20. Hukuk Dairesi 2016/2973 E. , 2016/9293 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 10/11/2015 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar ve davalı vekilleri tarafından istenilmekle, tayin olunan 18/10/2016 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ... ile ... ve arkadaşları vekili Av. ... ve Hazine vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili; 15/04/2013 havale tarihli dava dilekçesinde; ... İli, ... İlçesi, ... Köyü ... Mevkiinde bulunan 136 parsel numaralı 20.200,00 m2 yüzölçümlü taşınmazın öncesinde mülkiyeti ... çifliklerine ait iken idarece 16.08.1966 tarihinde ... isimli şahsa satıldığını, 16.12.1987 tarihinde ise ... ve ... tarafından satın alındığını, ancak bahsi geçen dava konusu taşınmazın kıyıda kaldığı gerekçesiyle tapusunun iptali ile kıyı olarak terkini talebiyle Hazinenin aleyhlerine ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 09/06/2011 tarih 2011/261 Esas 2011/346 sayılı kararıyla söz konusu bu taşınmazın 1.061,66 m2 lik kısmının kıyı kenar çizgisi içinde (kıyıda) kaldığı gerekçesiyle bu kısmın tapusunun iptaline karar verildiğini ve bu kararın 16.04.2012 tarihinde kesinleştiğini, tapu sicilinin taşınmazlar üzerindeki hakların kamuya açıklanmasını sağlamak amacına hizmet eden çeşitli defter ve belgelerin meydana getirdiği bir bütün olmakla birlikte, hakim olduğu ilkelerle, kişilerin mal varlıklarında rızaları dışında bir değişikliğin meydana gelmesini, ayni hak ilişkilerine açıklık getirerek işlem güvenliğini sağlayıp, üçüncü kişilerin bu sicile güvenmelerini sağlamak olduğunu, tapu siciline güvene dayalı olarak iktisap etmiş oldukları tapularının uzun yargılama sonucunda iptal edilmesi nedeniyle zararlarının kusursuz sorumlulukları maddeleri gereği devletten tazmin edilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiş,dava dilekçesinde dava değerini 50.000,00 TL olarak göstermiştir.
Davacı vekili 10/11/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile;talep edilen miktarın 316.098,00 TL olarak kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonucu; davanın kabulü ile dava konusu kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan 1061,66 m2 miktarındaki taşınmaz için belirlenen 316.098,65.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak davacılara tapu kaydında belirtilen hisseleri oranında ödenmesine karar verilmiş, hüküm davacılar ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydı hükmen iptal edilen taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007.maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; taraflardan her biri, yapmış olduğu usûl işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Islahın kısmen veya tamamen
olduğuna bakılmaksızın taraflar aynı davada ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir. Ancak, ıslah işlemi harca tâbi bir işlem olup, ıslah edilen husus değer artırımı ise nispi tarifeye göre, değilse maktu harç yatırılmalıdır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcının alınması gerekir.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz” hükmü yer almaktadır. Bu kanuni düzenleme gereğince, ıslah edilen miktar yönünden bakiye nispi karar ve ilâm harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.12.2013 gün ve 2013/21-445 Esas- 2013/1625 sayılı kararında da bu görüş benimsenmiştir.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde 50.000,00.-TL olarak açıkladığı tazminat talebini, 11/10/2015 tarihli dilekçe ile 316.098,00-TL’ye arttırmış ise de ıslah harcının yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre mahkemece, ıslah harcını tamamlamak üzere davacıya süre ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, harcı yatırılmayan ıslah beyanına değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekili ile davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle 1.350,00.- TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı Hazineye verilmesine, taraflarca 6100 sayılı HMK"nın 297/1-ç ve aynı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilâmının tebliğinden itibaren ilâma karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 18/10/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.