Hukuk Genel Kurulu 2020/208 E. , 2020/349 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “kadastro tespitine itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Tunceli Kadastro Mahkemesince verilen müdahil davacı ... İdaresi yönünden davanın kısmen kabulüne, davacılar ve diğer müdahil davacılar yönünden davanın reddine ilişkin karar davacılar ... ve arkadaşları vekili, müdahil davacılar ... ve arkadaşı, müdahil davacı ... İdaresi vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda davacılar ve müdahil davacılar yönünden bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı kısmen direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacılar ... ve arkadaşları vekili, müdahil davacı ... vekili ile müdahil davacı ... İdaresi temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4.1. Davacılar ... ve arkadaşları vekili 05.08.1991 tarihli dava dilekçesinde; çekişme konusu Tunceli ili Merkez ilçe Atatürk Mahallesinde kain 144 ada 7,8,9 ve 10 parsel sayılı taşınmazlardan 8 ve 9 parsel sayılı taşınmazların belli miktardaki alanının ifraz edilerek davalı Hazine adına tespit edildiğini, bu parsellerden kalan kısımlar ile 7 ve 10 parsel sayılı taşınmazların davalı ... ile müşterek olarak tespit edildiğini, taşınmazların tarım arazisi olup orman veya Hazine ile ilgisi bulunmadığını, müşterek malik gösterilen ...’ın ise taşınmazdaki hisselerini devrettiğini ileri sürerek 8 ve 9 parsel sayılı taşınmazlarda Hazine lehine, bu parseller ile 7 ve 10 parsel sayılı taşınmazlarda ... lehine yapılan tespitin iptaline, taşınmazların müvekkiller ile geriye kalan müşterekler adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
4.2. Müdahil davacı ... İdaresi temsilcisi 13.09.1994 havale tarihli dilekçesi ile, çekişme konusu 144 ada 7, 8, 9, 10 parsel sayılı taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğunu ileri sürerek müdahale talebinin kabulüne, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
4.3. Müdahil davacılar ... ve ... 31.10.2002 havale tarihli dilekçeleri ile; çekişme konusu taşınmazlarda hakları bulunduğunu, müdahale taleplerinin kabulü ile yapılacak yargılama sonucunda mevcudiyeti saptanacak haklarının adlarına tesciline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı Cevabı:
5.1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesi sunmamış, yargılama aşamasındaki beyanlarında davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
5.2. Diğer davalılar savunmada bulunmamışlardır.
Mahkeme Kararı:
6. Tunceli Kadastro Mahkemesinin 02.06.2004 tarihli ve 1991/67 E., 2004/12 K. sayılı kararı ile; çekişmeli 144 ada 8, 9 ve 10 parsel sayılı taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığından orman vasfı ile Hazine adına, 7 parsel sayılı taşınmazın ise tarım arazisi olduğu, 3402 sayılı Kanun’un 14 ve 17. maddelerindeki zilyetlik koşullarının tespit malikleri lehine oluştuğu, davacıların ... hissesi yönünden davacıların davalarını ispatlayamadıkları gerekçeleriyle müdahil davacı ... İdaresinin davasının kısmen kabulüne, davacılar ve müdahil davacıların davasının reddine, 144 ada 8, 9 (9 nolu parselden kesilen ve 8 nolu parselden kesilen fen bilirkişi Tellal Şimşek’in raporunda A ve B ile işaretli kısımlarda 16741 m2 miktar fazlası olarak ayrılan kısımda dahil) ve 10 parsel sayılı taşınmazların orman olarak Hazine adına tesciline, 7 parsel sayılı taşınmazın tespit malikleri adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Tunceli Kadastro Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ... ve arkadaşları vekili, müdahil davacılar ... ve arkadaşı, müdahil davacı ... İdaresi vekili ile davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 20. Hukuk Dairesince 01.03.2005 tarihli ve 2004/11469 E., 2005/18747 K. sayılı kararı ile; “1)8 ve 9 sayılı parsellerden kayıt miktar fazlası olarak ifraz edilen ve fen bilirkişi krokisinde (A) ve (B) ile gösterilen toplam 16741 m2 yüzölçümündeki taşınmazın uzman orman bilirkişi tarafından resmi belgelere dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığından davalı Hazine ile davacı ve katılan gerçek kişilerin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2) Orman Yönetiminin 7 sayılı parsele ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Orman Yönetimi sonradan harcını vererek davaya katılmıştır. Bu katılmanın 8 ve 9 sayılı parsellerden kayıt miktar fazlası olarak ayrılan ve komisyon kararı ile Hazine adına tesbit edilen bölümlere yönelik olarak kabul edilmesi gerekir. Yönetimin 7 sayılı parsele ilişkin açılmış bir davası bulunmadığından 7 sayılı parsele yönelik temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
3) Davacı ve katılan gerçek kişilerin 7, 8, 9 ve 10 sayılı parsellere yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Dava, gerçek kişiler tarafından çekişmeli parsellere revizyon gören Temmuz 1954 tarih 83 numaralı 20500 m2 yüzölçümlü tapunun kayıt miktar fazlası olarak, 09.05.1991 tarihli komisyon kararı ile 8 sayılı parselden kesilen 9840 m2, 9 sayılı parselden kesilen 6712 m2 yüzölçümündeki bölümüne yöneliktir. Başka bir anlatımla, 7 ve 10 sayılı parsellerin tamamı ile 8 ve 9 sayılı parsellerin geriye kalan bölümleri hakkında verilen 09.05.1991 tarihli karar ... hissesi dışındaki yönlerden kesinleşmiştir. Bu nedenle, 7 ve 10 sayılı parsellerin tamamı ile 8 ve 9 sayılı parsellerin geriye kalan bölümleri hakkındaki dava sadece ...’nin payına yönelik olarak yürütülüp karara bağlanması gerekir. Yapılacak araştırma sonucu ... payının davacı kişilere satılmadığı belirlendiği takdirde komisyon kararındaki paylar oranında, ... payı davacılara satılmışsa o takdirde ...’nin payı davacılar ve diğer pay sahipleri adına komisyon kararında belirtilen paylara ilave edilmek suretiyle tescil edilmesi gerekir." gerekçeleriyle 1. bentte açıklanan nedenlerle 8 ve 9 parselden kesilen fen bilirkişi krokisinde (A) ve (B) ile gösterilen toplam 16741 m2 bölümün orman niteliği ile Hazine adına tesciline dair hükmün onanmasına, 2. bentte açıklanan nedenlerle Orman Yönetiminin 7 parsele ilişkin temyiz dilekçesinin reddine, 3. bentte açıklanan nedenlerle davacı ve katılan gerçek kişilerin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
9. Tunceli Kadastro Mahkemesinin 17.05.2013 tarihli ve 2005/2 E., 2013/16 K. sayılı kararı ile; davacılar tarafından süresinde dava açılarak tüm parsellere itiraz edildiğinden kadastro tutanaklarının askıda olup kesinleşmediği, taraflar ve 3. kişilerin karar verilinceye kadar dilekçelerini harçlandırıp müdahale talebinde bulunabilecekleri ve taleplerinin itirazlı parsellerin tamamına ilişkin olduğu, Orman İdaresinin tüm parseller yönünden davaya katılmasında engel bir durum olmadığı, Orman İdaresinin davaya müdahil olma talebinin sadece 8, 9 parsel sayılı taşınmazların Hazine adına tespit gören kısmı yönünden kabul edilmesinin hukuka uygun olmadığı, orman bilirkişi raporunda 8, 9, 10 parsel sayılı taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğunun belirtildiği gerekçesiyle 8, 9 ve 10 parsel sayılı taşınmazlar yönünden Özel Daire bozma kararına direnilmesine, 7 parsel sayılı taşınmazda ...’ın hissesini Ordukaya’lara sattığı anlaşıldığından bu parsel yönünden Özel Daire bozma kararına uyulmasına verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacılar ... ve arkadaşları vekili, müdahil ... vekili ile müdahil davacı ... İdaresi temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; çekişme konusu 144 ada 7 ve 10 sayılı parsel sayılı taşınmazların tamamı ile 8 ve 9 parsel sayılı taşınmazlarda, 8 sayılı parselden kesilen 9840 m2, 9 sayılı parselden kesilen 6712 m2 yüzölçümündeki kısımlardan geriye kalan bölümlerin kadastro komisyonunun 1991/40 sayılı ve 09.05.1991 tarihli ek kararı ile ... hissesi dışındaki yönlerden kesinleşip kesinleşmediği, davanın sadece 7 ve 10 sayılı parseller ile 8 ve 9 sayılı parsel sayılı taşınmazların geriye kalan bölümlerinde ...’nin payına yönelik olarak yürütülüp karara bağlanmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, işin esasının incelenmesine geçilmeden önce iki husus ön sorun olarak ele alınmıştır.
Birinci Ön Sorunun Görüşülmesi :
13. Bu ön sorunlardan ilki, mahkemece 08.02.2006 tarihli duruşmada “usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verildiği görüldü” şeklinde ara karar tesis edilmesinin maddi hataya dayalı olup olmadığı hususudur.
14. Yerel mahkemece bozma kararı sonrası tensip zaptı ile tayin edilen 03.08.2005 tarihli duruşmada, bozma ilamının okunduğu, davacı vekilinden bozmaya karşı beyanı alındıktan sonra tebligat yapılamayan davalılara tebligat yapılmasına ilişkin ara karar tesis edildiği, takip eden 28.09.2005 ve 07.12.2005 tarihli duruşmalarda ilanen tebligatın akibetinin sorulmasına ve müzekkerenin tekidine ilişkin ara kararlar verildiği, 07.12.2005 tarihli duruşmada tayin edilen 08.02.2006 tarihli duruşmada ise, ilanen tebligatın görülerek dosyasına takıldığı belirtildikten sonra, “usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verildiği görüldü” şeklinde ara karar tesis edildiği görülmüştür.
15. Açıklanan durum göz önüne alındığında, mahkemece bozma kararından sonra yeniden esasa kaydedilerek yapılan yargılamada 08.02.2006 tarihli duruşma aşamasına kadar Yargıtay bozma kararına uyulmasına ilişkin ara karar tesis edilmediği hâlde, 08.02.2006 tarihli duruşmada “…Yargıtay bozma kararına uyulduğu görüldü” ifadesine yer verilmesinin maddi hatadan ibaret olduğu sonucuna varılarak oy birliğiyle birinci ön sorun aşılmıştır.
İkinci Ön Sorunun Görüşülmesi :
16. İkinci ön sorun olarak, mahkemece direnme adı altında verilen kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı ve burada varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Özel Dairece mi yoksa Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yapılması gerektiği ön sorun olarak tartışılmıştır.
17. Bilindiği üzere, direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na eklenen “geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi).
18. Mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
19. Somut olayda, mahkemece bozma kararından sonra keşif yapılmasına ilişkin ara kararlar verildiği, 05.07.2007 tarihli duruşmada davacılar vekiline tanıklarının isimlerini bildirmesi için süre tanındığı, 18.04.2008 tarihli duruşmada davacı tanıklarının dinlenildiği, 10.05.2013 tarihli duruşmada mahalli bilirkişi ve tanık dinlenildikten sonra “Her ne kadar daha önceki celselerde keşif mahallinde keşif yapılmasına karar verilmiş ise de Yargıtay"ın dava konusu 7 nolu parselin tamamını ve 8-9 nolu parsellerin orman dışı kalan kısım yönünden buralarda ..."ın hissesinin olup olmadığı, hissesini satıp satılmadığını tespit edilerek karar verilmesi yönünde bozulmuş olduğundan mahallinde dinlenen tanık ve mahalli bilirkişilerin mahkememizde dinlenmesini yeterli olacağından yeniden keşif yapılmasına gerek görülmediğinden bir önceki celse keşif ara kararından dönülmesine” ilişkin ara kararı verilip takip eden duruşmada yargılamaya son verilerek hüküm kurulduğu, gerekçede daha önce alınan bilirkişi raporları ile mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına yer verildikten sonra Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2004/11469 E., 2005/1847 K. sayılı kararına 7 nolu parsel yönünden uyulduğunun, 8, 9, 10 nolu parseller yönünden direnildiğinin belirtildiği anlaşılmıştır.
20. Şu hâlde "direnme" olarak verilen kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozma konusu ile ilgili bozma sonrası ortaya çıkan yeni delil ve olgulara dayalı olarak oluşturulan yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
21. Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
22. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
IV. SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Davacılar ... ve arkadaşları vekili, müdahil ... vekili ile müdahil davacı ... İdaresi temsilcisinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 20. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince kararın taraflara tebliğine ilişkin işlemlerin yerine getirilmesine, karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan Özel Daireye gönderilmesine, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 09.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.