Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/1528 Esas 2010/2419 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/1528
Karar No: 2010/2419
Karar Tarihi: 08.03.2010

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/1528 Esas 2010/2419 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2010/1528 E.  ,  2010/2419 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 04.09.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.08.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalılardan ... vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava, davalı arsa sahibi ... ile yüklenici ... arasındaki ... 1.Noterliğinde düzenlenen 05.03.1990 tarihli ve 17499 yevmiye nolu arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yükleniciye bırakılması kararlaştırılan 16 no’lu bağımsız bölümün 26.10.1992 tarihli adi yazılı sözleşme ile davacı tarafından satın alındığı iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davalı arsa maliki ... yüklenicinin edimlerini yerine getirmediğini, inşaatta eksik ve ayıplı işler bulunduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuş, diğer davalı yüklenici ... ise davayı kabul etmiştir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş,
    Hükmü, davacı ve davalılardan ... vekilleri temyiz etmiştir.
    Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yükleniciye şahsi hak sağlar. Koşulları yerinde ise kazandığı şahsi hakka dayanarak yüklenici arsa sahibini bir şey vermeye veya yapmaya zorlayabilir. Şahsi hak kazanan yüklenici bu hakkını doğrudan arsa sahibine karşı ileri sürebileceği gibi arsa sahibinin rızası gerekmeksizin ve ancak yazılı olmak koşulu ile üçüncü bir kişiye de temlik edebilir.
    Alacağın temliki ve borcun nakli Borçlar Kanununun 162 ila 181. maddelerinde düzenlenmiştir.
    Bir tanımlama yapmak gerekirse; alacağın temliki, alacaklı ile onu devralan üçüncü şahıs arasında borçlunun rızasına ihtiyaç olmaksızın yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliğini taşıyan şekle bağlı bir akittir. Borçlar Kanununun 163. maddesi hükmüne göre temlik sözleşmesi temlik edenle temlik alan arasında yazılı olarak yapılabilir. Ne var ki, alacağın temlikinde aranan yazılı şekil temlik sözleşmesinin resmi şekilde yapılmasına engel değildir. Nitekim uygulamada yükleniciden şahsi hakkını temlik alan üçüncü kişilerin temlik sözleşmesini adi yazılı satış sözleşmesi veya noterde düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi olarak yaptıkları görülmektedir.
    Eldeki davada, davacı tarafından yüklenici ile yapılan 26.10.1992 tarihli adi yazılı biçimde yapılan sözleşmeye dayanılmıştır. Bir örneği dosyada bulunan bu sözleşmeye göre yükleniciden bağımsız bölüm temlik alan kişi olarak dava dışı ... görünmektedir. Adı geçen kişi 29.01.2009 tarihli oturumda davaya konu 16 no’lu bağımsız bölümün eşi davacı ... ... adına tescil edilmesi için davayı ... ...’ın açtığını beyan etmiştir.
    Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda dava dışı ...’ın 26.10.1992 tarihli sözleşmeden elde ettiği şahsi hakkını yazılı biçim koşuluna uyarak davacı ... ...’a temlik etmediğinden duruşmada alınan beyanı hakkın temliki için yeterli kabul edilemez. Açıklanan nedenlerle davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilecek yerde, esasının incelenerek karar verilmesi doğru olmamış, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıran taraflara iadesine, 08.03.2010 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.








    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.