14. Hukuk Dairesi 2016/13423 E. , 2020/2194 K.
"İçtihat Metni"14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 12.01.2004 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28.02.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı olarak gösterilen ..., ... ve davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne duruşma isteminin davanın niteliği gereği reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, dava konusu 130 ada, 70 parsel sayılı taşınmazdaki ortaklığın satış suretiyle giderilmesini istemiştir.
Davalılar ..., ... ve ..., kendilerini vekil ile temsil ettirmişlerdir. Davalılar vekili, takdiri mahkemeye bıraktığını belirtmiştir. Diğer davalı ... da kendisini vekil ile temsil ettirmiş olmasına rağmen davaya cevap verilmemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı olarak gösterilen ..., ... ve davalı ... vekili temyiz etmişlerdir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK"nin 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Öte yandan; 6100 sayılı HMK"nin vekalete ilişkin 71 vd. maddelerinde; dava ehliyeti bulunan herkesin, davasını kendisi veya tayin ettiği vekil aracılığıyla açıp takip edebileceği; davanın vekil aracılığıyla açılması ve takip edilmesinde, kanunlardaki özel hükümler saklı kalmak üzere, Borçlar Kanununun temsile ilişkin hükümleri uygulanacağı; davaya vekâletin, kanunda özel yetki verilmesini gerektiren hususlar saklı kalmak üzere, hüküm kesinleşinceye kadar, vekilin davanın takibi için gereken bütün işlemleri yapmasına, hükmün yerine getirilmesine, yargılama giderlerinin tahsili ile buna ilişkin makbuz vermesine ve bu işlemlerin tamamının kendisine karşı da yapılabilmesine ilişkin yetkiyi kapsadığını, belirtilen bu yetkiyi kısıtlamaya yönelik bütün sınırlandırıcı işlemlerin, karşı taraf yönünden geçersiz olacağı; açıkça yetki verilmemiş ise vekilin; sulh olamayacağı, hâkimi reddedemeyeceği, davanın tamamını ıslah edemeyeceği, yemin teklif edemeyeceği, yemini kabul, iade veya reddedemeyeceği, başkasını tevkil edemeyeceği, haczi kaldıramayacağı, müvekkilinin iflasını isteyemeyeceği, tahkim ve hakem sözleşmesi yapamayacağı, konkordato veya sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılması teklifinde bulunamayacağı ve bunlara muvafakat veremeyeceği, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına başvuramayacağı, davadan veya kanun yollarından feragat edemeyeceği, karşı tarafı ibra ve davasını kabul edemeyeceği, yargılamanın iadesi yoluna gidemeyeceği, hâkimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine tazminat davası açamayacağı, hangileri hakkında yetki verildiği açıklanmadıkça kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili davaları açıp takip edemeyeceği; avukatın, açtığı veya takip ettiği dava ve işlerde, noter tarafından onaylanan ya da düzenlenen vekâletname aslını veya avukat tarafından onaylanmış aslına uygun örneğini, dava yahut takip dosyasına konulmak üzere ibraz etmek zorunda olduğu; vekâletnamesinin aslını veya onaylı örneğini vermeyen avukatın, dava açamayacağı ve yargılamayla ilgili hiçbir işlem yapamayacağı, ancak gecikmesinde zarar doğabilecek hâllerde mahkemenin, vereceği kesin süre içinde vekâletnamesini getirmek koşuluyla avukatın dava açmasına veya usul işlemlerini yapmasına izin verebileceği, bu süre içinde vekâletname verilmez veya asıl taraf yapılan işlemleri kabul ettiğini dilekçeyle mahkemeye bildirmez ise dava açılmamış veya gerçekleştirilen işlemler yapılmamış sayılacağı ilkelerine yer verilmiştir.
Somut olaya gelince; Av. ..."in sunmuş olduğu dava dilekçesinde..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..."in davacı olarak gösterildiği, davacılar vekilince sunulan ... 2. Noterliğinin 26.06.2003 tarihli, 11838 yevmiye sayılı genel vekaletnamesinde, vekalet verenlerin ... ve... olduğu, dava dilekçesi ekinde sunulan diğer vekaletnamenin ise ... 7. Noterliğinin 31.05.1996 tarihli, 21786 yevmiye sayılı vekaletname olup vekalet verenlerin ..., ..., ... ve ... olduğu, ne var ki ilgili vekaletnamenin incelenmesinde tarafların bahçe ve tarlalarından paylarına düşen gelirleri adlarına almaya, kendilerine kalan gayrimenkullere ait eski ve yeni kiracılarla ilgili olarak leh ve aleyhlerine ikame edilmiş ve edilecek dava ve takipler için vekile yetki verildiği anlaşılmaktadır. Öte yandan... ile ... tarafından verilmiş bir vekaletnameye dosya içerisinde rastlanamamıştır. O halde, davacılardan sadece... ve ... için usulüne uygun ve eldeki davayı takip yetkisi içerir vekaletnamenin dosya içerisine alınmış olduğu izahtan varestedir. Davacı olarak belirtildiği halde usulüne uygun vekaletname sunulmamış, yukarıda anılan kayıt maliklerinin usulünce davada yer almadıklarından taraf teşkilinin sağlanmamış olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan tapu kayıt maliki ..."ın dava açılmadan önce, 05.07.1995 tarihinde vefat ettiği, ..."ın yargılama sırasında 28.12.2006 tarihinde vefat ettiği, ..."nın yargılama sırasında 18.03.2004 tarihinde vefat ettiği, tapu kayıt maliklerinden ..., ..., ..., ..., ... ve ..."nın ise karar verildikten sonra vefat ettiği dosya içerisindeki evraktan anlaşılmaktadır. O halde mahkemeye düşen iş, dava konusu taşınmazın güncel tapu kaydının celbi ile ölü tapu maliklerinin mirasçılık belgeleri temin edilerek mirasçılarının, intikal ve diğer devir işlemleri ile taşınmazda malik olmuş tüm paydaşların ve yine yukarıda usulüne uygun davaya dahil edilmediği belirtilen paydaşların davaya dahil edilerek, adreslerine 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun olarak dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilip, savunma ve delilleri toplandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekir. Bu nedenle taraf teşkili sağlanmaksızın savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 25.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.