13. Ceza Dairesi 2020/5302 E. , 2020/5822 K.
"İçtihat Metni"KANUN YARARINA BOZMA
Nitelikli hırsızlık suçundan sanık ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 142/2-h ve 62. maddesi uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Bursa 25. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/07/2019 tarihli ve 2018/856 esas, 2019/771 kararına karşı, Adalet Bakanlığı"nın 11/02/2020 gün ve 94660652-105-16-21492-2019-Kyb sayılı yazısı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 18/02/2020 gün ve 2020/21303 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderildiği,
MEZKUR İHBARNAMEDE;
Dosya kapsamına göre,
1- Olay tarihinde duygusal ilişki yaşadığı müşteki ile simit sarayı adlı iş yerinde buluşmasını müteakip, müştekiden konuşmak için cep telefonu isteyen ve aldığı cep telefonu ile konuşmaya başlamasını takiben anılan iş yerinden ayrılan ve söz konusu cep telefonunu kırarak bir daha müştekiye iade etmeyen sanığın belirtilen eylemi nedeniyle mahkemesince nitelikli hırsızlık suçundan cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 17. Ceza Dairesinin 13/10/2015 tarihli ve 2015/5233 esas, 2015/7335 karar sayılı ilamında, "Sanığın 18.09.2009 tarihinde cep telefonundan müştekiye tehdit ve hakaret içerikli mesaj gönderdiği, 19.09.2009 tarihinde ise müştekinin evinin kapısını tekmelediği, aracının lastiklerini kestiği ve camını kırdığı devam eden zarar verme kastı ile sonrasında sanığın, müştekinin aracının içinden teyp başlığı alması ve aldığı teyp başlığını polis aracında unutması şeklinde gelişen eyleminde, olay bir bütün halinde değerlendirildiğinde, sanığın kastının hırsızlık suçunu işlemek olmadığı, mal edinme kastıyla haraket etmediği ve müştekiye zarar verme kastıyla haraket ettiği anlaşıldığından, sanığın hırsızlık suçundan beraatine karar verilmesi gerekirken mahkumiyetine hükmedilmesi,..." şeklinde belirtildiği üzere, sanığın müştekinin 4 yıldan beri kız arkadaşı olduğu, müşteki ile aralarında duygusal bağ bulunduğu, sanığın kolluk tarafından 27/04/2018 tarihinde alınan savunmasında, "...Ben kendisinden arkadaşımı arayacağımı söyleyerek telefonunu istedim, kendisi cep telefonunu verdi ve ben arkadaşımı arayıp konuşarak yanından ayrıldım. Şahıstan uzaklaşınca cep telefonunu kırıp şu an hatırlamadığım bir yere attım. Bunu yapmamdaki sebep kendisi ile bir ara tartışmıştık ve kendisine çok kızdığım için bu şekilde yaptım. Ben kendisinden aldığım cep telefonunu herhangi bir yere satıp para almadım. Sadece kendisine zarar vermek için bu şekilde yaptım..." şeklinde beyanda bulunduğu ve dosya kapsamında anılan savunmanın aksini gösterir başkaca bir belge, bilgi bulunmadığı nazara alındığında, sanığın müştekinin rızası dahilinde arkadaşı ile konuşmak üzere kendisine verilen cep telefonu üzerindeki eylemini, daha önce tartıştığı müştekiye zarar verme kastıyla gerçekleştirdiği, sanığın kendine yarar sağlama ve mal edinme amacının olmadığı, bu halde hırsızlık suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilmeksizin, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde,
Kabule göre de;
2- Mahkemesince suçun simit sarayı adlı iş yerinde meydana geldiğinden bahisle, sanığın 5237 sayılı Kanun"un 142/2-h maddesinde, "Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında,...İşlenmesi hâlinde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur" şeklinde yer alan düzenleme uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiş ise de; incelen dosyaya konu olayın adı geçen iş yerinde meydana geldiği ancak, suça konu cep telefonunun ne kilitlenmek suretiyle ne de bir başka bir şekilde muhafaza altında iken müşteki tarafından alınmadığı gibi, rıza dahilinde müşteki tarafından kız arkadaşı olan sanığa verildiği, bu halde eylemin basit hırsızlık olarak kabulü yerine, olayın salt bina ve eklentileri içinde meydana geldiği gerekçesiyle sanığın nitelikli hırsızlık suçundan mahkumiyetine karar verilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmediğinden anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın müştekinin 4 yıldan beri kız arkadaşı olduğu, müşteki ile aralarında duygusal bağ bulunduğu, sanığın savunmalarında, müşteki ile kafede oturmakta iken kullanmak üzere müştekiden telefonunu aldığını ve yanından ayrıldığını, uzaklaştıktan sonra tartıştıkları için müştekiye kızgın olduğunu ve telefonu kırdığını, herhangi bir yere satıp para almadığını, amacının müştekiye zarar vermek olduğunu beyan ettiği olayda; sanığın cep telefonunu faydalanmak kastı ile aldığına ilişkin delil bulunmaması nedeniyle hırsızlık suçunun unsurlarının oluşmadığı dosya kapsamında anılan savunmanın aksini gösterir başkaca bir belge, bilgi bulunmadığı bu halde hırsızlık suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilmemesi nedeniyle kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın ihbar yazısı incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmüş olduğundan KABULÜ ile hırsızlık suçundan sanık ... hakkında Bursa 25. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/07/2019 tarihli ve 2018/856 esas, 2019/771 sayılı kararı ile verilen hükümlerin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, 2 nolu istem hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 18/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.