16. Hukuk Dairesi 2016/235 E. , 2016/4417 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında ... çalışma alanında bulunan 234 ada 29 parsel sayılı 4.500.926,68 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, mera niteliği ile orta malı olarak sınırlandırılmıştır. Davacılar ..., ... ve ..., miras yoluyla gelen hak ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazın belirli bölümleri hakkında dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve çekişmeli taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 5.853,74, (B) harfi ile gösterilen 4.278,46 ve (C) harfi ile gösterilen 1.011,39 metrekarelik bölümlerinin eşit paylarla davacılar adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, mera niteliği ile orta malı olarak sınırlandırılan taşınmaz hakkında açılmış olup, bu nitelikteki davaların ve ilgili köy tüzel kişiliğine karşı açılması gerekir. Somut olayda dava sadece karşı açılmıştır. Öte yandan, karar tarihinden sonra 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun gereğince Erzurum İlinin mülki sınırları Büyükşehir Belediye sınırları kabul edilmiş olmakla köylerin tüzel kişiliği kaldırılıp, mahalle haline dönüştürülmüş olmakla artık bu dava yönünden yasal hasım ile birlikte Erzurum Büyükşehir Belediyesi ve taşınmazın sınırları içerisinde bulunduğu ... olmuştur. Bu itibarla davada taraf teşkilinin kamu düzenine ilişkin olduğu nazara alınarak yasal hasım niteliğinde bulunan Erzurum Büyükşehir Belediyesi ile Tortum Belediyesi davaya dahil edilmek suretiyle taraf teşkili sağlanmalıdır. Mahkemece taraf teşkili yöntemince sağlanmadan karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi işin esası yönünden de yapılan araştırma yetersizdir. Dava konusu taşınmazın tespit tutanağında ... (Mahallesi) halkının kullanımında mera olduğu belirtilmiş olmasına rağmen aynı belde halkından kişilerin mahalli bilirkişi olarak dinlenilmesi ve tespite aykırı sonuca varıldığı halde çelişkinin giderilmesi için tespit bilirkişilerinin tanık sıfatıyla dinlenmesi gerektiği hususunun göz ardı edilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Diğer taraftan, çekişmeli taşınmazın içerisinde yer alan dava konusu kısımların meradan açılmak suretiyle elde edilip edilmediği yöntemince sorulup saptanmadığı gibi, fen bilirkişisinden mera parseli ile taşınmazın çekişmeli kısımlarının konumlarını gösterir yan kesit krokisi çizdirilmemiş, ziraat bilirkişisinden de taşınmazın bu bölümlerinin öncesinin mera olup olmadığını kesin olarak saptayacak nitelikte rapor alınmamıştır. Hal böyle olunca doğru sonuca ulaşılabilmesi için taşınmazın başında yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve komşu köylerde ikamet edip davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi ve aynı yöntemle belirlenecek taraf tanıkları, tüm tespit bilirkişileri, ziraat mühendislerinden oluşan 3 kişilik bilirkişi kurulu ve fen bilirkişi huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, mera parselinin öncesinin geleneksel biçimde kullanılan kadim mera olup olmadığı, çekişmeli bölümler ile mera parseli arasında ayırıcı nitelikte unsur bulunup bulunmadığı, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin meradan açılıp açılmadığı araştırılmalı, taşınmazın konumu ve niteliğine ilişkin mahkeme gözlemi tutanağa geçirilmeli, taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden kime, nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması halinde imar ve ihyaya konu edilip edilmediği, imar ve ihyaya konu edilmiş ise, ihyanın hangi tarihte başlayıp, ne zaman bitirildiği, zaman içinde sınırlarında mera yönünden genişleme olup olmadığı hususlarında yerel bilirkişi ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin tutanaktaki beyanlara aykırı düşmesi halinde tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek beyanlar arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli, ziraat mühendislerinden oluşan 3 kişilik bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmaz bölümlerinin çevresinin eylemli mera olup olmadığı, bu bölümlerin toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden mera parselinden nasıl ayrıldığı, mera ile arada doğal ya da yapay ayırt edici bir sınır bulunup bulunmadığı ve taşınmazın meradan açılan bir yer olup olmadığını açıklayıp, tarımsal niteliğini belirten, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş somut verilere dayalı ayrıntılı rapor alınmalı, fen bilirkişisine keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, çekişmeli taşınmaz ile komşu mera parselinin konumlarını yan kesit krokisi ile gösteren rapor ve harita düzenlettirilmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller ile aynı taşınmazın farklı bölümleri hakkında Kadastro Mahkemesinin 2013/70 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucu verilen kesinleşmiş karar birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece, açıklandığı şekilde uygulama ve araştırma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı temsilcisinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 19.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.