23. Hukuk Dairesi 2017/1634 E. , 2020/3238 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R
Davacı vekili, müvekkili bankanın, kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla davalı ... hakkında icra takibine giriştiğini, anılan davalı ile diğer bir davalı ... arasında muvazaalı olarak bono tanzim edildiğini ve bu bonoya dayalı olarak başlatılan icra takibinde, taki borçlusu davalı ...’in maaşına haciz uygulandığını, bu işlemlerin müvekkilinin alacağının tahsilini engellemek amacıyla yapıldığını, bononun kredi kartı üyelik sözleşmesinden sonra tanzim edildiğini ileri sürerek, davalı ...’ın maaş haczindeki sırasının iptali ile müvekkil bankanın 1. sıraya alınmasını, karar tarihinden itibaren maaştan yapılan kesintilerin müvekkilinin alacaklı olduğu icra dosyasına ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin, kamu görevlisi olmasına güvenerek takip borçlusu ...’e ödünç para verdiğini, bunun karşılığında bono aldığını, borcun ödenmemesi üzerine takibe giriştiklerini, müvekkilinin takip tarihinin, davacının hesap kat ihtarından ve takip tarihinden önce olduğunu, muvazaalı bir işlem yapılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, ispat yükü üzerinde olan davalıların alacağın varlığını ispat edemedikleri gerekçesiyle, davanın kabulüne dair verilen karar, davacı ve davalı ... vekilinin temyiz istemi üzerine, Dairemizin 10.09.2015 tarih ve 2014/7130 E., 2015/5783 K. sayılı ilamıyla, ... Valiliği Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğünce yapılan maaş hacizleri ile ilgili sıralamanın, İİK’nın 140/1. maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olmadığı, dolayısıyla uyulaşmazlığın sıra cetveline itiraz davalarındaki ilkelere göre çözümlenemeyeceği, bu durumda, davanın, dava tarihi itabariyle yürürlükte bulunan TBK’nın 19. (818 sayılı BK’nın 18.) maddesinde düzenlenmiş muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğunun kabulü ile bu madde kapsamındaki genel ilkelere ve ispat usulüne uygun olarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği belirtilerek bozulmuş, tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davalılar arasındaki borç ilişkisinin muvazaalı olduğu iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.10. 2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.