Esas No: 2020/4091
Karar No: 2021/5251
Karar Tarihi: 14.04.2021
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/4091 Esas 2021/5251 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
Dava, Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince verilen kararın, taraf vekilleince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 12.03.2013 tarihinde almış olduğu hizmet cetvelinde 11 yıl 2 ay çalışması karşılığında toplam 4020 gün prim gün sayısının bulunduğunu, 3-4 yıl sonra müvekkilinin tekrar hizmet dökümü aldığında toplam 4 sene öncesinden daha az priminin olduğunu gördüğünü, 24.08.2010 tarihinde terk 24.12.2015 tarihinde yeniden sigorta başlangıcının olduğunu gördüğünü, iptal edilen günler için 26.05.2017 tarihinde kuruma başvuru yaptığını, davalı kurumun 30.05.2017 tarihli yazısında sosyal güvenlik raporuna göre 24.08.2010 tarihinde muafiyete göre terk işlemi yapıldığının belirtilerek talebin reddedildiğini beyan ederek müvekkilinin muafiyet nedeni ile 24.08.2010 tarihi itibarı ile yapılan terk işleminin iptaline, iptal edilen günlerin yeniden yüklenilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dosyasının incelenmesinde kurumca yapılan hatalı işlem olmadığını, açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, hatalı bir işlem olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilerek yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARAR
İlk derece mahkemesi,
Davanın kısmen kabul, kısmen reddine, davacının 01/01/2010 - 31/12/2012 tarihleri ile 01/01/2015 - 31/12/2015 tarihleri arasında geçen 4b zorunlu Bağ-Kur kapsamında geçen hizmetlerinin geçerli olduğunun kabulü ile tespitine ve bu sürelerinin sigorta hizmet cetveline eklenmesine, davacının 01/01/2013 - 31/12/2014 tarihleri arasındaki hizmetleri yönünden talebin reddine, karar vermiştir.
B-BAM KARARI
Samsun Bölge Adliye Mahkemesince, "....her ne kadar mahkemece gerekçeli kararında Türkiye Ziraat Odaları Birliği"nin verdiği görüşün hukuka uygun bulunmadığı, bu nedenlerle davacının 2015 yılı kapsamındaki gelirinin muafiyet sınırının üzerinde olduğuna kanaat getirilerek karar verilmiş ise de, ziraat bilirkişi raporunda davacının 2015 yılı tarımsal faaliyet sonucu elde ettiği aylık ortalama net geliri hesaplanırken destek miktarının da hesaba katıldığı, oysa Türkiye Ziraat Odaları Birliği"nin mahkemeye verdiği görüş yazısında desteklemeden alınan para hariç tutularak tarımsal faaliyet sonucu elde edilen aylık ortalama net gelirin hesaplanacağının belirtildiği, buna göre 2015 yılı için davacının aldığı destekleme parası hesaba katılmaksızın yapılan hesaplamada tarımsal faaliyet sonucu elde ettiği aylık ortalama net gelirine göre davacının 2015 yılı için de muafiyet kapsamına girdiği görülmekle mahkemenin kabulünün hatalı olduğu, buna göre davacının 2010, 2011, 2012 yılları için muafiyet kapsamında olmadığı, 2013, 2014 ve 2015 yılları içinse muafiyet kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.Yine dava konusu uyuşmazlık 24/08/2010 ile 24/12/2015 tarihleri arasındaki dönem yönünden olup, mahkemenin kabulüne göre 01/01/2010 ile 23/08/2010 tarihleri arasındaki dönem uyuşmazlık konusu olmadığından bu dönem yönünden kabul kararı verilmesi suretiyle talebin aşılması da hatalı, bulunmak suretiyle;
A-1-İlk derece mahkemesinin kararının yasal ve hukuksal gerekçeleri ile dayanağı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığından 6100 sayılı HMK"nun madde 353/1-b.1 hükmü gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-İstinaf yargılama giderlerinin başvuru sahibi üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf talebi reddedilen davacıdan harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer omadığına,
B-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; yukarıda belirtilen ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK"nın 353/1-b.2 hükmü gereğince kaldırılmasına,
1-Davanın kısmen kabul, kısmen reddine,
2-Davacının 24/08/2010 - 31/12/2012 tarihleri arasında 4-b zorunlu Bağ-Kur kapsamında geçen hizmetlerinin geçerli olduğunun kabulü ile tespitine, fazlaya dair talebin reddine, karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davacı vekili ve davalı Kurum vekili usul ve yasaya aykırı kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
Eldeki davada davacı muafiyet nedeni ile Kurum tarafından 24.08.2010 tarihi itibariyle yapılan terk işleminin iptali ile, 24.08.2010-24.12.2015 tarihleri arasında tarım bağ-kur sigortalısı olduğunun tespitini istemiştir.
Dosya içerisinde yer alan davalı kurumun 12.10.2018 tarihli cevabi yazısı ile; davacının 24.08.2010 tarihinde muafiyet almış, 24.12.2015 tarihinde muafiyetini yükseltmiş olduğundan; 24.08.2010-24.12.2015 tarihleri arasındaki Bağ-Kur hizmetlerini iptal etmiş olduğu anlaşılmaktadır.
2926 sayılı Kanunun 2. maddesinde, Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılacakları belirtilmiştir.
Anılan Kanunun 3.maddesinin (b) bendinde "Tarımsal faaliyette bulunanlar: kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanlar veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar" olarak tanımlanmış, 5. maddesinde, sigortalı olmanın zorunlu olduğu, sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı, 6. maddesinde ise, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce, sigortalılıklarının sona ereceği hüküm altına alınmıştır. Ayrıca aynı Kanunun 9.maddesi Kuruma re"sen tescil yükümlülüğü yüklemiştir.
Anılan Kanunun 10. maddesine göre ise, kayıt ve tescil işlemlerinde valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye, muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ile, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir.
5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) maddesinde, köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan tarımsal faaliyette bulunanların sigortalı olacakları, anılan Kanunun 3. maddesinde ise tarımsal faaliyetin, “Kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde veya kamuya mahsus mahallerde; ekim, dikim, bakım, üretme, yetiştirme ve ıslah yoluyla yahut doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünleri elde edilmesini ve/veya bu ürünlerin yetiştiricileri tarafından; muhafazasını, taşınmasını veya pazarlanmasını,” ifade edeceği, 7. maddenin (b) bendinde sigorta hak ve yükümlülüklerinin “tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca veya kendilerince, bir yıl içinde bildirilmesi halinde kaydedildiği tarihten, bu süre içinde bildirilmemesi halinde ise bildirimin Kuruma yapıldığı tarihten” itibaren başlayacağı, 9. maddenin 1. fıkrasının 5. bendi gereği sigortalılığın “Tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için, tarımsal faaliyetinin sona erdiği veya 6"ncı maddenin birinci fıkrasının (ı) bendi uyarınca muafiyet kapsamına girdiği yahut 65 yaşını doldurması nedeniyle talepte bulunduğu tarihten,” itibaren sona ereceği, 6. maddenin (ı) bendinde ise, Kamu idarelerinde ve Kanunun ek 5"inci maddesi kapsamında sayılanlar hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenlerin ve 65 yaşını dolduranlardan talepte bulunanların 5510 sayılı Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta hükümleri çerçevesinde sigortalı sayılmayacakları belirtilmiştir.
Kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunan ve bildirimsiz kalan sigortalılar için 5510 sayılı Kanunun 86. maddesinde öngörülen "hizmet tespiti" davasına eşdeğer bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Anılan düzenlemede, kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının hükme bağlanmış olması karşısında, kayıt ve tescil, yada tescil yerine geçen iradi prim ödemesi veya prim tevkifatı öncesine isabet eden tarımsal faaliyet ve buna dayalı "sigortalılığının tespiti" söz konusu olamayacaktır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 gün, 2011/10-230 Esas 2011/319 Karar sayılı, 29.02.2012 gün ve 2011/10-769 Esas 2012/107 Karar sayılı ve 27.06.2012 gün 2012/10-292 Esas ve 2012/415 Karar kararlarında da açıkça belirtildiği üzere, davacının tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürüp sürmediğinin tespiti için, Mahkemece; 1-Çekişmeli dönemde davacının nerede oturduğu; Nüfus Müdürlüğü, İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı ve Muhtarlık kayıtları esas alınarak belirlenmeli,
2-Dönem içinde Ziraat Bankası, Kooperatif veya Birlikler aracılığıyla "Tarımsal Amaçlı Kredi" kullanıp kullanmadığı araştırılmalı,
3-Dönem içinde ürün teslimatından dolayı prim kesintisi yapılıp yapılmadığı veya sigortalılık iradesini ortaya koyacak şekilde prim ödemesinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı,
4-25.04.2006 gün 26149 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5488 sayılı Tarım Kanunun 19. maddesi uyarınca Çiftçi Kayıt Sistemine dahil edilerek doğrudan gelir desteği alıp almadığı ve bu bağlamda davacının hangi ürünleri ekerek bunları nerelere sattığı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun "Zirai kazanç, zirai faaliyet, zirai işletme, çiftçi ve mahsulün tarifi" başlıklı 52, "Zirai kazançta vergileme" başlıklı 53 ve "Vergi Tevkifatı" başlıklı 94 vd. maddeleri ile 213 Vergi Usul Kanununun "Vergi kesenlerin sorumluluğu" başlıklı 11. maddesi kapsamında zirai kazançlarından dolayı vergi ödeyip ödemedikleri araştırılmalıdır. Konu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.12.2010 gün ve 2010/10-580-647 sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere "Tevkifat yapma ve kurum hesaplarına aktarma yükümü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 94/11. maddesinde öngörülen çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller için yapılan ödemelerden gelir vergisine mahsuben tevkifat yapma yükümüne paralel olarak getirilmiştir. Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındaki gerçek ve tüzel kişiler, tarımsal faaliyette bulunan bu kişilerden satın aldıkları ürün bedellerinden tevkifat yapmakla yükümlüdürler." Tevkifat suretiyle vergilendirilen çiftçiler yaptıkları satış ve hizmetleri dolayısıyla müstahsil makbuzu almak ve saklamak zorundadırlar.
5-Tarımsal faaliyeti kapsamında ilaç, gübre ve sulama parası ödeyip ödemediği, varsa bunların fatura ve belgelerinin nelerden ibaret olduğu, Ziraat Odası, Kooperatif veya Birliklere üyeliği varsa bu kuruluşlara düzenli bir şekilde aidat ödeyip ödemediği araştırılmalı, tarımsal faaliyete elverişli tapulu taşınmazının bulunup bulunmadığı, tarımsal faaliyetin taşınmaz kiralanması yoluyla gerçekleştirildiğinin savunulması halinde; taşınmazların, kimden hangi yıllar için kiralandığı, kiracının; kiralama yoluyla faaliyetini yürütmeye elverişli alet ve edavatının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, traktörünün bulunduğunun ileri sürülmesi halinde, traktörün hangi tarihte satın alınıp ilgilisi adına trafiğe tescil edildiğini gösteren fatura ve trafik tescil belgesinin celp edilmeli,
6-Hayvan yetiştiriciliği bulunduğunun ileri sürüldüğü hallerde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.06.2011 gün ve 2011/10-306-365 sayılı kararında da belirtildiği üzere 16.05.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununun 22. maddesi kapsamında hayvanlarına ilişkin menşe şehadetnamesinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek, büyük ve küçükbaş hayvanlarına ilişkin istatistik bilgileri ve bu hayvanlara ilişkin yapılması zorunlu bulunan periyodik aşılara ilişkin bilgiler İlçe Tarım Müdürlüklerinden sorulmalı, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri gibi tarımsal faaliyetin varlığını yakından bilebilecek durumdaki tanıklar dinlenilerek sigortalılık olgusunun varlığı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Diğer taraftan, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın “Sigortalı Sayılmayanlar” başlığını taşıyan 6. maddesinin (ı) bendinin “Kamu idarelerinde ve Kanunun ek 5 inci maddesi kapsamında sayılanlar hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu (Değişik ibare:13.02.2011-6111 S.K./25.mad) belgeleyenler ile 65 yaşını dolduranlardan talepte bulunanlar, … 4"üncü ve 5"inci maddelere göre sigortalı sayılmaz.” hükmü gözetilerek, davacının tarımsal faaliyetten elde ettiği gelir belirlenerek, 5510 sayılı Yasanın 82. maddesi uyarınca Türkiye Ziraat Odalar Birliğinden ihtilaflı dönemde sahip olduğu taşınmaz miktarı ve niteliğine göre bu taşınmazlarda bulunulan tarımsal faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan gelirin aylık ortalamasının, günlük prime esas kazanç alt sınırının 30 katından az olup olmadığı sorularak, davacının 01.10.2008 dönemi sonrası yönünden 5510 sayılı Yasa"nın 6/1-ı bendi kapsamına girip girmediği belirlenmeli, belirtilen yasa kapsamlarında kaldığı tespit edildiği takdirde elde edilecek sonuca göre bir karar verilmelidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14.04.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.