MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, şikayetçi üçüncü kişinin icra mahkemesine yaptığı başvuruda; takip dosyasında kendisi adına kayıtlı olan taşınmazı üzerine haciz konulduğunu, .... Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2010/572 E. sayılı dosyasında açtığı menfi tespit davasının sonuçlanması ile haczin konusunun kalmadığını ileri sürerek haczin kaldırılmasını talep ettiği, mahkemece, şikayetçiye, takibin alacaklısı ve borçlusunu davaya dahil etmesi için verilen kesin süreye rağmen dava şartı olan taraf teşkilinin sağlanmadığı gerekçesi ile şikayetin usulden reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İcra ve İflas Kanunu"nun 18. maddesinin 1. fıkrasında; şikayetlerde basit yargılama usulünün uygulanacağı belirtilmiş, 2. fıkrasında ise, duruşma yapılmasına gerek görülen hallerde taraflar gelmeseler bile gereken kararın verileceği öngörülmüştür. Bu hüküm şikayete özgü özel bir usul hükmüdür.
İİK"nun 16 ve devamı maddelerinde yer alan şikayet, HMK"nun 118. maddesinde düzenlenen dava niteliğinde olmayıp İcra ve İflas Hukukuna özgü bir kanun yoludur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun ve Dairemizin şikayet dilekçesinin HMK"nun 119. maddesindeki şartları taşımasının zorunlu olmadığı, karşı tarafın hiç gösterilmemesinin dahi sonuca etkisinin bulunmadığına yönelik süreklilik kazanan kararları bulunmaktadır (HGK"nun 17/10/2012, 2012/12-368 E.-2012/775 K., 12. H.D."nin 04/03/2013, 2012/31220 E. - 2013/7095 K.; 12. H.D."nin 06/05/2013, 2013/8640 E. - 2013/17276 K. sayılı kararları).
Somut olayda, mahkemece 22.03.2016 tarihli tensip zaptı ile şikayetçiye alacaklı ve borçluyu davaya dahil etmesi ve 100 TL davetiye giderini yatırması için iki haftalık kesin süre verildiği, tensip zaptının şikayetçiye tebliğ edildiği 25.03.2016 tarihinden itibaren iki haftalık kesin süre içinde (28.03.2016 tarihinde) şikayetçinin 100 TL yatırdığı anlaşılmıştır. Kaldı ki şikayetçi tarafından, başvurunun yapıldığı 14.03.2016 tarihinde tebligat giderini karşılamaya yetecek miktarda 100 TL gider avansının da yatırıldığı görülmüştür.
Bu durumda, talep şikayet mahiyetinde olup taraf teşkiline gerek yoktur. Bir kısım şikayetlerin dosya üzerinden dahi incelenebileceği tartışmasızdır. Takip dosyasından alacaklı ve borçlu adreslerinin tespitinin mümkün olduğu ve gerekli tebligat giderinin de dosyaya yatırıldığı anlaşılmış olup, mahkemece şikayetin duruşmalı yapılmasının gerekli görülmesi halinde ise, alacaklı ve borçluya kendiliğinden davetiye tebliği ile anılan kişilerin duruşmaya davet edilmeleri mümkündür.
O halde, mahkemece şikayetin esasının incelenmesi gerekirken, yazılı şekilde istemin usulden reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.