14. Hukuk Dairesi 2010/1313 E. , 2010/2216 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 06.02.2007 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 20.05.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava reddedilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.
İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır.
İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.
İnanç sözleşmesi, 5.2.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında sözleşmenin mülkiyetin kazanılmasından evvelki bir tarihte yapılmış olacağına ilişkin bir kısıtlama yoktur. İçtihadı Birleştirme Kararında sadece iddianın yazılı delille kanıtlanabileceği ilkesi kabul edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta davacı noterde düzenlenen 19.08.1993 günlü “Taahhütname” başlıklı yazılı delile dayanmıştır. Burada davalıların miras bırakanının 11 ada 4 no"lu dükkanın tapusunun alındığında 1/2 hissesini 50 milyon lira karşılığında davacıya devredeceği yazılıdır. Dosyada yer alan diğer bilgi ve belgelerden kooperatifin ferdileşme işleminin 19.6.1998 tarihinde yapıldığı, bu tarihte sonradan 3568 ada 1 sayılı parseldeki 4 no"lı bağımsız bölüm sayısını alan dükkanın tapa kaydının davalıların miras bırakanı adına oluşturulduğu görülmektedir. Hal böyle olunca, davacı iddiasını sözü edilen Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına uygun olarak yazılı delille kanıtlamıştır. Ancak;
Taahhütnamede tapu devrinin 50 milyon lira karşılığı yapılacağı yazılı bulunduğundan mahkemece bu bedelin davacı tarafından davalıların miras bırakanına ödenip ödenmediği araştırılmalı, bedel ödenmemişse dava tarihindeki güncelleştirilmiş değeri bulunarak davalılara ödenmek üzere davacıya depo ettirilmeli, istek birlikte ifa kuralları doğrultusunda hüküm altına alınmalıdır.
Mahkemece yapılan bu saptamalar bir yana bırakılarak delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu istek reddedildiğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, 02.03.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.