11. Hukuk Dairesi 2015/1049 E. , 2015/2238 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05/11/2013 tarih ve 2013/389-2013/789 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 16/12/2015 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. .... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinden davalı şirketçe para tahsil edildiğini ancak müvekkili tarafından tahsil edilen paranın birçok defa geri istenilmesine rağmen geri verilmediğini, bu nedenle Hagen Asliye Hukuk Mahkemesi"nde davalı şirket aleyhine dava açıldığını, mahkemece verilen kararın usulüne uygun şekilde kesinleştiğini, ileri sürerek Federal Almanya Cumhuriyeti .... Asliye Hukuk Mahkemesi 9 Sivil Hukuk Dairesi"nin 11.10.2010 tarih ve 9 O 466/09 numaralı dosyasından verilen kararın ve yargılama masraflarına dair masrafların tayini ile ilgili hükümlerin ve usulüne uygun onaylanmış tercümelerinin tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise, yazılı cevap dilekçesinde yabancı mahkeme kararının, Lahey sözleşmesine uygun bir şekilde davalıya tebliğ edilmediğini, dava dilekçesinde masraflara ilişkin kararın da tenfizinin istendiğini ancak Lahey sözleşmesine uygun tebligat yapılmadığından tenfizinin mümkün olamayacağını, yabancı mahkeme kararına konu ilişkin ihtilafta, Türk mahkemeleri münhasır yetkili bulunduğundan kararın tenfiz edilemeyeceğini, yabancı mahkeme kararının MÖHUK 54/c bendi gereği tenfiz edilemeyeceğini, yabancı ilamın Türk mahkemeleri tarafından verilen kararlar ile de çeliştiğini, davacının kanuna karşı hile yolu ile söz konusu kararı aldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, tenfize konu yabanca mahkeme ilamında 5718 sayılı MÖHUK 54.maddesinde sayılı tenfize engel durumlardan hiçbirinin bulunmadığı, dava dilekçesi ve ilamın Lahey Sözleşmesi hükümlerin uygun bir şekilde diplomatik yolla T.C. Adalet Bakanlığı, Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından davalının avukatına yapıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile Federal Almanya Cumhuriyeti Hagen Asliye Hukuk Mahkemesi 9 Sivil Hukuk Dairesi"nin 11.10.2010 tarih ve 9 O 466/09 sayılı ilamının ve onaylanmış tercümesinin tenfizine, aynı mahkemenin masraf tespit kararının posta yoluyla tebliğine dair karar metninde geçen tebliğ şerhi 1965 tarihli Lahey Sözleşme hükümlerine uygun olmadığından masraf tespit kararının tenfiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, davalı tarafça, tenfizi istenilen yabancı mahkeme kararının kendilerine Lahey Sözleşmesi hükümlerine uygun olarak Adalet Bakanlığı aracılığıyla tebliğinden sonra hükmü veren yabancı mahkemeye yaptıkları itirazın, anılan mahkeme tarafından kararın kendilerine posta yoluyla daha önceden tebliğ edildiği ve bu tebliğden sonra davacının talebi üzerine diplomatik yoldan yapılan tebliğin davalıya yeni bir hak bahşetmeyeceği gerekçesiyle reddedildiği savunulmuş ve buna ilişkin yabancı mahkeme karar fotokopileri dosyaya ibraz edilmiştir.
Yabancı bir mahkeme kararının tenfiz edilmesi için öncelikle kararın usulünce kesinleşmiş olması gerekmektedir. Türkiye ile Almanya arasında 28.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1965 tarihli Adli Yardımlaşmaya İlişkin Lahey Sözleşmesi hükümleri gereğince tebligatların diplomatik yolla yapılacağı kararlaştırılmış olup bu yolla tebliğ edilmeyen bir yabancı mahkeme ilamının kesinleşmesi mümkün bulunmamaktadır. O halde, mahkemece davalı savunması üzerinde durularak, dava tarihi itibariyle tenfizi istenilen kararın usulünce kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; her ne kadar mahkemece masraf tesbit kararının posta yoluyla tebliğine dair karar metninde geçen tebliğ şerhi Lahey sözleşme hükümlerine uygun olmadığından tenfiz isteminin reddine karar verilmiş ise de, masraf tesbit kararı asıl kararın fer’isi niteliğinde olup ayrıca tebliğ edilmesine gerek bulunmamaktadır. Bu itibarla mahkemece yukarıda (1) bentte yapılacak araştırmanın sonucuna göre bu talebin değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının Kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 19/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.