11. Hukuk Dairesi 2014/17425 E. , 2015/2391 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18/07/2014 tarih ve 2012/440-2014/474 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, dava dışı ...."a kullandırılan kredi için düzenlenen kredi sözleşmesini davalının da müşterek borçlu/müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, kredi borcununu ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek borçlular hakkında takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek şimdilik 7.500 TL"nin cari ticari kredi temerrüt faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 23.05.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile talep sonucunu 50.872,52 TL"ye çıkarmış ve 22.276,97 TL asıl alacak için temerrüt faizi istemiştir.
Davalı, asıl borçluyu tanımadığını, davaya dayanak sözleşmeye imza atmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, adli tıp ve bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre, davalının müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla kredi sözleşmesine kefil olduğu, bilirkişi raporundaki hesaplamanın yerinde bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 7.500 TL"nin dava tarihinden, 43.372,52 TL"nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı temyiz etmiştir.
Dava, kredi sözleşmesinin müşterek borçlu müteselsil kefili olan davalıdan ödenmeyen kredi borcunun tahsili istemine ilişkindir. Davalı, sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığını savunmuş, mahkemece Adli Tıp Kurumu raporunda imzanın davalının eli ürünü olduğunun belirtildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de, Adli Tıp Kurumundan inceleme yapılması istenirken yazılan müzekkerede "2012/440 Esas sayılı dosya ile davalıya ait ... İlçe Nüfus Müdürlüğünün 03/03/2011 tarihli adres beyan formu aslının ve Asliye Hukuk Mahkemesince alınan davalıya ait imza örneklerinin gönderildiği" belirtilmiş, "kapalı zarf içinde mühürlü bulunan bu belge asıllarındaki imzaların farklı - farklı kişilere mi, yoksa yalnızca bir kişiye mi ait olduğu, davalıya ait olup olmadığı hususlarında rapor hazırlanması" istenmiştir. Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 26.11.2013 tarihli raporunda da, inceleme konusu belgenin "... adına düzenlenmiş, 03.03.2011 tarihli adres beyan formu ve 22.03.2013 tarihli iki sayfa istiktap tutanakları" oldukları belirtilmiş, diğer belgeler yanında "01.12.2005 tarihli sözleşmelere bağlantı ve limit artışı fotokopisi" mukayese belgeler arasında sayılmış, sonuç olarak da inceleme konusu adres beyan formu ve istiktap tutanaklarında davalıya atfedilen imzalarla davalının mukayese imzaları arasında uygunluk ve benzerlik saptandığından söz konusu imzaların davalının eli ürünü olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Yukarıda belirtilen mahkemenin görevlendirme yazısı ve Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Başkanlığı raporu incelendiğinde; davalının eli ürünü olduğu belirtilen imzaların adres beyan formundaki imzalar mı yoksa mukayese belgeler arasında sayılan kefalete ve limit artışına ilişkin 01.12.2005 tarihli belgedeki imza mı olduğu hususunda tereddüt oluşmuştur. Kaldı ki, Adli Tıp Kurumu mukayese belgeler arasında saydığı 01.12.2005 tarihli sözleşmelere bağlantı ve limit artışı belgesinin de fotokopi olduğunu raporunda belirtmiştir. Buna göre, davalı tarafından imzası inkar edilen ve dava konusu alacağa dayanak yapılan müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla davalıya atfen imzalanmış belge aslındaki imzanın davalıya ait olup olmadığı yönünde net bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 23/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.