Hukuk Genel Kurulu 2016/919 E. , 2020/370 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “eksik işçilik tespiti nedeniyle resen prim tahakkuku işleminin iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Edirne İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 31.01.2012 harç tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin 1008885 sicil numarasında işlem gören inşaat işyerinin sahibi olduğunu, Kurumdan 17.09.2008 tarihli ilişik kesme belgesinin alındığını, ancak üç yıl sonra inşaat faaliyeti ile ilgili fark işçiliği nedeniyle prim borcu tahakkuk ettirildiğini ileri sürerek Kurumun 03.11.2011 tarihli fark prim borcuna ilişkin işleminin iptali ile prim borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili 15.02.2012 tarihli cevap dilekçesinde; ek tahakkuka dayalı prim alacağının iptaline ilişkin eldeki davanın bir aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, işin esası yönünden ise 04.07.2007 tarihli ilişik kesme belgesinin sadece 398.75 m2 ye isabet eden ve 01.03.2007-31.05.2007 tarihleri arası dönemleri kapsayan primler için verildiğini, davacı tarafından 14.08.2008 tarihinde Kuruma verilen belgede inşaatın tamamının 4.542 m2 olup 31.07.2008 tarihinde bitirildiğinin beyan edildiğini ve yine ilişik kesme belgesinin istendiğini, bunun üzerine Belediyeye hitaben yazılan yazıda "yapı kullanma izin belgesi verilmesinde sakınca bulunmadığını, ancak bunun davacının aklanması anlamına gelmediğinin ve ileride doğabilecek fark prim alacakları için Kurumun hakkının saklı kaldığının" yazıldığını, ayrıca Kurumun maddi hatasının bulunması durumunda her zaman hatasından dönerek ek prim tahakkuku yapabileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı:
6. Edirne İş Mahkemesinin 03.05.2012 tarihli ve 2012/70 E., 2012/198 K. sayılı kararı ile; davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:
7. Edirne İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 10. Hukuk Dairesince 29.04.2012 tarihli ve 2012/11719 E., 2013/8649 K. sayılı karar ile; Kurumun yetkili komisyonunca davacının itirazı üzerine bir karar alınıp alınmadığının ve anılan kararın davacıya tebliğ edilip edilmediğinin araştırılarak, yetkili komisyon kararının bulunmaması hâlinde, eldeki davanın süresinde açıldığı gözetilerek, işin esasına girilip varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı:
9. Edirne İş Mahkemesinin 13.03.2015 tarihli ve 2013/327 E., 2015/137 K. sayılı kararı ile; bozma kararına uyularak davacının itirazı sonrası yetkili komisyon tarafından yapılan bir inceleme ve verilen bir karar bulunmadığı için davanın süresinde açıldığı kabul edilerek inşaatın tamamının bitmesi üzerine 31.07.2008 tarihinde Kurumdan yapı kullanma izinleri için ilişik kesme belgesinin istendiği, bunun üzerine davacıya Kurum tarafından 17.09.2008 tarihli 030801 sayılı ilişik kesme yazısının verildiği, yapılan inşaatın tamamına yapı kullanma izinlerinin bu belgeye istinaden alındığı, buna göre davacının davasında haklı olduğu belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:
10. Yargıtay 10. Hukuk Dairesince 07.09.2015 tarihli ve 2015/12647 E., 2015/13974 K. sayılı karar ile; "Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79. Maddesi olup anılan maddede, “(Ek fıkra: 29/07/2003 - 4958 S.K./37. md.) Bu Kanunun 83 üncü maddesinde belirtilen kurum ve kuruluşlar tarafından ihale yoluyla yaptırılan her türlü işler, gerçek veya tüzel kişilerce yapılan inşaatlardan dolayı yeterli işçilik bildirmiş olup olmadığı Kurumca araştırılır. Usul ve esasları yönetmelikle belirlenecek bu araştırma sonucunda yeterli işçiliğin bildirilmemiş olduğunun anlaşılması hâlinde, bildirilmemiş olan işçilik tutarı üzerinden hesaplanan prim tutarı, gecikme zammı ile birlikte sigorta müfettişince inceleme yapılması istenilmeksizin işveren tarafından ödendiği takdirde, işyeri hakkında sigorta müfettişine inceleme yaptırılmayabilir.
(Ek fıkra: 29/07/2003 - 4958 S.K./37. md.) Sigorta müfettişi tarafından, Kuruma bildirilmediği tespit edilen asgari işçilik tutarı üzerinden Kurumca resen tahakkuk ettirilen sigorta primleri bu Kanunun 80 inci maddesi de nazara alınarak işverene tebliğ olunur. İşveren, tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde Kuruma itiraz edebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazın reddi hâlinde, işveren, kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Mahkemeye başvurulması prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Uygulamada ölçümleme olarak adlandırılan işlemden kaynaklanan prim borcu tahakkuku işleminin iptali ve ödemenin iadesi istemine ilişkin olan eldeki davada, yapılacak yargılamanın da bu konudaki mevzuat uyarınca ayrıntılı irdeleme içermesinde zorunluluk vardır.
Asgari işçilik tutarının hesaplanmasında, özel bina inşaatlarında binanın ruhsatında kayıtlı alanı (binanın ruhsatı mevcut değilse bu husus mahallinde yapılacak keşifle belirlenmelidir) ile Bayındırlık Bakanlığı birim maliyet bedeli çarpımı sonucu bulunacak yaklaşık maliyet bedeline işin yapım tarihinde yürürlükte bulunan Kurumca tespit edilmiş asgari işçilik oranının uygulanması sonucu elde edilecek miktarın asgari işçilik tutarı olarak kabul edilmesi, ihale konusu işlerde ise müteahhide ödenen toplam istihkak tutarının işin yapımı tarihinde yürürlükte olan asgari işçilik oranı ile çarpımı sonucu bulunacak asgari işçilik miktarına itibar edilmesi gerekir.
Aynı şekilde yapılan işin niteliği veya işyerinin büyüklüğüne dair uyuşmazlıklarda, özel bina inşaatlarında proje sözleşme, inşaat ruhsatı gibi belgeler, ihaleli işlerde ise proje, ihale, sözleşme, keşif özeti, hak ediş raporları ve sair belgeler getirtilerek incelenmeli, yazılı ve bir kısmı da resmî nitelikteki bu belgelerin aksini ispat külfetinin işverene ait olduğu ve aksinin aynı güç nitelikte belge ve kayıtlarla ispat olunabileceği, soyut nitelikteki tanık beyanlarına dayanılarak karar verilemeyeceği göz önünde tutulmalıdır. Keza, dava konusu işin makine parkında mevcut makine ve araçlarla yapıldığı iddia ediliyorsa, bunun işverence belgelendirilmesi, asıl işyerinin Kurum tarafından ayrıca tescil edilmiş olması hâlinde bu husus dikkate alınarak asgari işçilik hesabı yapılmalıdır.
İşin, işyeri devamlı sigortalıları ile yapıldığının bu iş için ayrı işçi çalıştırmadığının ileri sürülmesi hâlinde, daimi işyeri sigortalılarının sayısı, niteliği, inceleme konusu iş yerine mesafesi gibi hususlar dikkate alınarak, mahkemece bu işin daimi işçilerle yürütülmesinin mümkün olup olmadığı araştırılmalıdır.
Öte yandan, çeşitli tarihlerde Kurumca çıkarılan genelge ve genel tebliğlere ekli listelerde asgari işçilik oranları belirlendiğinden, işin yapıldığı dönemde yürürlükteki asgari işçilik oranlarının dikkate alınması gerekir. Listede açıklanan işi bölümlere ayırıp her biri için ayrı işçilik oranları alınması da mümkün değildir. Ancak, ihaleli işlerde bölümler hâlinde keşif özetine bağlanmış farklı ihale konuları varsa her biri için listede belirlenen asgari işçilik oranının esas alınması gerektiği kabul edilmelidir.
Davaya konu somut uyuşmazlıkta, mahkemece, öncelikle özel bina inşaatının proje, sözleşme, inşaat ruhsatı, tadilat ruhsatı ve benzeri belgeleri celp edilerek, inşaat ruhsatındaki m2 miktarı göz önünde bulundurularak, iş kolunda ve mali konularda uzman bilirkişi heyetinden asgari işçilik tutarı ve bu tutara bağlı prim borcu belirlenmeli, asgari işçilik uygulamasına ilişkin ön inceleme sonucunda işin sigorta müfettişine aktarılması ve işin yürütümü için gerekli asgari işçilik miktarının sigorta müfettişince belirlenmesi aşamasında ve daha ileri bir aşama olan dava aşamasında asgari işçilik oranından %25 indirim yapılmasına olanak bulunmadığı gözetilerek, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, Kurumca düzenlenen hesaplama hatasına dayalı ilişiksizlik belgesi esas alınarak hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır" gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
11. Edirne İş Mahkemesinin 02.12.2015 tarihli ve 2015/389 E., 2015/476 K. sayılı kararı ile; davacı vekili tarafından verilen 25.11.2015 harç tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesi ıslah edilerek söz konusu prim borçlarının zamanaşımına uğradığının belirtildiği, bu sebeplerle davanın kabulü ile primlerin zamanaşımı sebebiyle iptaline ve borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ettiği, davacıya tebliğ edilen ve davaya konu eksik işçilik tespiti nedeniyle resen prim tahakkuklarının ait olduğu yıllar itibariyle zamanaşımının dolduğu, zamanaşımının dolması nedeniyle davaya konu Kurumun fark prim tahakkukunun iptal edilmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; eksik işçilik tespiti nedeni ile resen prim tahakkuku işleminin iptali istemine ilişkin eldeki davada Kurumca düzenlenen ilişik kesme belgesi göz önüne alındığında mahkemece 03.11.2011 tarihli Kurum işleminin hukuka uygunluğu yönünden araştırma yapılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
14. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce; Mahkemece Özel Dairenin bozma kararından sonra davacı vekili tarafından verilen ıslah dilekçesi dikkate alınarak Kurum işlemine konu primler yönünden zamanaşımının dolduğu ve bu nedenle davanın kabul edilmesi gerektiği şeklindeki gerekçenin yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı burada varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
IV. GEREKÇE
15. Bilindiği üzere, direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkemece bozma kararından esinlenilerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar verilmeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na eklenen “geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi).
16. Mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
17. Somut olayda, mahkemece direnmeye esas kararda ilişik kesme belgesine istinaden davacının prim borcunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş iken, kararın Özel Dairece bozulmasından sonra davacı vekilince ibraz edilen ıslah dilekçesi dikkate alınarak Kurum tarafından talep edilen prim borçları için zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle direnme adı altında yeni bir karar verilmiştir.
18. O hâlde "direnme" olarak adlandırılan kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozma kararı sonrası ortaya çıkan yeni delil ve olgulara dayalı olarak oluşturulan yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
19. Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
20. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 09.06.2020 tarihinde oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.