16. Hukuk Dairesi 2015/4807 E. , 2016/4491 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “dava konusu taşınmazın sınırında eylemli mer"a olması nedeniyle yöntemince mera araştırması yapılması” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece söz konusu bozma ilamına uyulduğu halde bozma kararının gereği tam olarak yerine getirilmeden dava konusu taşınmazın tarım arazisi olup özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olduğu, davacı yararına edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesi ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiştir. 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı üzere bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyulması ile kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü meydana gelir. Mahkemece usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu durum göz önünde bulundurulmamıştır. Daha açık bir anlatımla bozma öncesi yapılan ilk keşifte tanık olarak dinlenen davacının kardeşleri dava konusu taşınmazın önceden beri hayvanların otladığı boş yer olduğunu; ikinci keşifte dinlenilen yerel bilirkişi ve tanıklar ise taşınmazın kadim mera olmadığını, köyde kullanılmayan hali, boşluk arazilere mera denildiğini; bozma sonrası yapılan keşifte ise dinlenilen yerel bilirkişi ve tanıklar ise taşınmazın 50 yıldır davacı ve ailesi tarafından kullanıldığını beyan etmiş oldukları halde Mahkemece taşınmazın niteliğine ilişkin beyanlar arasındaki çelişkilerin giderilmesine çalışılmadığı gibi, 13.10.2014 tarihli keşif sonucu düzenlenen ziraatçi bilirkişi raporunda taşınmazın niteliği ve önceki kullanım durumu, ne zamandan beri tarım arazisi olarak kullanıldığı ve bitişiğinde bulunan mera ile arasında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı hususları da irdelenmemiş, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulmuş olması nedeniyle bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için, öncelikle, komşu köylerden seçilecek, taşınmazın bulunduğu yeri iyi bilen el verdiğince yaşlı, yansız yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile 3 kişilik, ziraat mühendislerinden oluşan ziraatçi bilirkişi kurulu, aracılığıyla yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmaz bölümlerinin öncesinin kadim mera olup olmadığı, bitişiğinde bulunan mera parseli ile ne şekilde ayrıldığı, arada doğal ya da yapay ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı, taşınmazın halen kimler tarafından ne şekilde kullanıldığı maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalıdır. Bu yerin önceki ve şimdiki niteliğinin, belirlenmesine çalışılmalı, 3 kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden komşu mera parselinden nasıl ayrıldığını açıklar nitelikte, çekişmeli taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınmalı, fen bilirkişisine keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıntılı açıklayan rapor ve harita düzenlettirilmeli, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 21.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.