Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2016/2344
Karar No: 2020/371
Karar Tarihi: 09.06.2020

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/2344 Esas 2020/371 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2016/2344 E.  ,  2020/371 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Sıfatıyla)


    1. Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Kırşehir 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili 14.06.2103 harç tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin 09.09.1997-01.08.2003 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamında, 01.03.2006-20.02.2013 tarihleri arasında ise 2925 sayılı Kanun kapsamında sigorta kaydının bulunduğunu, 2006 yılının 10. ayında pazarda küçük bir tezgahta çorap satarken maliye memurlarının yanlış yönlendirmesi ile Bağ-Kur kaydının oluşturulduğunu, 20.02.2013 tarihli tahsis talebi sırasında 1479 ve 2925 sayılı Kanunlar kapsamında sigortalılıklarının çakıştığı ve Bağ-Kur kapsamında prim borcu bulunduğu gerekçesiyle talebinin reddedildiğini ileri sürerek Kurum işleminin iptali ile tahsis talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı ... vekili (SGK) 25.06.2013 havale tarihli cevap dilekçesinde; davacının vergi mükellefiyetinden kaynaklanan 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığı ile tarım işçiliğinden kaynaklanan 2925 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığının çakışması durumunda zorunlu sigortalılığa öncelik verilmesi gerektiğini bu nedenle Kurum işleminde hata bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    İlk Derece Mahkemesi Kararı:
    6. Kırşehir 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 29.05.2014 tarihli ve 2013/333 E., 2014/441 K. sayılı kararı ile; davacının 10.10.2006 tarihinde başlayan vergi kaydının hâlen devam ettiği, bu nedenle 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğu, tahsis talep tarihinden geriye doğru son 7 yıllık fiili hizmet süresi içerisinde davacının en fazla 5510 sayılı Kanun"un 4/1-b maddesi kapsamında hizmeti bulunduğundan yaşlılık aylığı koşullarının 1479 sayılı Kanun"un geçici 10. maddesi ve 5510 sayılı Kanun"un 28. maddesi uyarınca değerlendirildiği, davacının tahsis talep tarihi itibari ile 5510 sayılı Kanun"un 4/1-b maddesi kapsamındaki sigortalılığından kaynaklanan prim borcu olduğu, bu hâliyle 2925 sayılı Kanun ve 5510 sayılı Kanun"un ek 5. maddesi kapsamında ödediği primlerin 5510 sayılı Kanun"un 4/1-b maddesi kapsamında ödemesi gereken prim borcunu karşılamadığı, davacıya talep ettiği şekilde 1479 sayılı Kanun"un geçici 10. maddesi çerçevesinde yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için 9.000 gün prim ödenmesi veya 5400 prim ile birlikte 58 yaş koşulunun gerçekleşmesi gerektiği, davacının 20.02.2013 tarihi itibari ile 506 sayılı, 1479 sayılı, 2925 sayılı ve 5510 sayılı Kanun"un 4/1-b maddesi kapsamında toplam 6594 gün toplam sigortalılık süresinin olduğu, bu hâliyle davacının tahsis talebinde bulunduğu tarih itibari ile 9000 gün prim ödeme gün sayısının olmadığı ve davacının 58 yaşını 01.02.2023 tarihinde ikmal etmesi nedeni ile tahsis koşullarını yerine getirmeyen davacıya yaşlılık aylığı bağlanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Kırşehir 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 10. Hukuk Dairesince 11.02.2016 tarihli ve 2014/23188 E., 2016/1710 K. sayılı kararda; "...1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-) Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
    01.03.1983-31.12.2004 tarihleri arasında kesintili 506 sayılı Kanuna tabi, 01.03.2006-20.02.2013 tarihleri arasında 2925 sayılı Kanuna tabi ve 09.09.1997-01.08.2003 tarihleri arasında da 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalılığı bulunan davacının, 20.02.2013 tarihli tahsis talebi sonrasında, Kurumca vergi kaydı nedeniyle 01.10.2008 tarihinden itibaren 5510 sayılı Kanunun 4/1-b maddesi kapsamında sigortalı kabul edilerek davacıya prim borcu tahakkuk ettirildiği, 01.10.2008-20.02.2013 tarihleri arasındaki 2925 sayılı Kanuna tabi sigortalılığının 5510 sayılı Kanunun 4/1-b maddesi kapsamındaki sigortalılığı ile çakıştığı anlaşılmaktadır.
    23.04.2015 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6645 sayılı Yasanın 56. Maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen geçici 63. Maddenin “Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, Kuruma kayıt ve tescilleri yapıldığı hâlde, bu maddenin yayımlandığı ayın sonu itibarıyla 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren üç ay içinde ödememeleri veya ilgili kanunları uyarınca yapılandırmamaları hâlinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Durdurulan süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek bunlara Kurum alacakları arasında yer verilmez. …” hükmü gözetilerek, davacının 01.10.2008 tarihinden itibaren başlatılan 5510 sayılı Kanunun 4/1-b maddesi kapsamındaki sigortalılığının anılan yasal düzenleme kapsamına girip girmediği ve durdurulması gereken tarih Kurumdan sorularak çakışan dönemdeki 2925 sayılı Kanuna tabi sigortalılığın geçerliliği irdelenmeli ve bu çerçevede, yaşlılık aylığı tahsisi şartları irdelenerek, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
    O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. Kırşehir 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 07.04.2016 tarihli ve 2016/152 E., 2016/175 K. sayılı kararı ile; mahkeme kararının 29.05.2014 tarihinde verildiği, Yargıtay bozma kararında gerekçe gösterilen mevzuat değişikliğinin yürürlük tarihinin ise 23.04.2015 tarihi olduğu, bu nedenle hüküm tarihi itibariyle verilen kararın mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece 29.05.2014 tarihinde karar verildikten sonra 23.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren 6645 sayılı Kanun"un 56. maddesi ile 5510 sayılı Kanun"a eklenen geçici 63. maddesinin somut uyuşmazlıkta uygulanmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Sosyal güvenlik hukukumuzda, “sosyal sigortalarda çokluk”, bir başka anlatımla bireylere olabildiğince sosyal sigorta hakkı tanıma, “yararlanmada ve yükümlülükte teklik” ilkesi egemen olup, buna göre aynı tarihlerde farklı sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında bulunulamaz ve çifte sigortalılık olarak adlandırılan bu statü kanun hükümleriyle engellenmiştir. Sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olması nedeniyle “çakışan sigortalılık” olarak da adlandırılan, bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olması hâli sadece birine değer verilerek çözüme kavuşturulmaktadır.
    13. 5510 sayılı Kanun"un yürürlük öncesi dönemde yani sosyal güvenlik yasalarının tek çatı altında toplanmadığı dönemde, bu kanunlardan aynı anda iki tanesine bağlı olanların durumunun ne olacağına dair yasal bir düzenleme yoktur.
    14. Somut uyuşmazlık incelendiğinde, davacının Kurum tarafından 09.09.1997 ile 18.06.2003 tarihleri arasında ve 01.10.2008 tarihinden itibaren Esnaf Bağ-Kur (5510 sayılı Kanunun 4/1-b) sigortalılığı kapsamında kabul edildiği ve prim borcunun bulunduğu, davacının 01.03.2006 ile 20.02.2012 tarihleri arasında 2925 sayılı Kanun kapsamında düzenli prim ödemesinin bulunduğu, 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığı ile 2925 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığının aynı dönemlere denk geldiği anlaşılmaktadır.
    15. Davaya konu somut olay bakımından, çakışan sigortalılık yönünden inceleme yapılmadan önce mahkemenin ilk kararından sonra 04.04.2015 tarihli ve 6645 sayılı Kanun"un 56. maddesi ile 5510 sayılı Kanun"a eklenen ve 23.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren geçici 63. maddenin ve Özel Dairenin bozma kararından sonra 11.05.2018 tarihli ve 7143 sayılı Kanun"un 24. maddesi ile 5510 sayılı Kanun"a eklenen ve 18.05.2018 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçici 76. maddenin değerlendirilmesi gerekmektedir.
    16. 5510 sayılı Kanun"a eklenen geçici 63. maddesi ile, “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, Kuruma kayıt ve tescilleri yapıldığı hâlde, bu maddenin yayımlandığı ayın sonu itibarıyla 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren üç ay içinde ödememeleri veya ilgili kanunları uyarınca yapılandırmamaları hâlinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Durdurulan süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek bunlara Kurum alacakları arasında yer verilmez. Sigortalılıkları durdurulanlardan bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışmaya devam edenlerin sigortalılıkları bu maddenin yayım tarihini takip eden ay başı itibarıyla yeniden başlatılır..." şeklinde düzenleme getirilmiştir.
    17. 5510 sayılı Kanun"a eklenen geçici 76. maddesi ile de “Köy ve mahalle muhtarları, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, Kuruma kayıt ve tescilleri yapıldığı hâlde, 31/5/2018 tarihi itibarıyla prim borcu bulunanların, bu tarihten önceki sürelere ilişkin prim borçlarını, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ikinci ayın sonuna kadar ödememeleri veya ilgili Kanunları uyarınca yapılandırmamaları halinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Durdurulan süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek bunlara Kurum alacakları arasında yer verilmez. Sigortalılıkları durdurulanlardan bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışmaya devam edenlerin sigortalılıkları 1/6/2018 tarihi itibarıyla yeniden başlatılır...” hükmü getirilmiştir.
    18. 5510 sayılı Kanun"un geçici 63 ve geçici 76. maddeleri özünde geçmişe etkili nitelikte maddeler olup, geçmişte prim ödemesinde bulunmayan sigortalılar lehine getirilmiş bir düzenleme olmakla birlikte, mahkemenin, hüküm tarihi itibariyle yürürlükte olmadığı için eldeki davada uygulanamayacağına dair gerekçesi usul ve yasaya uygun değildir. Her iki madde de davacının sigortalılık dönemlerini etkileyeceğinden ve işin esasına ilişkin olduğundan yargılama aşamasının her safhasında uygulanma kabiliyetine sahiptir. Mahkemece öncelikle 5510 sayılı Kanun"a eklenen geçici 63 ve geçici 76. maddeleri değerlendirilmelidir. Kuruma davacının hangi tarihlerde prim ödemesinin olduğu ve ilgili maddeler uygulandığında 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığının hangi tarih itibariyle durdurulduğu sorulmalıdır. Gelen yazı cevabı da değerlendirilerek, davacının Esnaf Bağ-Kur sigortalılığına ilişkin olarak prim ödemesinin olmadığı dönemler yönünden, Bağ-Kur sigortalılığının durdurulmuş sayılması gerekeceğinden ve ihtilaf konusu dönem içerisinde çakışan sigortalılık olmayacağından davacı yönünden kayda geçmiş 2925 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığına geçerlik tanınmasında yasal zorunluluk bulunmaktadır.
    19. Bu durumda direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıdaki belirtilen bu ilâve gerekçe ve nedenlerle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda açıklanan ilave gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 09.06.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi