12. Ceza Dairesi 2015/16084 E. , 2017/241 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle Yaralama
Hüküm : TCK’nın 89/4, 62/1, 50/1-a, 52/2-4, 53/6. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK"nın 61/1 ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle TCK"nın 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen cezanın alt ve üst sınırları arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, katılan ..."ın hayati tehlike geçirecek, vücudunda ağır derecede (4) kemik kırığı olacak ve yüzünde sabit iz oluşacak şekilde, katılan ..."ın vücudunda orta derecede (3) kemik kırığı olacak şekilde, katılan ..."ın basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde ve katılan ..."ın yüzünde sabit ize neden olacak şekilde yaralanmaları ile sonuçlanan olayda, asli ve tamamen kusurlu olduğu mahkemece de kabul edilen sanık hakkında, temel cezanın asgari hadden daha fazla uzaklaşılarak belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi ile sanık hakkında eksik cezaya hükmedilmesi, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.05.2013 tarih 2013/11-87-245 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, vekalet ücreti kişisel hakka ilişkin olup, kişisel hakka ilişkin kanuna aykırılıkların Yargıtay tarafından bozma konusu yapılabilmesi için, hükmün karşı hak sahibi tarafından temyiz edilmiş olması gerekir. Bu nedenle, kendilerini vekil ile temsil ettiren katılanlar lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, temyiz edenin sıfatına göre, bozma sebebi olarak kabul edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin bir sebebe dayanmayan temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1. Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 07/07/2009 tarih 2009/9-62-191 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK"nın 61/1. maddesinin (g) bendinde yer alan "failin güttüğü amaç ve saiki" gerekçesine dayanılamayacağının gözetilmemesi,
2. TCK"nın 52/4. maddesi gereğince, tayin olunan adli para cezasına ilişkin taksitlerden birinin ödenmemesi halinde, geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin ihtar edilmesi yerine, infazı kısıtlar şekilde ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği hususuna ilişkin ihtara hüküm fıkrasında yer verilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususlarda aynı Kanun"un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hüküm fıkrasının temel cezanın belirlenmesine ilişkin ilk paragrafından "sanığın amacı" ibaresinin çıkartılması; adli para cezasının taksitlendirilmesine ilişkin 5. paragrafın devamına “Taksitlerden biri zamanında ödenmediği takdirde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği hususunun sanığa ihtarına” şeklindeki cümlenin eklenmesi suretiyle, eleştirilen hususlar dışında sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün isteme uygun olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 12.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.