Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/5511
Karar No: 2015/13910
Karar Tarihi: 01.12.2015

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/5511 Esas 2015/13910 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/5511 E.  ,  2015/13910 K.
"İçtihat Metni"


MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 19. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/12/2013
NUMARASI : 2011/1-2013/324


Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince süresi içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla duruşma günü olarak saptanan 01.12.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ................ ile diğer temyiz edenler vekili Avukat ................ geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ................. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:


-KARAR-

Dava,muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakanları Memet Altun"un 2/3 paydaşı olduğu 1015 ada 15 parsel sayılı taşınmazın 1 ve 2 nolu bağımsız bölümdeki paylarını oğlu olan davalı Zeki ve torunu olan davalı Şahin"e satış aktiyle eşit olarak temlik ettiğini, ancak yapılan işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar,hak düşürücü sürenin dolduğunu,satış işlemlerinin gerçek olduğunu,murisin davacı Saime"ye 1978 yılında Eminönü ilçesi Süleymaniye mahallesinden 3 adet dükkan aldığını, bilahare Saime"nin dükkanları Firdevs"e devrettiğini, murisin bedelini ödediği hâlde davacı Firdevs adına Fatih ilçesinde 1975 yılında kaydettirdiği taşınmaz da bulunduğunu, ayrıca murisin davacı Firdevs"in kocası dava dışı Mehmet"e de çekişme konusu taşınmazların 1/3 payını temlik ettiği gibi başkaca taşınmazları da adına kaydettirdiğini belirtip davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davalı Zeki yönünden muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne; diğer davalı Şahin yönünden ise gerekçe gösterilmeden davanın reddine karar verilmiştir.Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden; 1921 doğumlu mirasbırakan ..................."un 26.05.2006 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak eşi davacı Saime ile ondan olma çocukları davacı Firdevs ve davalı Zeki"nin kaldığı,1015 ada 15 parsel sayılı taşınmazda bulunan 2/3 oranında paydaşı olduğu mesken niteliğindeki 1 ve 2 nolu bağımsız bölümdeki 1/3 payını diğer davalı Zeki"den torunu 1983 doğumlu davalı Şahin"e 03.10.1985 tarihli satış aktiyle temlik ettiği, davalının yaşının küçük olması nedeniyle işlemi de Şahin"e velayeten anne ve babasının yaptıkları, aynı taşınmazlardaki diğer 1/3 payını ise oğlu olan davalı Zeki"ye 28.08.1989 tarihli satış akdi ile temlik ettiği, temyiz dilekçesine ekli belgeden karar tarihinden sonra davacı Saime tarafından davalı Zeki aleyhine ...................... Aile Mahkemesinin 2015/310 E. Sayılı dosyası üzerinden soybağının reddi davası açıldığı kayden sabittir.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (nitelikli-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., 6098 s. Türk Borçlar Kanunu"nun 237. (818 s. Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki kişisel ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Öte yandan mirasbırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur. Böylesi bir durumda, mirasbırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgeler mercilerinden getirtilmeli her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmalı böylece yukarıda değinilen anlamda bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır.Somut olaya gelince; mirasbırakanın çekişmeli taşınmazlarda pay temlik etttiği torunu davalı Şahin"in murisin sağ olan diğer davalı Zeki"nin oğlu olduğu dolayısıyla mirasçı olmadığı saptandığına ve davalı Zeki, mirasbırakanın davacı kızının eşi ...................."a taşınmazlar aldığını savunmuş ise de ................."ın mirasçı olmadığına göre denkleştirmenin varlığından sözedilemez. Ne var ki davalı Zeki, mirasbırakanın davacı eşi ile kızına da temlikler yaptığını savunarak bu doğrultuda; 572 ada 50 sayılı parselde bulunan 1 ila 7 nolu bağımsız bölümler ve 2003 ada 46 sayılı parselde bulunan 5 nolu bağımsız bölümün tapu kayıtları evrak arasına alınmış ise de, sözkonusu taşınmazların tedavüllü tapu kayıtları ile davacı anne Saime"ye 572 ada 50 sayılı parselde bulunan 1 ila 7 nolu bağımsız bölümlerin temlikine dayanak resmi aktin evrak arasına alınıp, mirasbırakan tarafından devredilip devredilmediği belirlenmediği gibi, dinlenen bir kısım davalı tanıkları da mirasbırakanın davacı eşine ve kızına daire ile dükkan aldığını ifade ettikleri halde, bu beyanların değerlendirilmediği, diğer bir söyleyişle; mirasbırakandan tüm mirasçılarına nakledilen malların ve hakların bulunup bulunmadığı hususları üzerinde durulmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, 6100 sayılı HMK. nun 297/1-c maddesine uygun biçimde kararın gerekçesinin açıklanması gerekirken,davalı Şahin yönünden yazılı şekilde gerekçesiz olarak hüküm kurulması da isabetsizdir. Hâl böyle olunca, davalı Zeki yönünden paylaştırma savunması üzerinde durulabilmesi için öncelikle soybağının reddiyle ilgili açılan davanın sonucunun beklenmesi, hasıl olacak sonuca göre, paylaştırma savunması üzerinde durulup durulmayacağının belirlenmesi, şayet paylaştırma savunması üzerinde durulursa mirasbırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır ve taşınmaz mal ve hakların araştırılması, tapu kayıtları, resmi akitler ve varsa öteki delil ve belgelerin ilgili mercilerden getirtilmesi, her bir mirasçıya intikal ettirilen taşınmaz ve taşınır malların ve hakların kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi ve yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, davalı Şahin yönünden HMK. nun 297/1-c maddesine uygun biçimde kararın gerekçesinin açıklanması gerekirken, gerekçesiz olarak yazılı şekilde hüküm kurulması da isabetsizdir.Kabule göre de,davalı Şahin hakkındaki davanın reddedildiği gözetilerek yargılama giderinin davacı ve davalı Zeki arasında dağıtılması gerekirken tamamından davalı Zeki"nin sorumlu tutulması doğru olmadığı gibi davalı Şahin yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre nisbi vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsizdir.Davacılar vekilinin ve davalılar vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme kararının açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine,31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraf vekilleri için 1.100.00."er-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden taraflardan karşılıklı olarak alınmasına,01.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi