9. Hukuk Dairesi 2021/2119 E. , 2021/5913 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkili ..."nın davalı şirkette fiilen 1986 yılından 26/12/2008 tarihine kadar şirketin merkez bürosunda işçi olarak daimi ve sürekli olarak çalıştığını, davalı şirketin ... 2. Noterliğinin 12/12/2008 tarih ve 12948 yevmiye nolu azilname ile müvekkilini vekaletten azlettiğini, müvekkilinin de davalı iş yerinde yaşanan bir çok olaydan sonra ... 2. Noterliğinin 26/12/2008 tarih ve 14912 yevmiye nolu ihbarname ile iş akdini feshettiğini, davalı iş yerinin de ... 2. Noterliğinin 29/12/2008 tarih ve 15412 yevmiye nolu ihtarname ile davacının iş akdini feshettiğini davacıya bildirdiğini, müvekkiline ihtarda belirtilen emtialar ile ilgili her hangi bir bilgi veya ilgisinin olmadığını ihbarnameyi kabul etmediğini ihtar ettiğini, davalı şirketin de Mahmutköy envanterinde eksik olduğu iddia edilen faturalara istinaden 69.689,94 TL meblağı davacı müvekkilinden talep ettiğini, müvekkilinin iş aktini haklı nedenler ile fesih ederek iş hukukunun kendisine sağladığı tüm parasal ödenceleri davalı iş yerinden talep ettiğini ancak davalı firmanın müvekkili aleyhine dava açmak ve ... Cumhuriyet Başsavcılığı"na güveni kötüye kullanmak ve evrakta sahtecilik suçlaması ile şikayetçi olduğunu iddia ederek fazlaya ilişkin ve sair haklarının saklı kalmak kaydıyla kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti, hafta sonu tatil ücreti, resmi ve dini bayram çalışma ücreti, fesih ihbar tazminatı ve kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacı yanın müvekkil şirketten herhangi bir alacağı olmamakla beraber, alacağının mevcut olduğu düşünülse bile davacı yanın taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacı adına herhangi bir alacağa hükmedilmesi halinde müvekkil şirketin ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/47 esas sayılı dosyasından devan eden alacak davasına konu alacakları ile takasını ve hükmedilecek bir alacak tutarı söz konusu olursa mahsubu gerektiğini, davacının dava dilekçesinde fiilen 1986 yılında işe başladığını belerttiğini ancak müvekkil şirketin 1990 tarihinde kurulduğunu, davacının iş aktini haklı nedenle fesih ettiğini belirtmiş ancak ihbar tazminatı da istediğini, haklı fesih yapan tarafın ihbar tazminatını isteyemeyeceğini, davacı yanın aylık çalışma ücretinin asgari ücretin çok üstünde olduğunu ve aylık 1.500,00 TL ücret aldığını beyan ettiğini, ancak bunun ücret bordrolarında böyle olmadığının açıkça gözüktüğünü, yine davacının hafta sonları ile resmi ve dini bayramlarda çalıştığının gerçekle uyuşmadığını, yılın tüm günlerinde fazla mesai yapması ve izin kullanmaması hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savunarak açılan davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, Dairemizin 16.04.2018 tarihli bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra yargılamaya devam edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu :
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, mahkeme yönünden; bozma kararında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak, kararda açıklanan hukuki esaslar çerçevesinde hüküm kurmak yükümlülüğü doğar. Bu hukuki aşama “usulü kazanılmış hak” olarak adlandırılır. (09/05/1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Bu hukuki kurum mahkemeye; hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar ve yerine getirilmesi istenilen hususlar kapsamında, yargılama usulünün, davanın sürüncemede kalmaması ve en az maliyetle bir an önce bitirilmesi amacına yönelik “usûl ekonomisi ilkesi” çerçevesindeki hükümleri ışığında, uyulan bozma kararı gereğinin yerine, tam olarak getirilmemesi gerekçesiyle ikinci kez “BOZULMASINA” sebebiyet vermeyecek şekilde, özenle işlem yapmak ve hüküm kurmak zorunluluğunu getirir.
Somut olayda; Dairemizin 16.04.2018 tarihli 2016/19435 esas, 2018/8686 karar sayılı bozma ilamı uyarınca; "Somut uyuşmazlıkta, davacının ıslah talebini 25.09.2014 tarihinde yaptığı, iş akdinin sonra erme tarihinin ise 26.12.2008 olup, beş yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği anlaşıldığından davalı vekilinin ıslah beyanına karşı süresi içinde zamanaşımı def"inde bulunmasına rağmen, zamanaşımı def"i değerlendirilmeden karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesi ile kararın bozulduğu ve mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde ıslaha karşı zamanaşımı itirazı değerlendirilmeden bozma gereği yerine getirilmeden hüküm kurulması hatalı olup ikinci kez bozmayı gerektirmiştir
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.03.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.