Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/3507
Karar No: 2017/5675
Karar Tarihi: 12.09.2017

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/3507 Esas 2017/5675 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2017/3507 E.  ,  2017/5675 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava, ödeme emri iptali, maaşına konulun haczin kaldırılması ile yapılan kesintilerin iadesi istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58.maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 10.04.2001 gün ve 2002/21-201 E. 2002/297 K. ; 24.03.2004 gün ve 2004/10-164 E. 2004/170 K. sayılı kararlarında da benimsendiği üzere itiraz davası için öngörülen yedi (7) günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır. Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle defi değil, bir itiraz olup; sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir ve resen gözönünde tutulmalıdır.
    Kurum alacağı için 6183 sayılı Kanunun 55.maddesi uyarınca düzenlenip, tebliğ edilen ödeme emrine karşı borçlu, anılan Yasanın 58. maddesi uyarınca 7 gün içinde iş mahkemesine itiraz davası açabilir.
    Anılan madde metninde, itirazın, “vergi itiraz komisyonuna yapılacağı” hükmü yer almakta ise de, mülga 506 sayılı Kanunun 80. maddesinin “Kurum alacaklarının tahsilinde 21.07.1953 tarih ve 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesi yetkilidir” düzenlemesi ve yürürlükte bulunan 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinin “Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir” hükümleri ile birlikte davalı Kurum bünyesinde 6183 sayılı Kanunun itiraz mercii olarak belirttiği vergi itiraz komisyonunu bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, maddede belirtilen vergi itiraz komisyonuna itiraz yolunun; ... alacaklarının tahsili yönünden 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıklarda, iş mahkemesine dava açılması gerekmektedir.
    Nitekim, bu husus Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/21-198 E. 2006/249 K. sayılı kararında da belirtilmiştir.
    Uyuşmazlığın çözümü için Anayasal “hak arama özgürlüğünün” de değerlendirilmesi gerekmektedir.
    2709 sayılı T.C.Anayasası’nın “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40.maddesi uyarınca; “Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir.”
    Maddeye 03.10.2001 tarihli 4709 sayılı Kanunun 16.maddesi ile eklenen 2.fıkra uyarınca “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilerine başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır”.
    Bu bağlamda, anılan madde hükmüyle hak arama özgürlüğü Anayasal bir kurum olarak, diğer temel haklar gibi düzenlenmiş ve Anayasa güvencesine bağlanmış, Anayasa’da kişinin hak arama özgürlüğü ile kişilik değerleri güvence altına alınmıştır.
    Vatandaşlara hak arama özgürlüğü konusunda anayasal bir hak tanınırken, Devlete de, onların bu haktan yararlanmayı sağlayacak şartları hazırlama görevi yüklenmiştir. Devlet için öngörülen bu zorunluluk ilgilinin Anayasal haklar içinde yer alan hak arama özgürlüğünün yaşama geçirilmesini sağlayacaktır.
    Bu anayasal görevin yerine getirilmesi için getirilen yasal düzenlemeler ve kurulan kurumların görevleri de bu bilinçle değerlendirilmelidir.
    Bu kapsamda, Anayasal teminat altına alınmış hak arama özgürlüğünden bahsedebilmek için, Devletin işlemlerinde işleme karşı başvuru yollarını ve süresini açıkça, vatandaşında kuşku ve tereddüt uyandırmayacak şekilde göstermesi gerekmektedir.
    Bu görevin yerine getirildiğinin kabulü için, SGK alacaklarının tahsiline yönelik işlemlerin tamamında ilgili mevzuatın vergi alacaklarının tahsili ile SGK alacaklarının tahsiline ilişkin olarak uygulanmasındaki farklılıklar da dikkate alınarak ilgiliye, işleme karşı, başvurabileceği kanun yolu ve süresinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
    Anılan zorunluluk karşısında, Kurum alacaklarının tahsiline ilişkin olarak, 6183 sayılı Kanunun 55.maddesi uyarınca, Kurumca düzenlenen ödeme emrinin ilgilinin başvurabileceği kanun yolu ve süresini açıkça gösterir ve özellikle, mevzuatta açıklık bulunmaması nedeniyle, 6183 sayılı Kanunun 58.maddesi ile öngörülen itiraz hakkını kullanabilmesi için, yedi günlük süre içinde iş mahkemesine dava açabileceği ihtaratını da içeren şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.
    Somut olay incelendiğinde, davacıya gönderilen ödeme emrine karşı başvuru yolları ve süresinin açıkça belirtildiğine ilişkin (ödeme emri arka sayfası) ibarelerin bulunduğuna dair dosyada bilgi ve belge bulunmadığı ile söz konusu eksikliğin, Dairemiz geri çevirme kararıyla da ikmal edilemediği anlaşıldığından, mahkemece öncelikle bu husus aydınlatılmak suretiyle davanın süresinde olup olmadığı değerlendirilmelidir.
    2- 6183 sayılı Kanunun 54. maddesi hükmü uyarınca da süresinde ödenmeyen amme alacağı tahsil dairesince cebren tahsil olunur. Amme borçlusunun borcuna yetecek miktarda mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi de maddede belirtilen cebren tahsil şekillerinden birisidir. Bu bağlamda, borçtan dolayı cebren tahsile geçmeden önce anılan Kanunun 55. maddesi hükmünde öngörülen bilgilerin tümünü içeren bir ödemeye çağrı yazısının “ödeme emri” nin tebliğ edilmesi yasal zorunluluktur. Bir başka ifade ile kamu alacağı için “ödeme emri” çıkarılmadan ve icra takibi kesinleştirilmeden haciz uygulanması ve diğer cebren tahsil yollarına başvurulması kanuna aykırıdır.
    Belirtilen açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, davacının diğer talebi yaşlılık aylığına konulan haczin iptali ile yapılan kesintilerin iadesine yönelik olup, mahkemece her ne kadar “Davacıya ilk çıkartılan ödeme emri tebligatı usulsüz ise de; davacının tebliğden haberdar olduğu tarih tebliğ tarihi sayıldığından ve davacıya 16/12/2015 tarihli dilekçesine verilen cevap ile kooperatif yöneticisi olması sebebi ile hakkında 1998/160 sayılı icra takibi açıldığının bildirildiği, davacı vekilinin müracatına da 05/02/2016 tarihinde tebliğ edilen yazı ile cevap verildiği anlaşıldığından davacının en geç 05/02/2016 tarihinde icra takibinden haberdar olduğu kabul edilmiş ve eldeki davanın 7 günlük hak düşürücü sürede açılmadığı sonucuna varılmış ve davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, hak düşürücü sürenin ödeme emri iptali davasında söz konusu olduğu, haczin iptali davasında, hak düşürücü süre yönünden mevzuatta herhangi bir düzenleme bulunmadığı belirgin olup, mahkemece davacının bu talepleri hakkında da ayrıca karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 12.09.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi