2. Hukuk Dairesi 2015/10294 E. , 2015/25026 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından, davacı-karşı davalı erkeğin kabul edilen boşanma davası, tazminatların ve nafakaların miktarı, kendisinin reddedilen karşı davası ve vekalet ücreti yönünden
temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Davacı-karşı davalı erkeğin tanığı ... beyanı davacı-karşı davalı erkekten duyuma dayalı olduğu gibi, bu tanığın beyanında geçen olaylardan sonra da evlilik birliği devam etmiştir.
Bu bakımdan, başka kadınla yaşayıp çocuk sahibi olarak sadakatsiz davranan davacı-karşı davalı erkek evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda tam kusurlu olup, davalı-karşı davacı kadına atfedilebilecek bir kusur gerçekleşmemiştir.
Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır.
Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da mademki birlik artık sarsılmış diyerek boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır (TMK md.166/2).
Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki, bu sonuca ulaşılması tamamen davacı-karşı davalı erkeğin tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalı-karşı davacı kadına atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken, yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
3-Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme ise hakime aittir (HMK.md.33, 04.06.1958 T. 15/6 sayılı Y.İBK). Davalı-karşı davacı kadının, dava dilekçesindeki açıklamalarından tedbir nafakasına ilişkin isteğinin, Türk Medeni Kanununun 197. maddesine dayalı bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, isteğin Türk Medeni Kanununun 197. maddesine dayalı olduğu kabul edilerek, delillerin bu çerçevede değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, isteğin Türk Medeni Kanununun 169. maddesi kapsamında değerlendirilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün, yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı karşı davacının tazminatların miktarı ile vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, incelenmeyen ve hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.