11. Hukuk Dairesi 2014/15468 E. , 2015/2322 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 05/08/2014 tarih ve 2012/261-2014/395 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile .... arasında 2002 yılı Kasım ayı içinde bir gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlendiğini, anılan şirketin gazetelere verdiği ilanlarla konutlarının satışı için reklam yaptığını, oysaki sözkonusu ilanların verildiği tarihlerde şirketin iflas noktasında olduğunun müvekkili tarafından sonradan öğrenildiğini, taraflar arasında 15.04.2004 tarihli feshin sonuçlarına ilişkin sözleşme tanzim edildiğini, şirketin sözleşmede belirtilen borcunu yerine getirmediğini, davalıların satış vaadi sözleşmesinin imza tarihinde ve öncesinde ....’nin yönetim kurulu üyeleri olduklarını ve şirket hakkında iflasın ertelenmesi talebiyle 2003 yılında mahkemeye başvurduklarını, oysaki borca batık olma halinin 2000 yılından beri mevcut bulunduğunu, davalı yönetim kurulu üyelerinin TTK’nın 324. maddesi hükmü uyarınca 2000 yılından itibaren mahkemeye başvurmakla yükümlü oldukları halde bunu yapmayarak 2003 yılı Mayıs ayına kadar beklemeleri sonucu şirketin gerçek durumunun bilinmesi halinde kabul edilmeyecek bir sözleşmeyi alıcıların kabul etmesine ve zarara uğramasına yol açtıklarını, doğan zarardan TTK’nın 336/6. maddesi hükmü uyarınca yönetim kurulu üyesi olan davalıların şahsen ve müteselsilen sorumlu bulunduklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin farklı tarihlerde yaptığı 17 ayrı ödeme toplamı olan 67.369 YTL maddi, 10.000 YTL manevi olmak üzere toplam 77.369 YTL tazminatın faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacının ...’nin mali durumunu bilerek satış vaadi sözleşmesinin feshi sözleşmesi imzaladığını, bu nedenle artık hüküm ve sonuçları ortadan kalkmış bulunan satış vaadi sözleşmesine dayanılarak müvekkillerinden tazminat istenemeyeceğini, davacının öncelikle şirkete başvurması gerektiğini, davacının davaya konu alacak için iflas müdürlüğüne başvuruda bulunduğunu ve davaya konu alacaklarını alacaklılar masasına yazdırdığını, davacının manevi tazminatı talep şartlarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının aynı alacak için dava dışı müflis şirket iflas idaresi aleyhine açtığı kayıt kabul davasının kabul edilerek kesinleştiğini, davalıların müflis şirket yönetim kurulu üyesi olarak şirketin borca batıklık durumuna ilişkin yükümlülüklerini TTK"nın 324. maddesi doğrultusunda yerine getirmedikleri sabit ise de, bozma ilamına göre, davacının zararını öncelikle dava dışı müflis şirketten tahsil etmesi, bunu aşan bir zarar varsa davalılardan talep etmesi gerektiği, davacının dava dışı müflis şirketten tahsil edemediği bir zararının olduğu kanıtlanamadığı gibi, iflas masasına kaydedilen kesinleşen mahkeme kararına konu miktar ile bu davada belirlenen davacı zararının miktarı aynı olup bunu aşan bir zararın da kanıtlanamadığı, manevi tazminat koşullarının da oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve davalıların 6762 sayılı TTK"nın 324. maddesindeki görevlerinin yerine getirmemeleri nedeniyle aynı Yasa"nın 336/5. maddesi gereğince sorumlu olmalarına, davacının ise, gayrimenkul satış vaadi nedeniyle davalıların yöneticisi dava dışı şirkete yaptığı ödemeler dışında ayrıca harçlandırarak talep ettiği bir tazminat kaleminin bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Ancak; davalıların, borca batık olduğu bilirkişi raporu ile saptanan yöneticisi oldukları şirket için TTK"nın 324. maddesi gereğince mahkemeye başvurmamaları nedeniyle görevlerini ihmal ettikleri ve bu suretle davacının zararına sebebiyet verdikleri, davacının uğradığı zararı şu ana kadar dava dışı şirketten tahsil edemediği anlaşılmakla, davacının toplam zararının, aynı alacağın dava dışı şirketin iflas masasına kayıtlı olduğu gözetilerek tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış kararın bu nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 20/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.