11. Hukuk Dairesi 2020/1330 E. , 2021/662 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 07.10.2015 tarih ve 2014/361-2015/312 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl-birleşen davacı vekili; DİZAYNMODÜL ibareli 6, 9 ve 19. sınıftaki kayıtlı bir kısım ürünleri içermekte iken hükmünü yitiren 2002/6093 sayılı markanın sahibi olan, ancak anılan markayı kesintisiz, yoğun ve yaygın biçimde kullanmayı sürdüren müvekkilinin 2012/21746 sayılı "DİZAYNMODÜL" ibareli 6, 9, 19, 20 ve 35. sınıftaki ürün ve hizmetleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, davalının “DİZAYN” esas ibareli 6, 9, 19 ve 35. sınıflarda ürün ve hizmetleri de içeren 154140, 157395, 2001/19800, 2001/19801, 2001/19808, 2001/19810, 2001/19811, 2001/19812, 2001/19813, 2001/19814, 2001/19815, 2004/8512 ve 2001/77037 sayılı markalarına dayanarak başvurunun reddi istemiyle itirazda bulunduğunu, itirazın kabul edilerek marka tescil başvurusunun anılan 6, 9, 19 ve 35. sınıflardaki ürün ve hizmetler yönünden reddedildiğini, anılan karara müvekkilince yapılan itirazın ise YİDK kararıyla reddedildiğini, başvuru konusu işaretle redde mesnet alınan markaların bütünsel olarak analiz edildiklerinde görsel, işitsel, biçimsel ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürebilecek derecede benzer olmadığını, müvekkilinin kazanılmış hakkının bulunduğunu ileri sürerek YİDK’nın 2014/M-8306 kararının iptalini, markanın başvurduğu tüm sınıflarda tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekili; kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davalı şirket vekili; davacının kazanılmış hakkının bulunmadığını, önceki sınıflardan farklı sınıflarda tescil isteminde bulunulduğunu, müvekkilinin markalarının tanınmış olduğunu, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, kurum kararının yerinde olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; marka ibareleri arasında benzerliğin bulunduğu, her iki taraf markalarının da benzer mal ve hizmetleri içerdiği, davacı adına tescilli markanın bulunmadığı, 2002 tarihli markasının yenilememesi nedeniyle anılan markanın 22.03.2012 de hükümden düştüğü, başvurunun 22.03.2012 ile 22.03.2014 tarihleri arasında değil, önceki markanın koruma süresi içerisinde yapıldığı, davacının hükmünü yitiren markanın kullanımı ile ilgili sunduğu belgelerin işaretin markasal olarak korunmasına yeter ciddi yoğunluğu göstermediği, davacının markasının, kendi işletmesi ile özdeşleşmiş asli unsurlarını içeren, işletmesel köken itibariyle önceki tescilli markası ile bağlantılı olduğu mesajını açık biçimde veren, önceki markaların serisi olarak algılanmasında tereddüt bulunmayan, tüketici nezdinde bıraktığı ayırt edici izlenimi koruyan, asli unsur yanında bazı ekler de içeren, davalının markasından bağımsızlaşmış, yeni ve seri bir marka olduğundan bahsedilemeyeceği, kurum kararının yerinde olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve markanın tescilsiz kullanım iddiasının ancak tecavüz davalarında ileri sürülmesi halinde değerlendirilebilecek bulunmasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan kararın ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 64,20 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıdan alınmasına, 01/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.