10. Hukuk Dairesi 2017/2949 E. , 2017/5603 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun"un 26. maddesi ile 10. maddesidir.
Anılan Kanun"un 26. maddesinde öngörülen sorumluluk, kusur sorumluluğu ilkesine dayanmaktadır. 506 sayılı Yasanın 26/1. maddesinde, kastı, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi ya da suç sayılabilir bir eyleminin varlığı halinde işverenin rücu alacağından sorumluluğu olacağı düzenlenmiştir.
506 sayılı Yasa"nın 9. maddesi - (Değişik : 25.08.1999 - 4447 / 12 md. Y.T. 08.09.1999) ""işveren çalıştıracağı kimseleri, işe başlatmadan önce örneği Kurumca hazırlanacak işe giriş bildirgeleriyle Kuruma doğrudan bildirmekle veya bu belgeleri iadeli-taahhütlü olarak göndermekle yükümlüdür. İnşaat işyerlerinde işe başlatılacak kimseler için işe başlatıldığı gün Kuruma veya iadeli-taahhütlü olarak postaya verilen işe giriş bildirgeleri ile Kuruma ilk defa işyeri bildirgesi verilen işyerlerinde işe alınan işçiler için en geç bir ay içinde Kuruma verilen veya iadeli-taahhütlü olarak gönderilen işe giriş bildirgeleri de süresi içinde verilmiş sayılır." düzenlemesi yer almaktadır.
Anılan Yasa"nın 10. maddesine göre ise 9. maddede öngörülen işe giriş bildirgesini süresinde Kuruma intikal ettirmeyen işverenler hakkında 26. maddede öngörülen sorumluluk halleri aranmaksızın, zararlandırıcı sigorta olayı nedeniyle Kurum tarafından bağlanan gelir ve harcamanın işverenden tahsil edileceği belirtilmektedir. Yani, davalı işverenin 506 sayılı Kanun"un 25.08.1999 tarih ve 4447 sayılı Kanun"un 2. maddesiyle değiştirilen ve 08.09.1999 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 9 ve 10. maddesi hükmüne göre rücu alacağından sorumluluğu için; işe giriş bildirgesinin sigortalının, işe başlatılmasından önce verilmemiş olması ve zararlandırıcı sigorta olayının da işe giriş bildirgesinin kuruma verilmesinden önce meydana gelmesi gerekir.
Öte yandan; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 51’inci maddesindeki; “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” ve 52’nci maddesindeki “zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.” hükümleri gözetilerek, zarar gören (sigortalının) müterafik kusuru da dikkate alınarak söz konusu maddeler kapsamında Hâkim tarafından takdir edilecek uygun bir indirimin yapılması gereği de göz önünde bulundurulmalıdır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hakimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hakiminin, ceza hakiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkumiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi (Prof. ....., “Res Judicata’nın Türkçesi Üzerine”, .... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 56, Sayı 2, 2007, s.45-61 ) hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 01.02.2012 gün 2011/19-639 Esas, 2012/30 Kararı; Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 03.02.2009 gün ve 2009/4-13 Esas, 2009/12 Karar; Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 06.04.2010 gün ve 2010/2-76 Esas, 2010/77 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere düşme, takipsizlik, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar kesinleşmiş mahkûmiyet kararları olarak kabul edilemeyecektir.
İnceleme konusu davada; 10.06.2002 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu mulül kalan sigortalıya ödenen gelir, geçici iş göremezlik, tedavi gideri ve sosyal yardım zammının tahsilinini talep edildiği, sigortalının 05.06.2002 tarihinde işe başladığı ancak süresinde işe giriş bildirgesinin verilmemiş olduğu, mahkemece ceza davasında alınan ve işverenin %100 kusurlu olduğunu belirten bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verildiği, Dairemizin 2014/26503 Esas, 2015/2750 Karar sayılı 20.02.2015 tarihli ilamı ile iş kazasının olduğu meslek kolu ile iş ve işçi güvenliği konusunda uzman bilirkişi kurulundan kusur raporu alınması gerektiği ayrıca sürekli iş göremezlik oranı başlangıç itibariyle %15.2 olarak belirlendiğinden bu oran esas alınarak belirlenecek peşin sermaye değerli gelire göre işlem yapılması gerektiği yönünden mahkeme kararının bozulduğu, bozmadan sonra alınan 07.05.2015 tarihli kusur bilirkişi raporunda işverenin %80, sigortalının ise %20 oranında kusurlu bulunduğunun belirtildiği, mahkemece kusur raporu esas alınarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Dava konusu kaza olayı .... Köyü .... Yaylası orman açma işinde kullanılan amonyum nitrat çuvalının şantiye sorumlusu ..."ın talimatıyla sigortalı tarafından gölge olan bir mağaranın içine konulması ancak mağara içinde daha önce ateş yakılması sebebiyle amonyum nitratın alev alarak sigortalı işçi ...."in yaralanması şeklinde gelişmiş olup, ceza davasında alınan 08.01.2004 tarihli kusur raporunda da işverenin hiçbir tedbir almadan amonyum nitrat gibi patlayıcı maddeyi çuval içinde gelişigüzel taşıttığı, muhafazası ve kullanılması ile ilgili hiçbir kurala uyulmadığı tespit edilmekle işveren 8/8 oranında kusurlu bulunmuş, kusurun kişilere dağıtılması sonunda da 4/8 oranında işveren vekili ..."ın, 4/8 oranında şantiye sorumlusu ....."ın kusurlu olduğunun belirtildiği, ... ile ... hakkında ihmal sonucu yaralamaya sebebiyet vermek suçundan açılan kamu davasında .... 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2005/489 Esas, 2006/1 Karar sayılı kararı ile sigortalı ...."in şikayetten vazgeçmesi nedeniyle kamu davasının düşürülmesine karar verilmiştir.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamı gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de kusur raporu yetersiz olup, hükme esas alınması yerinde değildir. 1475 sayılı İş Kanunu"nun beşinci bölümünde yer alan işçi sağlığı ve güvenlik şartları başlıklı 73. maddesinde "Her işveren işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu hususdaki şartları araçları noksansız bulundurmakla yükümlüdür. İşçiler de bu yoldaki usuller ve şartlara uymak zorundadırlar." hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda yapılan iş orman yolu yapım işi olup, yol inşaatında yolun geçeceği güzergahta dozerin söküm yapamadığı sert, kayalık, taşlık yerlerde patlayıcı madde kullanılması işin gereğidir. Ancak işin yapımında kullanılan patlayıcı maddenin taşınması ve kullanılması esnasında meydana gelebilecek kazaları ve hasarları önleme veya en aza indirme hususunda işveren tarafından olay tarihinde yürürlükte olan 1475 sayılı İş Kanunu"nun 73. maddesi ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü"nde yer alan düzenlemeler gereğince gerekli olan tüm önlemleri almakla yükümlü olduğu açıktır. Bu bağlamda kazaya sebebiyet veren patlayıcı maddenin taşınması ve kullanılması yönünden işverence hangi güvenlik önlemlerinin alınması gerektiği, işveren tarafından bu güvenlik önlemlerinin alınıp alınmadığı, hangi güvenlik önlemlerinin alınmasının ihmal edildiği, somut olaya uygun daha başka hangi güvenlik önlemlerinin alınabileceği, işçinin alınan önlemlere uygun davranıp davranmadığı, kazazede işçinin işyerinde yol yapımında çalışan araçların yağını değiştirmek, mazotlarını doldurmakla görevli olduğu anlaşılmakla patlayıcı maddenin taşınması veya kullanılması noktasında da sorumluluğunun olup olmadığı hususlarını irdeleyen, tarafların ayrı ayrı kusur oran ve aidiyetlerini somut olaya uygun olarak açıklıkla belirleyen, raporlar arasındaki çelişkileri gideren meslek kolu ile iş ve işçi güvenliği konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor alınması, davacı Kurumun 506 sayılı Yasa"nın 10. maddesine göre de talebi bulunduğundan ve dosyada 10. madde şartlarının oluştuğu görüldüğünden buna göre kusur oranları dikkate alınarak bulunacak miktara hükmedilmesi gerekmektedir.
Yukarıda belirtilen hukuki ve maddi olgular göz önüne alınmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin temyiz itirazı kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 11.09.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.