17. Hukuk Dairesi 2018/96 E. , 2020/282 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkilinin 21.02.2013 tarihinde tescilsiz ve plakasız motosiklet ile seyir halinde iken arkadan gelen aracın müvekkiline ait motosiklete çarpıp kaçması sonucunda müvekkilinin yaralandığını, müvekkilinin kaza sonrası tam olarak kendinde olmadığı bir sırada verdiği ifadeye dayanıldığını, oysa olayın müvekkilinin hastanede verdiği ifadeye uygun olarak meydana gelmesinin mümkün olmadığını, müvekkiline arkadan çarpan aracın kazanın oluşunda tam kusurlu olduğunu ve aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasının yapılmadığını tespit ettiklerini belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla 5.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili 09.02.2017 tarihli bilirkişi raporuna göre maddi tazminat talebini 48.981,85 TL"ye yükselttiğini belirtmiştir.
Davalı vekili; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, açılan davanın kısmen kabulü ile, toplam 19.592,72 TL tazminatın 5.000,00 TL"sine dava tarihinden itibaren kalan 14.592,75 TL"sine ıslah tarihi
olan 09.02.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen aşağıdaki bendine dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK.’nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Sigortaya başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir.
Somut olayda, davacı vekili ıslah dilekçesi ile, maddi tazminat talebini 48.981,85 TL"ye yükselttiğini ve dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, toplam 19.592,72 TL tazminatın 5.000,00 TL"sine dava tarihinden itibaren, kalan 14.592,75 TL"sine ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmiştir.
Yukarıda açıklanan ilke ve alacağı doğuran sebebin esasen haksız eylemden kaynaklanmış olmasına göre, ıslah ile istenilen tazminat için de, aynı tarihten itibaren temerrüt faizi uygulanması gerekir. Zira, davalı ile davacı arasındaki hukuki ilişki sözleşme ilişkisi değildir. Borcun nedeni haksız eylemdir. Yukarıda anılan hükümlere göre, davalı ... bakımından temerrüt faizinin başlangıcını oluşturan ihbar yükümlülüğünde esas olan, zarar miktarı değil, kazanın ihbar edilmesidir. Kazanın ihbar edilmesiyle, zararın miktarını belirlemek sigortanın sorumluluğundadır. Bu itibarla, davalıya başvuru yapılması veya dava açılmasıyla; kaza, davalıya ihbar edilmiş olacağından, anılan hükümlerde öngörülen koşullar yerine getirilmiş olacaktır. Bu itibarla
davada alacağın tamamı için dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihi ve ıslah tarihi şeklinde ayırım yapılarak fazie hükmedilmesi doğru değil bozma nedeni ise de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden 6100 sayılı HMK"nun geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK"nun 438/7 maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hüküm fıkrasının 1. bendinin 2. cümlesindeki “5.000,000 TL"sine” ve "kalan 14.592,75 TL"sine ıslah tarihi olan 09.02.2017 tarihinden itibaren" ibarelerinin hükümden çıkartılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 30.01.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.