Esas No: 2017/708
Karar No: 2018/608
Karar Tarihi: 04.12.2018
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/708 Esas 2018/608 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 12. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı :1197-60
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık ..."ın TCK"nın 179/3-2, 62/1, 50, 52 ve 52/4. maddeleri uyarınca 500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Denizli (Kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 01.10.2013 tarihli ve 319-697 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 13.11.2014 tarih ve 3662-22758 sayı ile;
“...Olay gecesi sanığın idaresindeki araçla aydınlatma olan, 7 metre genişliğindeki iki yönlü yolda, araçta bulunan Ali Duman’ın ve kendi beyanına göre, aracın önüne çıkan köpeğe çarpmamak için, direksiyonu sağa kırıp park halindeki araca çarpması sonucu meydana gelen maddi hasarlı olaydan 10 dakika sonra yapılan ölçümde 0.49 promil alkollü olduğu tespit edildiği, tüm dosya kapsamından aldığı alkolün etkisiyle güvenli sürüş yeteneğini kaybettiğine ve kazanın alkolün etkisiyle meydana geldiğine dair bir delil ve sanığın dışa yansıyan davranışları ile ilgili bir tespitin bulunmadığı, TCK"nın 179/2. maddesinde düzenlenen suçun kasten işlenebileceği dikkate alınarak, sanığın unsurları oluşmayan suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi...” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
6545 sayılı Kanun"un 84. maddesiyle 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 6. maddenin 1. fıkrası uyarınca sulh ceza mahkemelerinin kapatılması nedeniyle bozmadan sonra yargılama yapan Denizli 10. Asliye Ceza Mahkemesi ise 06.02.2015 tarih ve 1197-60 sayı ile;
"...Her ne kadar sanık "alkol aldığını, ancak kazanın önüne çıkan bir köpeğe çarpmamak için direksiyonu kırması nedeniyle meydana geldiğini" öne sürmüş ise de bu savunma bir an için doğru olarak kabul edilse bile, köpeğe çarpmamak için duramayacak kadar hızlı ve dikkati dağılmış durumda olan ve direksiyonu kırdığında park halindeki araçlara çarpıp ağır maddi hasara yol açacak kadar direksiyon hakimiyetini kaybetmiş olan bir sürücünün, emniyetli biçimde araç sevk ve idare ettiğinden söz edilemeyeceğinden sanık savunmalarına itibar edilmemiş ve Yargıtay bozma ilamına uyulmaksızın, önceki kararımızda direnilerek sanığın cezalandırılmasına dair hüküm kurulmuştur." şeklindeki gerekçeyle bozma kararına direnerek, önceki hükümde olduğu gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13.05.2015 tarihli ve 148453 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 444-827 sayı ile 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 19.04.2017 tarih ve 42-3342 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu oluşturup oluşturmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
12.04.2013 tarihli trafik kazası tespit tutanağında; olayın 12.04.2013 tarihinde saat 02.10"da gerçekleştiği, havanın açık, yolun kavşak ve geçit bulunmayan, kuru, düz, eğimsiz bir yol olduğu, kazaya etken yol kusurunun bulunmadığı, sanığın kullandığı aracın doğru istikamette giderken park hâlindeki araçlara çarptığı ve hafif hasar verdiği, psikofiziksel durumu tespit edilemeyen sanığın Karayolları Trafik Kanunu"nun 52/1-B maddesini ihlal ettiği yönünde açıklamalara yer verildiği,
Aynı tarihli kaza yeri krokisinde; sanığın sevk ve idaresindeki 20 A.. .6 plaka sayılı aracın seyir hâlinde, 20 . ...2 plaka sayılı araç ile onun arkasındaki 20 H. ..7 plaka sayılı aracın ise yolun sağında park hâlinde oldukları, sanığın direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi üzerine önce 20 H. ..7 sayılı araca ardından da 20 . ...2 plaka sayılı araca çarptığı, sanığın olay nedeni ile yaralandığı ifade edildiği,
Denizli Devlet Hastanesince kaza anından on dakika sonra düzenlenen 12.04.2013 tarihli genel adli muayene raporuna göre; sanığın yapılan muayenesinde 0,49 promil alkollü olduğu,
Anlaşılmaktadır.
Tanık ... kollukta; olay tarihinde evinde uyurken, karşı komşusu olan Mehmet Künarlıoğlu"nun kapıyı çalarak aracına başka birisinin çarptığını söylediğini, 11.04.2013 tarihinde ikametinin önündeki caddeye nizami bir şekilde park ettiği 20 . ...2 plaka sayılı Yiğit İnşaat Ltd. Şti adına kayıtlı olup kendisinin kullandığı kamyonetin 20 A.. .6 plaka sayılı aracın çarpması sonucu sol arka kısmından ağır hasar aldığını gördüğünü, mahkemede ayrıca; sanığı yalnızca karakolda gördüğünü, hâlinden, kokusundan, tavrından alkol aldığının belli olduğunu,
Tanık ... kollukta; kendisi adına kayıtlı 20 H. ..7 plaka sayılı aracını 11.04.2013 tarihinde saat 17.00 sıralarında ikametinin önüne park ettiğini, 12.04.2013 tarihinde saat 02.30 civarında polislerin telefon açması üzerine sanığın aracına çarptığını öğrendiğini,
İfade etmişlerdir.
Sanık kollukta; olay gecesi saat 02.00 sıralarında 20 A.. .6 plaka sayılı Hasan Hüseyin Akçaöz adına kayıtlı olup kendisinin kullandığı araç ile yanında yeğeni .....bulunduğu hâlde Çamlık Caddesi üzerinden çorba içmeye giderken saatte yaklaşık 40-45 km hızla Lise Caddesi, Jandarma karşısına geldiğinde bir anda önüne köpek çıktığını, köpeğe çarpmamak için direksiyonu sağa doğru kırdığını ve aracın hâkimiyetini kaybettiğini, yan tarafta bulunan Mercedes marka 20 ....2 plaka sayılı kamyonete çarptığını, bu sırada burnunu direksiyona vurarak yaralandığını, arkadaki 20 H. ..7 plaka sayılı araca ise çarpmadığını, mahkemede ise; olay günü evinde yarım şişe bira içtiğini, evden çıkıp 20 A.. .6 plakalı araç ile Çamlık"ta bir çorbacıya gittiğini, önüne köpek çıkınca hayvana çarpmamak için direksiyonu sağa kırmak zorunda kaldığını ve oradaki araca çarptığını, bunun üzerine polisi aradığını, suçlamaları kabul etmediğini, sarhoş olmadığını ve dikkatinin de dağılmadığını, kazanın alkollü olmasından ileri gelmediğini, suçlamaları kabul etmediğini savunmuştur.
5237 sayılı TCK’nın "Trafik güvenliğini tehlikeye sokma" başlıklı 179. maddesinin üçüncü fıkrasında; "Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanan kişi yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır" hükmüne yer verilip, fıkranın uygulanma şartları ise gerekçesinde; "Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanan kişinin cezalandırılması öngörülmüştür. Bu bakımdan, örneğin, uzun süre araç kullanmak dolayısıyla yorgun ve uykusuz olan kişilerin araç kullanmaya devam etmesi hâlinde de bu suçun oluştuğunu kabul etmek gerekir." şeklinde açıklanmıştır.
TCK"nın 179. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen suçun faili, alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanan kişidir. Suçun oluşması için tek başına alkol veya uyuşturucu madde etkisinde araç kullanmak yeterli olmayıp ayrıca kişinin alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edip edemeyeceğinin, diğer bir deyişle güvenli araç kullanıp kullanamayacağının tespit edilmesi gerekmektedir. (Ömer Metehan Aynural, Soyut Tehlike Bağlamında Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu (TCK 179/3), On İki Levha Yayıncılık A.Ş., 1. Baskı, İstanbul, Mart 2018, s. 42-45.)
TCK"nın 179/3. maddesinde sözü edilen alkol, alkollü içki yapımında kullanılan alkol türü olan etanoldür (etil alkol). Promil ise, alınan alkolün 100 mililitre kandaki oranını miligram cinsinden gösteren ölçü birimidir. Alkolün ağırlığı, kanın ise hacmi dikkate alınarak kurulan orantı üzerinden kandaki alkolün promil cinsinden seviyesi belirlenir. Örneğin 0,40 promil, 100 mililitre kanda 40 miligram alkol bulunduğunu gösterir. Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulunca vücuda alınan etil alkolün kandaki seviyesinin ortalama olarak saatte 0,15 promil azaldığının tıbben bilindiği belirtilmektedir.
Maddede hangi orandaki alkolün güvenli araç kullanma yeteneğini ortadan kaldıracağına ilişkin bir ölçüt belirlenmemiştir. Bu nedenle somut olaydaki durumun araştırılması gerekmektedir. Esasen bilimsel olarak da kanda bulunan belirli bir alkol oranının her insanda aynı sonuca yol açtığı söylenemez. Bunda kişinin bünyesel özellikleri, yaşı, cinsiyeti, alkol kullanma sıklığı vb. etmenler rol oynamaktadır. Kandaki alkol oranı, olay tarihi itibarıyla saptanabilmelidir. Önemli olan, suç oluşturduğu kabul edilen davranışın icra edildiği sırada failin kanındaki alkol oranıdır. Kandaki alkol oranının her saat için ortalama 0,15 promil azaldığının bilimsel olarak kabul edilmesi nedeniyle olaydan sonraki saatlerde yapılacak ölçümlerde bu hususun gözetilmesi gerekir. Hâkim, alkol oranını, olay tutanağını, bilimsel görüşleri ve failin aracı kullanma şekli, olay sonrasındaki konuşmaları ve diğer hareketleri gibi harici davranışlarına ilişkin tanık gözlemlerini değerlendirerek suçun oluşup oluşmadığını takdir etmelidir. Önemli olan husus, alkol oranı ve failin olay sırasındaki davranışları gibi bilgilerden hareketle alınan alkol nedeniyle aracı güvenli kullanma yeteneğinin azaldığının tespit edilebilmesidir. (Osman Yaşar-Hasan Tahsin Gökcan-Mustafa Artuç, Yorumlu Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, Adalet Yayınevi, 2. Bası, Ankara, 2014, s. 5525-5531.)
Öte yandan, Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu tarafından, 0,30 promil ve altında kan alkol düzeyine sahip olan olan kişilerin aksi ispatlanmadıkça güvenli sürüş (araç kullanma) yeteneklerinin bozulmadığının, 1,01 promil ve üzerinde kan alkol düzeyine sahip sürücülerin ise bireysel farklılıkları ortadan kaldırabilecek ölçüde alkollü olduklarının ve bu seviyede alkol tesiri altındaki sürücülerin emniyetli sürüş yeteneklerinin olumsuz olarak etkilendiğinin kabulü gerektiği, 0,31-1,00 promil kan alkol seviyesine sahip sürücülerin ise güvenli sürüş yeteneğini kaybedip kaybetmedikleri hususunun ivedilikle yapılacak detaylı bir hekim muayenesi ile tespit edilmesi gerektiği belirtilmekteydi. (Faruk Aşıcıoğlu-Belkıs Yapar-Aliye Tütüncüler-Ahmet Belce, Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu Açısından Alkol, Adli Tıp Dergisi, cilt 23, sayı 3, 2009, s. 15.)
Yine, Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulunca, belirlenen alkol seviyesine göre bulguların ortaya çıkma eşiğinde sayılan etkenlere bağlı olarak değişebilen derecelerde bireysel farklılıklar görülmekle birlikte; düşük konsantrasyondan itibaren alkol düzeyinin artışı ile paralel olarak artan derecelerde gevşeme, dikkat azalması, cesaretlenme, çevresel uyarıların algılanmasında yavaşlama, göz ve beyin arasındaki iletişim süresinde uzama, algılanan çevresel uyarıların beyinde işlenmiş veriler hâline dönüşmesinde gecikme dolayısıyla uyaranlara karşı reaksiyon zamanında uzama, beyinciğin etkilenmesi suretiyle denge ve koordinasyonun olumsuz yönde etkilenmesi, ani karar verebilme, direksiyon ve fren kontrolü gibi birden fazla hareketi bir arada yapabilme kabiliyetinde azalma, uyaranları erken fark edip doğru tepkiler verme, istemli göz hareketleri, gözün takip yeteneği, karanlığa adaptasyon, hız ve mesafe tayini gibi becerilerde olumsuz yönde etkilenme, istemsiz göz hareketlerinin ortaya çıkması, uykuya meyil gibi belirtilerin oluştuğu, bu durumdaki bir sürücünün risk alma eğiliminin arttığı, sürüşle ilgili becerilerinde azalma olduğu ve kaza ihtimalinin arttığının bilimsel olarak kabul edildiği belirtilmiştir.
Bu aşamada 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun suç tarihinden önce yürürlükte bulunan 48. maddesi ile suç tarihinden sonra anılan maddede yapılan değişiklikleri incelemek faydalı olacaktır.
2918 sayılı Kanun"un suç tarihinde yürürlükte bulunan "Alkollü içki, uyuşturucu veya keyif verici maddelerin etkisi altında araç sürme yasağı" başlıklı 48. maddesi;
"Uyuşturucu veya keyif verici maddeleri almış olanlar ile alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin kara yolunda araç sürmeleri yasaktır.
Uyuşturucu veya keyif verici maddelerin cinsleri ile alkollü içkilerin etki dereceleri ve kandaki miktarlarını tespit amacıyla, trafik zabıtasınca teknik cihazlar kullanılır. Tespit usulleri ve muayene şartları, Sağlık Bakanlığının görüşüne uygun olarak hazırlanacak yönetmelikte düzenlenir.
Bu madde hükmüne uymayan sürücüler derhal araç kullanmaktan men olunur.
Toplu taşım araçlarında sigara içilemez. Sigara içenler hakkında 4207 sayılı Tütün Mamüllerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun hükümleri uygulanır.
Yönetmelik ile belirtilen miktarların üzerinde alkollü araç kullandığı tespit edilen sürücülerin, suçun işlendiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde; birinci defasında sürücü belgeleri altı ay süreyle geri alınır ve haklarında 265 300 000 lira para cezası uygulanır. İkinci defasında sürücü belgeleri iki yıl süreyle geri alınır ve haklarında 332 600 000 lira para cezası uygulanır ve bu sürücüler Sağlık Bakanlığınca, esas ve usulleri Sağlık ve İçişleri Bakanlıklarınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilen sürücü davranışlarını geliştirme eğitimine tabi tutulurlar, eğitimi başarıyla tamamlayanların belgeleri süresi sonunda iade edilir. Üç veya üçten fazlasında ise, sürücü belgeleri beş yıl süreyle geri alınır ve altı aydan aşağı olmamak üzere hafif hapis cezası ile birlikte 532 600 000 lira hafif para cezası uygulanır. Ayrıca, psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı muayenesine tabi tutulurlar. Bu değerlendirme ve muayene sonrasında uygun görülenlere, geri alma süresi sonunda sürücü belgeleri iade edilir. Psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı muayenesinin yapılmasına dair esas ve usuller yönetmelikte gösterilir.
Uyuşturucu ve keyif verici maddeleri alarak araç kullananlara, eylemi başka bir suç oluştursa bile ayrıca, altı ay hafif hapis cezası ile birlikte 532 600 000 lira hafif para cezası uygulanır ve sürücü belgeleri süresiz olarak geri alınır," şeklinde iken suç tarihinden sonra, 11.06.2013 tarihli ve 28674 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6487 sayılı Kanun"un 19. maddesi ile 2918 sayılı Kanun"un 48. maddesinin başlığı “Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin etkisi altında araç sürme yasağı" olarak, metni de;
"Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile alkollü olan sürücülerin karayolunda araç sürmeleri yasaktır.
Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla, kollukça teknik cihazlar kullanılır.
Kişinin yaralanmak veya ölümlü ya da kollukça müdahil olunan maddi hasarlı trafik kazasına karışması hâlinde, ikinci fıkrada belirtilen muayeneye tabi tutulması zorunludur. Teknik cihaz ile yapılan ölçüme itiraz eden veya bu cihaz ile ölçüm yapılmasına müsaade etmeyen bu sürücüler, en yakın adli tıp kurumuna veya adli tabipliğe veya Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kuruluşlarına götürülerek uyuşturucu veya uyarıcı madde ya da alkol tespitinde kullanılmak üzere vücutlarından kan, tükürük veya idrar gibi örnekler alınır. Bu işlem bakımından 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 75 inci maddesi hükümleri, beşinci fıkrası hariç olmak üzere uygulanır.
Trafik kazası sonucunda kişinin ölmesi veya teknik cihaza üfleyemeyecek kadar yaralanmış olması hâlinde, üçüncü fıkra hükümlerine göre bu kişilerden kan, tükürük veya idrar gibi örnekler alınır.
Yapılan tespit sonucunda, 0.50 promilin üzerinde alkollü olarak araç kullandığı tespit edilen sürücüler hakkında, fiili bir suç oluştursa bile, 700 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi altı ay süreyle geri alınır. Hususi otomobil dışındaki araçları alkollü olarak kullanan sürücüler bakımından promil alt sınırı 0.21 olarak uygulanır. Alkollü olarak araç kullanma nedeniyle sürücü belgesi geri alınan kişiye, son ihlalin gerçekleştiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde; ikinci defasında 877 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri iki yıl süreyle, üç veya üçten fazlasında ise, 1.407 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri her seferinde beşer yıl süreyle geri alınır. Sürücü belgelerinin herhangi bir nedenle geçici olarak geri alınmış olması hâlinde belirtilen süreler, geçici alma süresinin bitiminde başlar.
Yapılan tespit sonucunda, 1.00 promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen sürücüler hakkında ayrıca Türk Ceza Kanununun 179 uncu maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri uygulanır.
Hususi otomobil sürücüleri bakımından 0.50 promilin, diğer araç sürücüleri bakımından 0.20 promilin üzerinde alkollü olan sürücülerin trafik kazasına sebebiyet vermesi hâlinde, ayrıca Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.
Uyuşturucu veya uyarıcı madde aldığı tespit edilen sürücülere 3.600 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi beş yıl süreyle geri alınır. Bu kişiler hakkında ayrıca Türk Ceza Kanunu hükümleri uygulanır.
Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla, kollukça teknik cihazlar kullanılmasını kabul etmeyen sürücülere 2000 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi iki yıl süreyle geri alınır.
Sürücünün uyuşturucu veya uyarıcı madde kullandığından şüphe edilmesi hâlinde 5271 sayılı Kanunun adli kolluğa ilişkin hükümleri uygulanır.
Alkollü olarak araç kullanması nedeniyle son ihlalin gerçekleştiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde sürücü belgeleri ikinci defa geri alınan sürücüler Sağlık Bakanlığınca, usul ve esasları İçişleri, Millî Eğitim ve Sağlık bakanlıklarınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilen sürücü davranışlarını geliştirme eğitimine; üç veya üçten fazla geri alınan sürücüler ise psiko-teknik değerlendirmeye ve psikiyatri uzmanının muayenesine tabi tutulurlar.
Sürücü belgelerinin geçici geri alma işlemleri bu Kanunun 6 ncı maddesinde sayılan görevliler tarafından yapılır.
Bu madde hükümlerine göre geri alınan sürücü belgesinin iade edilebilmesi için; ilgili kişi hakkında trafik kurallarına aykırılık dolayısıyla bu Kanun hükümlerine göre verilmiş olan idari para cezalarının tamamının tahsil edilmiş olması; uyuşturucu veya uyarıcı madde alması nedeniyle sürücü belgesi geri alınanların ayrıca sürücü olmasında sakınca bulunmadığına dair resmi sağlık kurumlarından alınmış sağlık kurulu raporunun ibraz edilmesi şarttır.
Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin tespiti için kullanılacak teknik cihazların sahip olacağı asgari koşullar ile diğer usul ve esaslar yönetmelikte gösterilir.” şeklinde değiştirilmiş olup, maddenin 6. fıkrasında, yapılan tespit sonucunda kandaki alkol miktarı 1,00 promilin üzerinde çıkan sürücüler hakkında TCK"nın 179. maddesinin 3. fıkrası hükümlerinin uygulanacağı, 7. fıkrasında ise, hususi otomobil sürücüleri bakımından 0,50 promilin, diğer araç sürücüleri bakımından 0,20 promilin üzerinde alkollü olan sürücülerin trafik kazasına sebebiyet vermeleri hâlinde, ayrıca TCK"nın ilgili hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Düzenlemenin yürürlüğe girdiği 11.06.2013 tarihinde ve sonrasında gerçekleştirilen eylemlerin zikredilen suçu oluşturup oluşturmadığına ilişkin hâkim tarafından yapılacak değerlendirmede "6487 sayılı Kanun"un 19. maddesi ile değişik 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 48/6. maddesi; "1.00 promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen sürücüler hakkında ayrıca Türk Ceza Kanununun 179 uncu maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri uygulanır." şeklinde düzenlenmiş olup, bu maddeye göre sürücünün 1.00 promilin üzerinde olkollü şekilde araç kullanmasının atılı suçun oluşması için yeterli olduğu...tespit edilen alkol promil miktarının 1.00 promilin altında olması hâlinde ne yapılacağı hususuna gelince; 2918 sayılı Kanun"un...48. maddesinin 7. fıkrasında; hususi otomobil sürücüleri bakımından 0,50 promilin, diğer araç sürücüleri bakımından 0,20 promilin üzerinde alkollü olan sürücülerin trafik kazasına sebebiyet vermesi hâlinde, ayrıca Türk Ceza Kanunu"nun ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtildiğinden, burada taksirle öldürme ve yaralama suçlarında bilinçli taksir hâlinden farklı olarak, maddi hasarlı kazaya karışan bir otomobil sürücüsünün alkol promil miktarının 0,50 promilin üzerinde, yine maddi hasarlı bir trafik kazasına karışan diğer araç sürücülerinin ise alkol promil miktarının 0,20 promilin üzerinde olması hâlinde, 2918 sayılı Kanun"un 48. maddesinin 7. fıkrası kapsamında, TCK"nın 179. maddesinin 3. fıkrasında belirtilen suçun oluştuğu kabul edilecektir." (Serap Kaygusuz, Yargıtay Uygulamaları Kapsamında Taksirle Öldürme Taksirle Yaralama Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçları, Adalet Yayınevi, Ankara, 2018, s. 687.)
2918 sayılı Kanun"un 48. maddesinin değiştirilmesinden önceki dönemde gerçekleştirilen eylemler yönünden ise, Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulunun bilimsel değerlendirmeleri de dikkate alınarak, kanında 0,30 promil ve altında alkol tespit edilen kişilerin aksi ispatlanmadıkça emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edecek durumda oldukları, kanında 0,31-1,00 promil alkol tespit edilen kişilerin emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edip edemeyecek hâlde olup olmadıkları hususunun olaydan sonra en kısa sürede yapılacak ayrıntılı bir doktor muayenesiyle belirlenmesi gerektiği, bunun mümkün olmadığı hâllerde bu hususun failin olay sırasındaki davranışları değerlendirilmek suretiyle belirlenebileceği, kanında 1,01 promil ve üzerinde alkol tespit edilen kişilerin ise her hâlükârda emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde oldukları kabul edilmelidir.
Ceza hukukunda genel kural, suçun işlendiği tarihte yürürlükte bulunan kanunun uygulanmasıdır. Sonradan yürürlüğe giren bir kanunun, yürürlük tarihinden önce işlenen suçlara tatbik edilebilmesi, ancak lehe sonuçlar doğurması durumunda mümkündür. Alkolün kandaki seviyesinin ortalama olarak saatte 0,15 promil azaldığı gözetildiğinde, kazadan 10 dakika sonra yapılan muayenesinde 0,49 promil alkollü olduğu, tespit edilen sanığın kaza sırasında kanında 0,50 promilin bir miktar üzerinde alkol bulunduğundan açık olması karşısında; somut olayda, açıkça sanık aleyhine sonuç doğuracak olan 2918 sayılı Kanun"un 48. maddesinin 7. fıkrasındaki düzenlemenin, yürürlük tarihinden önce işlendiği iddia edilen suç açısından uygulanması imkânı bulunmamaktadır. Bu nedenle uyuşmazlığın, 2918 sayılı Kanun"un 48. maddesinde 6487 sayılı Kanun"un 19. maddesi ile yapılan değişiklikler dikkate alınmadan çözümlenmesi gerekmektedir.
Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi hâlinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate ya da herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanığın 12.04.2013 tarihinde saat 02.10 sıralarında sevk ve idaresindeki 20 A.. .6 plaka sayılı aracı ile Kınık ilçesi Çamlık Caddesi üzerinde lise istikametine doğru seyir hâlindeyken tanık ..."in park hâlindeki 20 . ...2 plaka sayılı aracı ile mağdur ..."na ait 20 H. ..7 plaka sayılı araca çarptığı, kazadan on dakika sonra yapılan ölçüme göre 0,49 promil alkollü olan ancak alkolün kandaki seviyesinin ortalama olarak 0,15 promil azaldığı gözetildiğinde kaza anında 0,50 promilin biraz üzerinde alkollü olduğu açık olan sanığın kanındaki alkol seviyesinin suç tarihindeki düzenlemeye göre cezalandırılmasını gerektiren 1,00 promilin üzerine çıkmaması, vücudunda gevşeme, dikkat azalması, cesaretlenme, çevresel uyarıların algılanmasında yavaşlama, göz ile beyin arasındaki iletişim süresinde uzama, algılanan çevresel uyarıların beyinde işlenmiş veriler hâline dönüşmesinde gecikme dolayısıyla uyaranlara karşı reaksiyon zamanında gecikme ve beyinciğin etkilenmesi suretiyle denge ve koordinasyonunun bozulduğuna ilişkin, yine ani karar verebilme, direksiyon ve fren kontrolü gibi birden fazla hareketi bir arada yapabilme kabiliyetinde azalma, uyaranları erken fark edip doğru tepkiler verme, istemli göz hareketleri, gözün takip yeteneği, karanlığa adaptasyon, hız ve mesafe tayinine ilişkin becerilerde olumsuz yönde etkilenme olduğunun istemsiz göz hareketlerinin ortaya çıktığına, uykuya meyil benzeri belirtilerin bulunduğuna, dolayısıyla emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olduğuna dair bir bilgi veya belgenin olmaması karşısında, önüne çıkan köpeğe çarpmamak için direksiyonu sağa çevirip aracın hâkimiyetini kaybederek park halindeki diğer araçlara çarptığı anlaşılan sanığın aldığı alkolün etkisi ile güvenli sürüş yeteneğini kaybederek araç kullandığına dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün sanığın trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu işlediğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmaması nedeniyle atılı suçtan beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Denizli 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.02.2015 tarih ve1197-60 sayılı direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün, sanığın trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmaması nedeniyle atılı suçtan beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 04.12.2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.