20. Hukuk Dairesi 2015/9808 E. , 2016/9275 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu 28/06/2005 havale tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... Kasabasında bulunan yaklaşık 1000 m² yüzölçümündeki taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkilleri yararına oluştuğunu iddia ederek Medeni Kanunun 713. maddesi hükmüne göre, taşınmazın müvekkili adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Asliye Hukuk Mahkemesi 01/10/2009 günlü kararıyla, davanın kabulüne ve 29.09.2009 günlü fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 1054,27 m² yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, davalı Hazinenin temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14/10/2010 tarih ve 2010/9272 - 2010/12338 sayılı kararı ile hüküm bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Yapılan araştırmanın ve hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunun yetersiz olduğu belirtilerek usulüne uygun orman ve zilyetlik araştırması yapılması” gerektiğine değinilmiştir.
Bozma kararından sonra çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun geçici 8. maddesi uyarınca yapılan ek kadastro sırasında, dava konusu taşınmaz hakkında 03/07/2013 tarihinde 248 ada 7 parsel sayısı ve 1168,92 m² yüzölçümlü olarak ve tarla vasıflı malik hanesi açık ve beyanlar hanesine “…sınırlandırma krokisinde (A) harfi ile gösterilen tek katlı kargir ev ... oğlu ...’e; (B) harfi ile gösterilen iki katlı kargir ev ... oğlu ...’a aittir” şeklinde şerh verilerek kadastro tutanağı düzenlenmiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesince bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonunda; davaya konu taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlendiği gerekçesiyle dosya görevsizlik kararıyla kadastro mahkemesine devredilmiştir.
Kadastro Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne ve dava konusu 248 ada 7 sayılı parselin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, kadastro sınırlandırma krokisinde (A) harfi ile gösterilen tek katlı kargir evin ...’e, (B) harfi ile gösterilen iki katlı kargir evin ...’a ait olduğunun tapunun beyanlar hanesinde belirtilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK"nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince tescil davası olarak açılan dava daha sonra taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlenmesi nedeniyle kadastro tespitine itiraza dönüşmüştür.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 6831 sayılı Kanuna göre 1984 yılında yapılıp 12/02/1988 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır. Ayrıca, 2007 yılında Orman Kadastro Yönetmeliğinin 41. maddesi gereğince 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B uygulaması vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda uzman orman bilirkişi tarafından eski ve yeni tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen davacı kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 17/10/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.