Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/10535
Karar No: 2015/13697
Karar Tarihi: 26.11.2015

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/10535 Esas 2015/13697 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/10535 E.  ,  2015/13697 K.
"İçtihat Metni"


MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/11/2013
NUMARASI : 2008/222-2013/470

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil veya tenkis ile ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, tetkik hakimi ....... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp, düşünüldü;

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı, mirasbırakan Y.... Ö....."ın mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla 197 parsel sayılı taşınmazı oğulları davalılara haricen satış suretiyle temlik ettiğini, paylı olan taşınmazın tapu devri mümkün olmadığından Pendik 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/469 esas, 2002/688 karar sayılı kararı ile davalılar adına hükmen tescilin sağlandığını, murisin satış ihtiyacı olmadığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile muris adına tesciline, olmadığı taktirde tenkise ve taşınmazı davalıların kötü niyetle kullanmaları nedeniyle 3.000,00 YTL ecrimisilin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesi isteğiyle eldeki davayı açmış, yargılama sırasında, tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istediğini bildirmiştir.
Davalılar, dava konusu taşınmazın arsasının 1991 yılında bedeli davalı Müslüm tarafından ödenmek suretiyle satın alındığını, tescilin aile büyüğü olduğu için muris adına yapıldığını, taşınmazdaki binayı ise hep birlikte yaptıklarını, muris taşınmazı satmak istediğinde haricen satın alıp, ardından mahkeme kararı ile yeri edindiklerini, iddiaların doğru olmadığını, istenen ecrimisilin fahiş bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmaz paylarının mahkeme kararı ile davalılar adına tescil edildiği, kesinleşmiş mahkeme hükmü iptal edilmeden tapu kaydının iptalinin istenemeyeceği, davalıların taşınmazı aldıktan sonra ilave yapı yaptıkları, davacının bedel isteği olmadığı, tenkis ve ecrimisil talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 197 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan Y.... ... adına kayıtlı iken davacıların taşınmazı muristen haricen satın aldıkları iddiası ile açtıkları dava sonucunda Pendik 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.10.2002 tarih, 2002/469 esas, 2002/688 karar sayılı kararı ile, davalı murisin davayı kabul ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği, anılan kararın temyiz edilmeden 14.10.2002 tarihinde kesinleşmesi üzerine davalılar adına 3/144"er payın 21.10.2002 tarihinde tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır.

./.

Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olayda, murisin tapulu yerini davalı oğullarına haricen sattığından bahisle davalılar tarafından muris aleyhine tapu iptali ve tescil davası açıldığı, murisin Pendik 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/469 esas sayılı davasında yapılan yargılamada, gününden önce müracaatla celse açtırmak suretiyle vekili aracılığıyla davayı kabul ettiği, bir sonraki celseye bizzat duruşmaya katılıp vekilinin beyanlarını tekrar ettiği, kabul nedeniyle 09.10.2002 tarih, 2002/688 karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiği, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine davalılar adına 21.10.2002 tarihinde hükmen tescilin sağlandığı görülmektedir.
Hemen belirtmek gerekir ki, 01.04.1974 tarih, ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı şekliyle, muris muvazaasının oluşabilmesi için taşınmazın tapu sicillinde kayıtlı olması yanında murisin tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olması koşulunun gerçekleşmesi gerekir. Buradaki kastedilen irade açıklaması murisin bizzat tapu memurunun önüne giderek beyanda bulunması değil, her ne biçimde ve her ne yolla olursa olsun murisin iradesinin resmi memura ulaştırılması ve bu iradenin tapudaki muvazaalı devir işlemine esas olmasıdır, yani iradenin hangi vasıta ile değil, hangi amaçla tapu memuru önüne geldiği önemlidir. Sonuçta murisin iradesi tapudaki devir işlemine dayanak teşkil ettiğine ve açıklanan bu iradenin gerçek irade olmayıp mirasçıdan mal kaçırmak amacını güttüğü iddia edildiğine göre muris muvazaası nedenine dayanılarak açılan davanın dinlenmesi gerektiği açıktır.
Bilindiği gibi, tapulu taşınmazların haricen satışları geçersiz olup harici satışa dayanılarak açılan davaların kanuna karşı hile nedeni ile reddedilmesi gerekir, ancak mahkemece istem kabul edilerek karar verilmiş ve kesinleşmiş ise bu kararın davanın tarafları açısından yasal sonuçlarının ortadan kaldırılması mümkün değildir. Kanun yararına temyiz edilip bozulsa bile davanın taraflarının hukuki durumu etkilenmeyecektir.

../...

Öte yandan, eldeki davanın davacısının o davaya müdahale etmesi, taraf olması ve bir hak talebinde bulunması da mümkün değildir, çünkü muris o tarihte sağdır ve davacının bu kararda ihlal edildiği iddia edilen miras hakkı terekenin açılması ile birlikte doğmuştur. Ancak kesinleşen mahkeme kararında eldeki davanın davacısı taraf olmadığından ve murisin halefi olarak değil, kendi miras hakkına dayanarak dava açmış bulunduğundan davacı yönünden kesin hükümden bahsedilmesi de mümkün değildir.
Ayrıca, şu hususu da belirtmek gerekir ki murisin tapu memuru önünde oluşturmayıp da yukarıda verilen örneklerde olduğu gibi herhangi bir biçimde dışarıda oluşturup tapu memuru önüne gelen iradesi sonucu gerçekleştirilen taşınmaz devirlerinde muris muvazaasının incelenemeyeceği görüşü kabul edildiği taktirde bu uygulamanın yaygınlaşacağı ve Türk Medeni Yasasının miras hükümlerinin bertaraf edilebileceği de gözden uzak tutulmamalıdır.
Diğer taraftan, tescile dayanak yapılan mahkeme kararı murisin kabul beyanına göre oluşturulmuş olup açıklanan bu iradenin murisin gerçek iradesi olup olmadığı o davada araştırılmamıştır. Gerçek iradenin satış mı bağış mı olduğu hususu ancak eldeki bu davada inceleme konusu yapılabilecektir. Mahkeme kararı, murisin tapudaki satışa yansıyan iradesinde, varsa, mevcut olan sakatlığı gideren bir karar olmayıp sadece davanın kabulü şeklinde açıklanan iradeyi belirleyen bir karardır. Davacı kanuna karşı hile kullanılarak muris muvazaasına başvurulduğu iddiası ile bu davayı açmış olup muvazaanın bir unsuru olarak kanuna karşı hile incelemesi de bu dava içerisinde yapılacaktır.
Hâl böyle olunca; mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda davacının muris muvazaası iddiası bakımından gerekli inceleme ve değerlendirmenin yapılması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken hukuki olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Davacının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi