19. Hukuk Dairesi 2018/450 E. , 2019/3558 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü
- KARAR -
Davacı vekili, davacı ile davalı şirket arasında son olarak 08/12/2011 tarihli bayilik sözleşmesinin akdedildiğini, davalının bu sözleşme ile 01/03/2016 tarihine kadar davacı şirketin bayiliğini devam ettirmesi gerektiğini, davacının protokol ve bayilik sözleşmesinin tüm edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, ancak davalı tarafından 01/04/2013 tarihli ihtarname ile bayilik sözleşmesi ve bağlantılı sözleşmelerin tek taraflı olarak haksız şekilde feshedildiğini ileri sürerek, davacı şirketin uğramış olduğu 2.512.224,84.-TL gelir kaybının KDV’si ile birlikte temerrüt tarihi olan 06/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek TCMB" nin kısa vadeli avanslar için uyguladığı faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin haklı ve hukuka uygun olarak davacıdan kaynaklanan sebeplerden ötürü feshedildiğini, davacı tarafından sözleşme feshedilmeden önceki dönemde davalıya akaryakıt verilmediği için istasyonun bir hafta boyunca kapalı kaldığını, davacı tarafın aynı bölgede bayileri mevcut olduğu gibi yeni bayiler ile anlaşma sağladığı için herhangi bir zararının olmaması nedeniyle kar mahrumiyeti talep etmesinin mümkün olmayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, sözleşmenin süresinden 1.065 gün önce davalı tarafından feshedildiği, davacı tarafından, sözleşmenin işlemeden kalan süresinin tamamı için mahrum kalınan kâr talebinde bulunulabileceği, kâr mahrumiyeti tutarının 1.189.267.41 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle 1.189.267,41 TL’nin KDV’si ile birlikte 06/04/2013 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı akaryakıt dağıtım şirketi, davalı bayinin taraflar arasındaki akaryakıt bayilik sözleşmesini süresinden önce haksız şekilde feshettiğini belirterek mahrum kaldığı kar kaybının KDV’si ve temerrüt tarihinden işleyecek avans faizi ile tahsilini istemiştir. Davalı, davacının haklı nedeni olmadığı halde davalıya akaryakıt vermediğini, bayinin faaliyet gösteremez hale geldiğini, sözleşmenin haklı gerekçe ile feshedildiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından davanın tamamen kabulü için temyiz edilmiş, davalı tarafından da katılma yoluyla temyiz edilmiş ise de gerekli temyiz harcı yatırılmadığından davalının hükmü temyiz etmemiş sayılmasına karar verilmiştir. Bu itibarla, Dairemizce sadece davacı temyizi yönünden inceleme yapılacaktır.
Mahkemece yapılan tahkikat sırasında davalının sözleşmeyi feshinin haklı olup olmadığı konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Halbuki, davalının feshinin haklı olması halinde davacının herhangi bir kar mahrumiyeti tazminatı istemesi mümkün olmayacaktır. Diğer taraftan alınan rapor ile davacının kar mahrumiyeti sözleşmenin davalı tarafından feshedilmesi nedeniyle uygulanamayan geriye kalan kısmı olarak hesaplanmıştır. Ancak Dairenin yerleşmiş içtihatları sözleşmenin kalan kısmını aşmamak kaydıyla davacının benzer bölgede bayilik ilişkisi kurması için gereken süre kadar kar mahrumiyeti istenebileceği yönünde olup, mahkemece bu hususa da dikkat edilmemiştir. Ayrıca dava konusu kar mahrumiyeti KDV Kanunu"nda KDV matrahları arasında yer almadığı için bu talebe, yani davacının varsayıma göre hesaplanan kar mahrumiyeti zararına KDV eklenmesi de kanuna aykırı olmuştur. Ne var ki bu eksiklikler de temyizde aleyhe bozma yasağı gereğince bozma sebebi yapılmamıştır. Bu itibarla davacının temyiz talepleri yerinde olmamakla reddi gerekmiştir.
2-Öte yandan davacı vekili, bilirkişinin ek raporundan sonra verdiği 21.05.2015 tarihli beyan dilekçesinde davanın uzamaması için 1.189.267,41 TL’nin 06.04.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davacı vekilinin bu dilekçesiyle 1.189.267,41 TL KDV’siz olarak talep edilmiş olmasına rağmen davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü talebinin bir kısmından feragat ederek yukarıda belirtilen şekilde karar verilmesini istediği halde mahkemece hüküm altına alınan miktara KDV eklenmesi HMK m. 26 amir hükmüne aykırı talep aşımı olmuştur. HMK’nın 26. maddesi kamu düzenine ilişkin ve aleyhe bozma yasağının istisnası olduğundan mahkemece hükmolunan miktara KDV eklenmesi doğru görülmemiş, bu yönden hükmün bozulması gerekmiş ise de bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi ve 5236 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 5236 sayılı Kanunun 16. maddesiyle değiştirilmeden önceki 438/7 maddesi gereğince mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün 1.fıkrasında yer alan “KDV’si ile birlikte” sözcüklerinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 28/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.