
Esas No: 2014/7477
Karar No: 2014/16831
Karar Tarihi: 18.12.2014
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/7477 Esas 2014/16831 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; Müvekkili ile davalı arasında yapılmış olan 03/12/2003 tarihli yazılı sözleşme gereği, ... İli ... İlçesi ... Mevkiinde bulunan 750 m²" lik taşımazın mülkiyetinin müvekkiline devredildiğini; sözleşme tarihinde, satışa konu taşınmazın bulunduğu yerde, henüz kadastro çalışmalarının yapılmaması nedeni ile, satışın köy senedi ile yapıldığını; Kadastro Mahkemesi" nin 2009/12 Esas-2009/44 Karar sayılı ilamı ile söz konusu yerin ...köy tüzel kişiliği adına hükmen tesciline karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, bu kararın kesinleşmesi ile müvekkil ile davalı arasındaki sözleşmenin geçersiz hale geldiğini ileri sürere; müvekkilin, davalıya ödediği 7.000 TL" nin sözleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; aleyhine açılan ve dava dilekçesinde belirtilen hususların doğru olduğunu; davacı tarafın davasında haklı olduğunu, taşınmazın kamulaştırıldığını, taşınmazı parsellemek suretiyle davacıya ve başkalarına sattığını, bedellerini aldığını; ... Köyü tüzel kişiliğinin davaya dahil edilmesini, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; taraflar arasında, satıcısının ... olduğu alıcısının ... olduğu 01/12/2003 tarihinde gayrimenkul satış sözleşmesi şeklinde taahhüt sözleşmesinin yapıldığı; daha sonra, davalı tarafından sözleşme konusu taşınmazın davacıya devredilemediği ve taahhüdün yerine getirilemediğinden bahisle; satış sözleşmesi sonucu ödendiği kabul edilen 7000,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, hüküm taraflarca süresinde temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
Davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Davada, geçersiz satış sözleşmesi gereğince ödenen bedelin, TBK"nun 77-82.maddeleri (BK"nun 61-66.maddeleri) gereğince güncelleştirilerek (davalıya ödenen bedelin, sözleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili talebinin; güncelleştirmeyi de içerdiğinden), iadesi talep edilmektedir.
Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının geçerli (haklı) bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması (zenginleşmesi) demektir. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığından bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır.
Taşınmazın devrine ilişkin, TMK"nun 705, BK"nun 213 (TBK"nun 237), Tapu Kanunu 26, Noterlik Kanununun 60.maddeleri gereğince ve HGK"nun 15.11.2000 tarih, 2000/13-1612 E, 2000/1704 K.sayılı kararı ile taşınmazın devrine ilişkin sözleşme resmi şekilde yapılmadıkça geçersizdir.
Geçersiz satış sözleşmesi gereğince; diğerinin mal varlığına kayan değerlerin iadesi "Denkleştirici Adalet" düşüncesine dayanmaktadır. Denkleştirici Adalet İlkesi ise, haklı bir sebebe dayanmadan başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğünü ifade eder.
Bu bakımdan, sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir. Bu güncelleme yapılırken, güncellemeye esas alınan somut verileri tek tek uygulanarak ödeme tarihinden ifanın imkânsız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değeri her bir dönem için hesaplanmalı, sonra bunların ortalaması alınmalıdır.
Başka bir deyişle, denkleştirici adalet kuralı gereğince iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün, ifanan imkansız hale geldiği tarihteki (olayımızda, Kadastro Mahkemesinin kararının kesinleştiği tarihteki) alım gücüne uyarlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Mahkemece, ödenen satış bedelinin, ifanın imkansız hale geldiği tarih itibariyle (çeşitli ekonomik etkenlerin TEFE-TÜFE artış oranları, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar, faiz ve benzeri ekonomik göstergelerin ortalamaları alınmak suretiyle) ulaşacağı alım gücü, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde, uzman bir bilirkişiden denetime elverişli rapor alınmak suretiyle belirlenmeli, bu yolla belirlenecek miktara taleple bağlı kalınmak suretiyle hükmedilmelidir.
Somut olayda; 03/12/2003 tarihinde, gayrimenkul satış sözleşmesi şeklinde taahhüt sözleşmesinin yapıldığı, daha sonra, davalı tarafından sözleşmenin konusu taşınmazın davacıya devredilemediği ve taahhüdün yerine getirilmediği yönündeki değerlendirmede bir isabetsizlik yoktur. Ancak, davacı taraf, geçersiz sözleşmeye göre talepte bulunmakla; satış bedeli olarak davalıya yapılan ödemenin ifanın imkansız hale geldiği tarihteki güncellenmiş değerinin; davacı lehine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.