11. Hukuk Dairesi 2014/18266 E. , 2015/2187 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16/04/2014 tarih ve 2013/78-2014/93 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, ..."in 1 sayılı Genel Duyurusunun müvekkilinin intranet ortamında dolaştığını ve anılan duyuruda logosu ile ticaret unvanının kullanıldığını, ayrıca TC ... i olarak banka personeline e-posta yoluyla duyuru yapıldığını, duyuruda davalının ... irtibat adresi verilerek sendikalı olmaya davet edildiğini, twitter.com/..., facebook.com/... ve www.....com sosyal medya hesapları ile alan adlarında müvekkilinin ismi ve logosu kullanılarak marka ve ticaret unvanından doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet yaratıldığını, sanki banka ile birlikte hareket edildiği izlenimi yaratılıp, üye kayıt işlemleri ve sendikal faaliyetlere başlanıldığını, bu hareketi yapanların kendilerini ... personeli sendika hareketi olarak tanıttıklarını oysa, bu hareketle müvekkilinin ilgisinin bulunmadığını, ... isimli bir sendikanın olmadığını, davalının .... isimli internet sitesinde müvekkili aleyhine hukuka aykırı köşe yazıları yazdığını, kendisine tazminat davası açıldığını, davalı tarafından da müvekkili aleyhine davalar açıldığını ancak, bu davaların reddedilmesi nedeniyle muhtelif gazete ve internet sitelerinde müvekkilinin itibar ve şöhretini zedeleyen, halkın kin ve husumetine maruz bırakan yazılar yazdığını ileri sürerek, davalının müvekkilinin unvan ve logosuyla markasını e-posta ve sosyal medya hesaplarında kullanmasının men ve durdurulması ile kaldırılması ve 50.000,00 TL manevi tazminatın ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı, dava konusu e-postaları kendisinin atmadığını, logonun bulunduğu yazıyı da yazmadığını, www.....com ibareli alan adı ile web sayfasının, twitter.com/..., facebook.com/... hesaplarının kendisinin olmadığını, hesaplardaki içeriklerle ilgisinin bulunmadığını, e-posta adresinin bir çok kişi tarafından bilindiğini ve kamuya açık olduğunu, bu nedenle e-postadan gönderilen yazıda sosyal medya hesapları yanında kendi e-posta adresine yer verilmiş olmasının bilgi ve kontrolü dışında olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, ispat yükünün davacıda olup, dava konusu sosyal medya ve e-posta hesaplarının davalıya aidiyetini gösterir kanıta ulaşılamadığı, hesapların profil bilgisi verilmeksizin oluşturulduğu, davalının da kendisine ait olmadığını beyan ettiği, profil
bilgilerinin tespiti için hesapları açan ABD"deki kuruluşlarla yazışma yapılsa bile sağlıklı sonuçlara ulaşılmasının mümkün olmadığı, IP adreslerinden yola çıkarak inceleme yapılmasının da davalı dışında birçok kişinin kişisel verilerine ulaşılmasının gerekmesi karşısında hukuka uygun olmadığı, kaldı ki bu araştırmanın da gereksiz olduğu zira, markaya tecavüzden bahsedilebilmek için tescilli markanın aynısı ve benzerinin bir mal ve hizmetle bağlantılı olarak ticari hayatta kullanılmasının gerektiği, oysa, iddia konusu sosyal medya hesaplarında ve e-posta yoluyla gönderilen duyurulardaki logonun ... adlı, olması öngörülen bir sendikal hareketin hazırlanmasında kullanıldığı, bu haliyle ticari bir kullanım olmadığı, faaliyetin örgütlenme hürriyeti kapsamında değerlendirilmesi aşamasında olduğu ve bu hareketin davacının kurumsal kimliği ile bir ilgisinin bulunmadığı, davacının ticaret unvanı anılan ortamlarda kullanılmadığından unvana tecavüzden bahsedilemeyeceği, eylemlerin haksız rekabet de oluşturmadığı zira, davacının faaliyet sahası ile ilgili bir mal ve hizmet sunumunda bulunulmadığı gibi, herhangi bir şekilde davacıyı kötüleyen, karalayan, toplum nezdinde ona kin ve nefretle bakılmasını gerektiren içeriğin de olmadığı, esasen davacının toplum nezdinde böylesi faaliyetlerden etkilenmeyecek derecede güçlü bir yapıya sahip olup, güven ve itibarının bulunduğu, herşeyden öte davacının hukuka aykırı olduğunu iddia ettiği eylemlerin davalı tarafından gerçekleştirildiğini gösterir kesin bir kanıta da ulaşılamadığı, davalının, davacı aleyhine dava açması, bir kısım medyada kurum aleyhine yazılar yazmasının yargılama konusu eylemleri gerçekleştirdiğine karine teşkil etmeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davalının pasif dava ehliyetine sahip olduğunun belirlenememesine göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 18/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.