11. Hukuk Dairesi 2014/17164 E. , 2015/2318 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30/06/2014 tarih ve 2013/48-2014/156 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin 2010/12239 sayılı ve “...” ibareli marka başvurusuna, davalının 2010/36272 sayılı “...” ibareli markasını ve bu ibare üzerinde önceye dayalı hak iddiasını mesnet göstererek yaptığı itirazın kısmen kabul olunarak ....’nın 2013-M-55 sayılı kararıyla 41.sınıftaki “Eğitim öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri” yönünden başvurunun nihai olarak reddine karar verildiğini, oysa “....” ibaresi ve bu kelimeden üretilen ibareleri, ilgili sektörde ilk kullanan firmanın müvekkili olduğunu ve ibare üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, bu kullanımın 2004 yılından beri devam ettiğini, müvekkilinin markayı yoğun kullanımı ve gerçekleştirdiği tanıtım faaliyetleriyle ayırt edici hale getirdiğini, bu ibarenin müvekkili işletmesiyle bütünleştiğini, müvekkilinin 35, 38, 41 ve 42.sınıfları kapsayan çok sayıda “....” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkil şirketin tescilli markaları ve ticari faaliyetleri ile iltibas yaratma çabasında olan davalının itirazının kötü niyetli olduğunu, davalının ticaret unvanını da müvekkili şirketinkine benzettiğini, hatta .... ibareli alan adı aldığını ileri sürerek ... kararının iptaline ve başvurunun devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, iptali istenen ... kararının yerinde olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, davacının iddia ettiği gibi “...” ibaresini ilk kullananın kendileri olmadığını, basın haberlerinden de anlaşılacağı üzere, bu ibarenin davacı şirketin kuruluşundan önce 2002 yıllarında müvekkili şirket tarafından kullanıldığını, müvekkili şirketin “...” ibareli pek çok tescilli markanın sahibi olduğunu, “....” kelimesinin İngilizcede “....” anlamına geldiğini, genel ve cins isimli “...” ibaresinin davacıya aitmiş gibi gösterilmesinin kabul edilemeyeceğini, Türkiye’de bu ibare ile kurulmuş birçok şirket, dernek ve kuruluş olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporu kapsamından, davalı şirketin 2009/48168 sayılı unsurlu markasının başvuru tarihinin 09.09.2009 olduğu, halen 35 ve 38.sınıf hizmetler yönünden tescilli olduğu, davacı şirketin 2006/01782 sayılı ve unsurlu olduğu, başvuru tarihinin 23.01.2006 olduğu, halen 35 ve 41.sınıf hizmetler yönünden tescilli olduğu, ancak her iki markanın da ... aşamasında taraflarınca dile getirilmediği, her iki markanın da, bu dosyada dava konusu olan 2010/12239 sayılı “...” markasından farklı, ... kararının iptali davalarının, itiraz aşamasında ...’ne sunulan delillerle ve dayanılan sebeplerle sınırlı tutulması gerektiği, davalı tarafça dosyaya sunulan 2009-2010 ve 2011 yılı belgelerinden; davalı şirketin ortağı ve “...” CEO’su olarak tanıtılan ....’nın haberlerinin yer aldığı, ...’nın 2001 yılından bu yana .... ile “....” kavramını Türkiye’ye getirdiğinden bahsedildiği, 2002 – 2009 arasında ... / ... markalarını ticari tanıtım olarak kullanıldığına ilişkin haber örnekleri sunulduğu, Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 201/69 – 2013/ 26 sayılı ilamında da, davalı şirketin “...” ibaresini marka olarak 2005 yılından bu yana kullandığına karar verildiği, dosya davalısının bu dosya ile aynı davacısının farklı olduğu, davalı tarafın 2001 yılından bu yana “...” ibaresini sıklıkla dava konusu 41.sınıf hizmetlerde kullandığı ve böylelikle hem kendisinin .... hem de davalının .... unsurlu marka başvuru tarihinden çok önce 41.sınıf dava konusu hizmetlerde kullanmak suretiyle ayırt edici hale getirdiği, davacı tarafın sunduğu delillerin “... ” markasının reklamcılık hizmetlerinde kullanımına ilişkin olduğu, 41.sınıftaki hizmetlere ilişkin olmadığı, başvurular öncesinde her iki tarafın da benzer hizmetlerde “...” ibaresini kendi ticari faaliyetlerinde markasal olarak kullandıkları, “...” ibaresinin “....” anlamına gelmesi ve yanında başka ibarelerle kullanılması nedeniyle her iki tarafa ait markanın barış içerisinde yaşadıkları (coexistance), ancak davacı tarafın “... ” şeklinde kullanımları olmamasına rağmen davacı tarafın dava konusu 41.sınıf hizmetler yönünden yoğun ve ülke çapında etkili olacak bir şekilde “... ” ibaresini markasal olarak kullandığı, işarete bir bütün olarak ayırt edicilik kazandırdığı, öncelik hakkının davalı tarafa ait olduğuna ilişkin ... ... kararının yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 20/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.