11. Hukuk Dairesi 2014/4287 E. , 2015/2233 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05/11/2013 tarih ve 2010/369-2013/721 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 17.02.2015 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av..... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı banka mudisi olduğunu, davalı banka personeli ..."ün suistimalleri sonucunda banka hesaplarının boşaltıldığını, bunu öğrenen müvekkilinin hesaplarını kontrol ettiğinde 10/01/2010 tarihi itibari ile hesabında olması gereken 38.332 TL"nin bulunmadığını gördüğünü, bunun üzerine davalı bankaya müracaat ettiğini ancak davalı bankanın mevduat hesabındaki parayı ödemediğini ileri sürerek şimdilik 10.000 TL"nin 10/01/2010 tarihinden itibaren faizi ile davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın davalı bankaya ibraz ettiği kendi el yazısı ile kaleme aldığı 03/05/2010 tarihli dilekçesinde hesabının ve bu hesaba bağlı fon hesap hareketlerine kontrol ettiğini, hesabının 2009 yılından beri ... tarafından yönetiliyor olduğunu, Nisan 2010’da ..."un kendisine hesabında yaklaşık 38.000 TL olduğunu söylediğini, hesabından yapılan tüm ödeme fişlerindeki imzaların şahsına ait olduğunu beyan ettiğini, davacının mevduat hesabında gerçekleştirdiği nakit çekim işlemlerine ilişkin dekontlardaki imzaların kendisine ait olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre banka çalışanı ..."ün yaklaşık 1.458.890 TL tutarındaki mevduatı zimmetine geçirdiği iddiası ile hakkında ceza soruşturması başlatıldığını, davacının bankaya verdiği müracaat dilekçesinde, ödeme fişlerindeki imzanın kendisine ait olduğunu, hesabının 2009 yılından bu yana banka çalışanı ... tarafından yönetildiğini, ..."un, kendisine Nisan 2010 tarihinde hesabında yaklaşık 38.000 TL"si olduğunu söylediğini belirterek bu miktarın ödenmesini talep ettiğini, davacı tarafın banka çalışanı tarafından aldatılmış olduğunu ispatlayamadığını, davacı tarafça ileri sürüldüğü üzere güven ilişkisi çerçevesinde banka çalışanına olan güvenin kötüye kullanılması hadisesinde banka çalışanının hile ve desise teşkil eden herhangi bir davranışından bahsedilmediğini, bilirkişi raporuna göre 05/05/2009 tarihinden 17/10/2009 tarihine kadar hesaptan dokuz kez fatura ödemesi yapıldığını, 17/02/2010 tarihinde ve 18/02/2010
tarihinde EFT yolu ile gelen paraların aynı gün çekildiğini, buna göre 10/01/2010 tarihinde hesapta olması gereken 38.332 TL"si tutarın hesabında olmadığını öğrenmiş olması lazım gelmesine rağmen, davacının bankaya 03/05/2010 tarihinde müracaat etmiş olduğunu, bu itibarla parasının hesapta olmadığını veyahut hesabının eksik olduğunu fark eden bir kişinin parasının akıbetini dört ay gibi bir süre bankadan soruşturmamasının, zimmet olayı ilçede duyulduktan sonraki bir tarihte bankaya müracaat ederek talepte bulunmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, bu durumun paranın davacı tarafından bankadan alındığına dair fiili karine teşkil ettiğini, gerek işbu fiili karine ve gerekse paranın nakit çekildiğine dair imzalı dekontlar çerçevesinde hesaptaki paranın davacıya ödenmiş olduğu olgusunun ispatlandığının kabul edilmesinin gerekeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, dava dışı banka çalışanının usulsüz işlemleri ile davacıya ait hesaptan çektiği ileri sürülen paranın davalı bankadan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucu yukarıda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece, dava dilekçesi ile davacının bankaya müracaat dilekçesi beyanlarının çelişkili davranma yasağı kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Dosyada alınan bilirkişi raporunda, davacının 28.02.2000 tarihinden itibaren bankada yatırmış olduğu parasının bulunduğu, 2006 Ekim ayından itibaren hesabında sirkülasyonun aniden arttığı, bundan sonrada hesabın zimmet eylemi yapanın kasası olarak kullanıldığı, hesaba zimmete geçirilecek paranın aktarıldığı ve buradan çekilerek zimmete geçirildiği, öte yandan zimmete uğramış hesabın sahibi gelirse buradan o hesabın tamamlanmasına dönük işlemler yapıldığı belirtilmiştir. Davacı işbu dava ile davalı banka hesabında olması gereken kendisine ait paranın tahsilini talep etmiştir. Bu itibarla mahkemece, davalı bankada davacıya ait hesapta bulunması gereken para miktarının tesbiti yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediği gibi, dava dışı banka çalışanı hakkında açılan ceza davasının sonucunun beklenilmesi ve ceza dosyasında alınan bilirkişi raporlarının değerlendirilmesi ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 19.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.