20. Hukuk Dairesi 2015/9970 E. , 2016/9261 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne ve duruşma isteğinin değerden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 20/05/2014 havale tarihli dilekçesiyle; müvekkillerinin 27 Eylül 1971 tarih 12 sıra numaralı, muris babalarının ise 20 Mart 1986 tarih 10 sıra numaralı eski tapu kayıtlarının maliki olduklarını, bu eski tapu kayıtlarından 10 sıra numaralı tapu kaydının kadastro da eksik miktarlı olarak, 12 sıra numaralı tapu kaydının ise hiç revizyon görmediğini, 10 sıra numaralı tapu kaydının eksik kalan 12.461,00 m² yüzölçümündeki bölümü ile 49.076,00 m² yüzölçümlü olan 12 sıra numaralı tapunun tamamının 2/B kadastrosu (kullanım kadastrosu) sırasında 167 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8 ve 170 ada 1, 2, 3, 4 ve 5 parsellerin içinde ve müvekkilleri ve 3. kişiler lehine kullanım şerhi verilerek Hazine adına tespit edildiklerini, taşınmazların müvekkillerine iadesi için 6292 sayılı Kanun uyarınca müvekkillerinin Hazineye müracaat ettiklerini ancak dayanak tapuların hudut okuması nedeniyle tapu kayıtlarının 2/B madde parsellerine uyup uymadığının idarece tespit edilemediğini beyanla, 27 Eylül 1971 tarih 12 ve 20 Mart 1986 tarih 10 sıra numaralı tapu kayıtlarının zeminde hangi parselleri kapsadığının HMK’nın 106. maddesi uyarınca tespiti isteğiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacıların aynı taleple daha önce de dava açtıkları ve açtıkları bu davanın mahkemelerinin 05/05/2014 tarih 2014/32 değişik iş ve 2014/32 karar sayılı kararıyla eda davası açılabilecek hallerde tespit davası açılamayacağı gerekçesiyle reddedildiğini ve anılan bu kararın taraflar arasında kesin hüküm teşkil ettiği belirtilerek davanın HMK’nın 114/1-i maddesi uyarınca kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiş ancak daha sonra davacılardan ... ve ... kimlikleri de usulüne uygun olarak tespit edilmiş imzalı dilekçeleri ile temyizden feragat ettiklerini bildirmişlerdir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, eski tapu kayıtlarının sınırlarının tespiti isteğine ilişkindir.
Davacılardan ... ve ... temyizden usulüne uygun olarak feragat ettikleri görülmekle vaki feragat nedeniyle temyiz dilekçelerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davacı ...’in temyiz itirazlarına gelince ise mahkemece, eda davası açılabilecekken tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine
karar verilmesi gerekirken, aynı tespit isteğiyle açılıp hukuki yarar bulunmadığı gerekçeyle reddedilen önceki karar kesin hüküm kabul edilerek davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Zira usuli nedenlerle verilmiş ve yalnızca şekli anlamda kesinleşmiş hükümlerin sonradan açılacak davalarda kesin hüküm oluşturmayacağı açıktır. Ne var ki, red kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan hükmün onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar ... ve ...’in temyiz isteğini içeren dilekçelerinin REDDİNE, temyiz harcının istek halinde iadesine, davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının ..."e yükletilmesine, 17/10/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.