılamayacağından, davacının iddiası kanıtlanmış sayılmayacağı kabul edilerek davanın reddine karar vermiştir. Oysaki bozma kararına uyulması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Mahkemenin bozma kararı doğrultusunda işlem yapması zorunludur. Mahkemece, bozma ilamına uyulduğu belirtildiği halde bu doğrultuda işlem yapılması gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 19/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.