11. Hukuk Dairesi 2014/14123 E. , 2015/2200 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 28/05/2013 gün ve 2010/24-2013/94 sayılı kararı onayan Daire’nin 04/07/2014 gün ve 2014/6536-2014/12883 sayılı kararı aleyhinde davalılar vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin 1997 yılında davalı ... ve dava dışı ...tarafından kurulduğunu, kurulduğu tarihten beri de ... ibaresini ticari hayatta işletme adı ve marka olarak kullandığını, davalı Tuncay ve diğer ortak Lütfiye’nin hisselerini 2005 yılında müvekkili şirket ortakları ... ve ...’e devrettiğini, bu devrin işletme devri nitelinde olduğunu, davalı ...’un ...’yi ...’e devrettikten sonra söz konusu marka üzerinde hiçbir hakkı bulunmamasına rağmen “... şekil” markasını 30. sınıfta .... no ile tescil ettirdiğini, aynı şekilde .... tescil numaralı “... şekil” markasının 43. sınıfta tescili amacıyla başvuruda bulunduğunu ve söz konusu markayı 24.06.2009 tarihinde davalı ...’a devrettiğini, ...’un bu eyleminin haksız rekabet hükümlerine ve MK’nun 2’ye aykırı olduğunu, ... markası üzerindeki her türlü hakkın 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi gereği müvekkili şirkete ait olduğunu, 1997 yılından beri müvekkilinin ..../.... adı altında faaliyet gösterip piyasada ... olarak bilindiğini, markanın gerçek hak sahibinin müvekkili şirket olduğunu, bu durumu bilen davalı ...’un bu markayı kendi adına tescil ettirmesinin kötüniyetini gösterdiğini ileri sürerek, davalı ... adına 30. sınıfta tescilli .... nolu “... şekil” markasının ve davalı ... adına 43. sınıfta tescilli .... nolu “... şekil” markasının 556 sayılı KHK’nin 42. maddesi uyarınca hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, dava konusu markalar üzerinde müvekkilinin öncelikli hak sahibi olduğunu, davacı şirketteki hisselerinin devrinin işletme devri niteliğinde bulunmayıp dava konusu markaları kapsamadığını, müvekkilinin hisse devrinden sonra dava konusu markayı üçüncü kişilere kullandırmaya devam ettiğini, davacının 2005 yılından dava tarihine kadar bu duruma sessiz kaldığını, bunun ise hisse devrinin dava konusu markaları kapsamayıp hak sahibinin müvekkili olduğunu bilmesinden kaynaklandığını, müvekkilinin kötüniyetli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili de benzer savunmalarla davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalı ...’un 1987 yılından itibaren ... adı ile lokanta işlettiği, 1997 yılından itibaren aynı lokantanın davalının kurucu ortağı ve müdürü olduğu davacı şirketçe işletilmeye başlandığı, davacı şirketin kuruluşu ile birlikte davalının sahip olduğu işletmenin davacı şirkete devredildiği, davacı şirketin tek faaliyet alanının söz konusu lokanta olması ve bu işletmenin hak ve borçlarının 1997 yılından itibaren davacı şirketçe üstlenilmesinin işbu işletmenin şirket kuruluşu ile birlikte davacı şirkete devredildiğini ortaya koyduğu, davacı şirketin işletme ile birlikte bu işletmenin adını da devraldığı, davalı ... ortağı olduğu davacı şirkete markasını kullandırdığını, markayı bu şirkete devretmediğini, sermaye olarak taahhüt etmediğini ileri sürmüş ise de tescilsiz hizmet markası mahiyetinde olan ve devir tarihinde işletme adı olarak kullanılan ... markasının lisans yolu ile kullandırıldığına dair bir belge de dosya kapsamında bulunmadığı, davalının ve dava dışı ...’un davacı şirketteki hisselerini devretmelerinin sadece temlik mahiyetinde bir hisse devri olmayıp şirketin sevk ve idaresinin de kül halinde devri mahiyetinde olduğu, ... ibaresi üzerinde davalıların değil, davacı şirketin hak sahibi bulunduğu, davacı şirketi devralan yeni ortakların davacı şirketi, tek işletmesi olan ... sebebiyle devraldıkları, davacı şirketi işletmesinden ayrı ele alıp sadece hisselerinin temlik edildiğini ileri sürmenin MK’nun 2. maddesine aykırı düşeceği, davalının hisse devri sonrası aynı ad ile ticari faaliyetini sürdürmesinin ise hak sahipliğine değil, hakkı olmayan işareti kullanmaya devam ettiğine karine olduğu, davalının dava konusu ibarenin davacı şirkete ait olduğunu, bu işareti davacı şirkete devrettiğini ve üzerinde artık bir hakkı bulunmadığını bildiği, bu sebeple davalı tescillerinin davacı kullanımını ve olası tescilini engellemek için yapılmış kötü niyetli tesciller olarak kabul edilmesi gerektiği kanaatiyle davanın kabulüne dair verilen karar davalılar vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 04.07.2014 tarihli kararı ile onanmıştır.
Davalılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalılar vekilinin HUMK’nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalılar ekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK’nın 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 05,20 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK"nın 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 251,00 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen davalılardan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine, 19/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.