10. Hukuk Dairesi 2015/18510 E. , 2017/5785 K.
"İçtihat Metni"......
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava; 16.01.2009 tarihli iş kazasında sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelir,yapılan ödeme ve masraflardan oluşan Kurum zararının tazmini istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesidir.
Anılan maddenin birinci fıkrası hükmü, sigortalıya ya da ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerin işverenden rücuan tahsili koşulları düzenlenmiş olup; işverenin sorumluluğu için, zarara uğrayanın sigortalı olması, zararı meydana getiren olayın iş kazası veya meslek hastalığı niteliğinde bulunması, zararın meydana gelmesinde işverenin kastının veya sigortalının sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketinin ve bu hareket ile meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı arasında illiyet bağının bulunması gerekir. Buradan, işverenin, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliğine ilişkin mevzuatın kendisine yüklediği, objektif olarak mümkün olan tüm tedbirleri alma yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve bu nedenle iş kazası veya meslek hastalığı şeklinde sosyal sigorta riskinin gerçekleşmesi halinde, kusur esasına göre meydana gelen zararlardan..... karşı rücuan sorumlu olduğu sonucu çıkarılmaktadır.
16.01.2009 tarihinde davalıya ait işyerinde elyaf makinesinde operatör yardımcısı olarak çalışan kazalı, makine içinde birikmiş elyaf malzemesini makine çalışır vaziyette iken temizlemeye çalışırken makine içindeki dişlilerin sağ elinin iç kısmını parçalaması şeklinde gerçekleşen kaza nedeniyle sürekli iş göremezlik durumuna girmiş olup kaza nedeniyle sigortalıya bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelir, yapılan geçici iş göremezlik ödemesi ve tedavi masraflarının tahsili için açılan işbu davada, sigortalı tarafından ..... sayılı tazminat davasında alınan ve davalı işverenin %75, kazalının %25 oranında kusurlu bulan kusur raporu hükme esas alınarak karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece her hangi bir kusur raporu aldırılmaksızın sigortalının açtığı tazminat davasında aldırılan kusur raporu esas alınarak ve varsa sorumlular hakkında açılmış bir ceza davasının olup olmadığı da araştırılmadan, dolayısıyla böyle bir ceza davasının varlığı halinde hakkında mahkumiyet kararı verilip kesinleşenlere de bir miktar kusur verilmesi gerektiği gözetilmeksizin karar verilmiş olması isabetsiz bulunmuştur.
Dosya kapsamı incelendiğinde, olayla ilgili Kurum müfettişi tarafından düzenlenen 07.06.2012 tarih ve 122 sayılı soruşturma raporunda kazalının makinenin içinde dişli olduğunu biliyor olması ancak buna rağmen makine açıkken müdahale etmesi nedeniyle sigortalı hakkında 5510 sayılı Yasanın 22/b maddesi gereğince işlem yapılması gerektiği sonucuna varıldığı dolayısıyla kazalının olayın meydana gelmesinde ağır kusurunun var olduğu ancak bu hususun da dikkate alınmadığı görülmektedir.
Kusurun belirlenmesinde zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeniyle daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat dosyası ile ve varsa ceza dosyasındaki kusur raporları ile çelişki oluşturmayacak şekilde kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alınması gereklidir.
Maddi olguyu tespit ederken, Borçlar Kanununun 53 üncü maddesi uyarınca (TBK madde 74.) hukuk hakimi, ceza davasında alınmış kusur raporu ile bağlı olmayıp, kesinleşmiş ceza ilamıyla saptanmış maddi olgularla bağlı olduğu dikkate alınmalı, sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında alınan kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporunun, rücu davasında bağlayıcı nitelikte değilse de güçlü delil niteliğinde bulunduğu da hususu gözetilmelidir.
Kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, tarafların kusur oran ve aidiyetleri işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişilerden alınacak bilirkişi raporu uyarınca saptanmalıdır. Kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığının ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının, 5510 sayılı Kanunun 21., 4857 sayılı Kanunun 77., İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü hükümleri çerçevesinde değerlendirilerek belirlenmesi gerekir.
Şu halde yapılması gereken iş; iş güvenliği ve işçi sağlığı konularında uzman bilirkişi kurulundan, yukarıda belirtilen açıklamalar dikkate alınmak suretiyle yöntemince düzenlenmiş kusur raporu alınmalı ve varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yanılgı ve eksik değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
O hâlde, taraf vekillerinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 18.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.....