Esas No: 2020/4577
Karar No: 2022/1197
Karar Tarihi: 25.01.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2020/4577 Esas 2022/1197 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, hırsızlık suçu şüphelisi olarak yakalandığı sırada kendisi hakkında soruşturma yapılmasını engellemek amacıyla başkasına ait kimlik bilgilerini kullanmıştır. Ancak hüküm, Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan suçu kapsamında verilmiştir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanunun 31. maddesiyle eklenen geçici 5. maddesi (d) bendi, basit yargılama usulü yönünden Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiştir. Bu nedenle sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. Kanun maddeleri ise şu şekildedir: TCK'nin 268. maddesi, TCK'nin 267/1. maddesi, TCK'nin 206. maddesi ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 40. maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan
HÜKÜM : Mahkumiyet
1)TCK'nin 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanması, TCK'nin 267/1. maddesinde tanımlanan “iftira” suçunun oluşması için ise, yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak suretiyle işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekir.
TCK'nin 206. maddesindeki "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma" suçunun oluşabilmesi için, sanığın açıklamaları üzerine oluşturulan resmi belgenin, bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gereklidir. Beyanı alan memur bu beyanın doğruluğunu araştırıp tahkik etmek ve daha sonra edindiği kanaate göre resmi belgeyi düzenlemek durumunda ise, bir başka ifade ile resmi belge sadece sanığın beyanına göre değil de memur tarafından yapılacak inceleme sonucuna göre meydana getirilmekte ise maddede tanımlanan suç oluşmayacaktır. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “kimliği bildirmeme” başlığını taşıyan 40. maddesinin birinci fıkrası ise “görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli Türk Lirası idari para cezası verilir.” hükmünü haiz olup, bu kabahat fiili ile 5237 sayılı TCK’nin 206. maddesinde düzenlenen suç arasındaki fark, beyanın resmi belge düzenlenmesi sırasında yapılıp yapılmadığıdır. Kamu görevlisinin, görevi nedeniyle resmi belge düzenlediği sırada yalan beyanda bulunulması halinde TCK’nin 206. maddesi uygulanacaktır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; hırsızlık suçu şüphelisi olarak yakalanması üzerine hakkında soruşturmaya başlandığı sırada sanığın, kimliğini kardeşi ... olarak beyan ettiği ve yürütülen soruşturma kapsamında ... adına parmak izi ve fotoğraf kayıt formu oluşturulduğu, 24.02.2010 tarihli genel adli muayene raporunun ... adına düzenlendiği, sanığın 24.02.2010 tarihli şüpheli ifade ve salıverme tutanakları ile uzlaşma teklif formunu ... adına imzaladığı dosya kapsamından anlaşılmakla; sanığın suç işlediği şüphesi ile yakalandığı sırada kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla mağdura ait kimlik bilgilerini kullanması eyleminin TCK'nin 268. maddesi delaletiyle TCK'nin 267/1 maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu gözetilmeden, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan hüküm kurulması yasaya aykırı,
2)Kabule göre de; üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçundan dolayı kurulan hükümden sonra 16.03.2021 tarih ve 31425 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 14.01.2021 tarihli, 2020/81 Esas ve 2021/4 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanunun 31. maddesiyle eklenen geçici 5. maddesinin (d) bendinde yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin, basit yargılama usulü yönünden Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olması karşısında, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, aleyhe temyiz bulunmadığından sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 25.01.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.