15. Ceza Dairesi 2015/5655 E. , 2018/3807 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : TCK"nın 155/2, 62, 52, 51 maddeleri uyarınca mahkumiyet
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın,... şirketin ..."da...Acentesi"nin sahibi olduğu katılan şirketle acenta sözleşmesi imzaladığı, 28/12/2011 tarihinde işyerinde yapılan denetimde işyerine ait 469 faturanın şubede bulunmadığı, bu faturalar karşılığında tahsil edilen 4.633,14 TL ile kasada bulunması gerektiği halde kasada olmayan 5.017,00 TL olmak üzere toplam 9.650,14 TL"nin katılan şirkete gönderilmediğinin tespit edildiği, bu suretle atılı hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
Sanık savunması, tanık anlatımı ile tüm dosya kapsamında sanığın atılı suçu işlediğinin sabit olduğu gerekçesine dayanan mahkemenin mahkumiyet yönünde kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-) Hapis cezası alt sınırdan tayin olunduğu halde, ayrıca yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden aynı gerekçeyle adli para cezasına esas alınması gereken tam gün sayısının alt sınırdan uzaklaşılarak tayini,
2-) 469 adet fatura bedelinin tahsil tarihi araştırılıp, 5237 sayılı TCK"nın 43/1 maddesi kapsamında, aynı suç işleme kararıyla Kanun"un aynı hükmünü değişik zamanlarda birden fazla kez ihlal ederek haksız menfaat temin ettiğinin tespiti halinde sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
3-) Sanığın soruşturma ve kovuşturma aşamasında alınan beyanlarında, katılan şirkete olan borcunu kısmen ödediğini beyan ettiğinin anlaşılması karşısında, katılanın zararının kısmen yada tamamen giderilip giderilmediği araştırılıp, kısmi iade halinde etkin pişmanlık konusunda katılan tarafın muvafakati sorulup, sonucuna göre sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 168/1-2-4 madde hükümlerinin uygulama olanağının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
4-) 5237 sayılı 52. maddesiyle yapılan uygulama sırasında, "10" olan gün sayısının "25" gün olarak yazılması,
5-) Sanık hakkında, "sabıkasında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kaydı olduğundan ve ileride suç işlemekten çekineceği ve pişmanlık yönünden kanaat oluşmadığı" gerekçesiyle CMK"nın 231/5. maddelerinin uygulanmamasına karar verilmesine rağmen, sanığın "geçmişteki hali, sabıkasındaki kaydın ertelemeye engel olmaması ve suç işleme konusundaki eğilimleri dikkate alındığında cezanın tecili halinde suç işlemekten çekineceğine dair kanaat hasıl olduğu" gerekçesiyle hükmolunan cezanın TCK"nın 51. maddesi gereğince ertelenmesine karar verilerek çelişkiye neden olunması,
6-) 5237 sayılı TCK"nın 51. maddesi gereğince adli para cezasının ertelenemeyeceği gözetilmeden sanık hakkında hapis cezasının yanında tayin edilen adli para cezasının da ayrım yapılmaksızın ertelenmesine karar verilmesi,
7-) Mahkeme cezası ertelenen hükümlünün kişiliği ve sosyal durumuna göre denetim süresinin herhangi bir yükümlülük belirlenmeden veya uzman bir kişi görevlendirilmeden geçirilmesine karar verebilir. Denetim süresinin iyi halli olarak geçirilmesi, bu süre zarfında kasıtlı suç işlenmemesi ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranmış olması halinde ceza infaz edilmiş sayılır. Aykırısı durumda mahkeme erteleme kararını geri alır. Görüldüğü üzere 5237 sayılı TCK"nın 51. maddesi bir infaz rejimi olarak düzenlenmiş olduğundan kanunda gösterilen "denetim süresi" ifadesi yerine, "denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına" denilmek suretiyle infazda duraksamaya neden olunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, aynı Kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 23/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.