Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/35609
Karar No: 2016/1797
Karar Tarihi: 25.01.2016

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2015/35609 Esas 2016/1797 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2015/35609 E.  ,  2016/1797 K.
"İçtihat Metni"


Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : İş Mahkemesi

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalı işyerinde 15.12.1999 ila 04.09.2014 tarihlerinde şoför olarak çalışan davacının 18.12.2012 tarihinde sürücü belgesine el konulduğunu, durumun işverene bildirildiğini ve hoşgörü ile karşılanıp başka işlerde çalıştırıldığını, 2014 yılında ise yapılan bir kontrolde Erzurum"da sürücü belgesine el konulduğundan bahisle sürücü belgesine yeniden el konulduğunu, davacının şikayeti üzerine Erzurum 6. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açıldığını, bu davanın sonucu beklenmeden iş akdinin feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğinin tespitine karar verilmesini, aksi halde kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin alacağı ve sair ücret alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, alacak davası ile işe iade davasının birlikte açılamayacağını, davanın süresinde açılmadığını, iş sözleşmesinin durumu üstlerine bildirmemesi, iş güvenliğini tehlikeye düşürmesi sebepleri ile haklı ve geçerli olarak feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının 18.12.2012 tarihinde sürücü belgesine el konulduğu ve bu süre zarfından görevine devam ettiği, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 26. maddesine göre fesih hakkının bu durumun öğrenilmesinden itibaren 6 iş günü ve herhalde olay tarihinden itibaren 1 yıl içinde kullanması gerektiği, oysa sürücü belgesinin iade edildiği tarihten itibaren bu süre zarfında fesih hakkının kullanılmadığı, işveren davacı işçinin yalan beyanda bulunması sebebine de dayandığını,oysa davacının Erzurum"da gerçekleşen olay ve yargılama süresine ilişkin beyanının doğru olduğu, olayda kullanılan ve davacıya ait olduğu ileri sürülen belgenin sahte olduğu hükmen tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, alacak davasının ise usulden reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.


Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı Kanun’un 18. ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun"un 18. maddesi işverene, işçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan sebeplerle iş sözleşmesini feshetme yetkisi vermiştir. İşçinin davranışlarından kaynaklanan fesihte takip edilen amaç, işçinin daha önce işlediği iş sözleşmesine aykırı davranışları cezalandırmak veya yaptırıma bağlamak değil; onun sözleşmesel yükümlülükleri ihlale devam etmesi, tekrarlaması ihtimalinden kaçınmaktır. İşçinin davranışları sebebiyle iş sözleşmesinin feshedilebilmesi için, işçinin iş sözleşmesine aykırı, sözleşmeyi ihlal eden bir davranışının varlığı gerekir. İşçinin kusurlu davranışı ile sözleşmeye aykırı davranmış ve bunun sonucunda iş ilişkisi olumsuz bir şekilde etkilenmişse işçinin davranışından kaynaklanan geçerli bir fesih söz konusu olur. Buna karşılık, işçinin kusur ve ihmaline dayanmayan sözleşmeye aykırı davranışlarından dolayı işçiye bir sorumluluk yüklenemeyeceğinden işçinin davranışlarından kaynaklanan geçerli fesih sebebinden de bahsedilemez.
İşçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan sebepler, aynı Kanun"un 25. maddesinde belirtilen sebepler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işyerlerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen sebeplerdir. İşçinin davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan sebeplerde, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli sebeplere dayandığını kabul etmek gerekecektir.
İşçinin davranışlarına dayanan fesih, herşeyden önce, iş sözleşmesinin işçi tarafından ihlal edilmesini şart koşmaktadır. Bu itibarla, önce işçiye somut olarak hangi sözleşmesel yükümlülüğün yüklendiği belirlenip, daha sonra işçinin, hangi davranışı ile somut sözleşme yükümlülüğünü ihlal ettiğinin eksiksiz olarak tespit edilmesi gerekir. Daha sonra ise işçinin isteseydi yükümlülüğünü somut olarak ihlal etmekten kaçınabilip kaçınamayacağının belirlenmesi gerekir. İşçinin somut olarak tespit edilmiş sözleşme ihlali sebebiyle işverenin işletmesel menfaatlerinin zarar görmüş olması şarttır.
Geçerli fesih sebebinden bahsedilebilmesi için, işçinin sözleşmesel yükümlülüklerini mutlaka kasıtlı ihlal etmesi şart değildir. Göstermesi gereken özen yükümlülüğünün ihlal edilerek ihmali davranış ile ihlali yeterlidir. Buna karşılık, işçinin kusuruna dayanmayan davranışları, kural olarak işverene işçinin davranışlarına dayanarak sözleşmeyi feshetme hakkı vermez. Kusurun derecesi, iş sözleşmesinin feshinden sonra iş ilişkisinin arz edebileceği olumsuzluklara ilişkin yapılan tahminî teşhislerde ve menfaatlerin tartılıp dengelenmesinde rol oynayacaktır.
İşçinin iş sözleşmesini ihlal edip etmediğinin tespitinde, sadece asli edim yükümlülükleri değil; kanundan veya dürüstlük kuralından doğan yan edim yükümlülükleri ile yan yükümlerin de dikkate alınması gerekir. Sadakat yükümü, sözleşmenin taraflarına sözleşme ilişkisinden doğan borçların ifasında, karşı tarafın şahsına, mülkiyetine ve hukuken korunan diğer varlıklarına zarar vermeme, keza sözleşme ilişkisinin kapsamı dışında sözleşme ile güdülen amacı tehlikeye sokacak özellikle karşılıklı duyulan güveni sarsacak her türlü davranıştan kaçınma yükümlülüğünü yüklemektedir.
Somut olayda, davacının ilk olarak ehliyetine 18.12.2012 tarihinde mesai dışında bir zamanda alkollü araç kullanması sebebiyle el konulduğu, bu tarihten itibaren davacının 6 ay boyunca ehliyeti olmamasına rağmen iş yerinde çalışmaya devam ettiği, bu durumdan işyeri yetkililerinin haberdar olup olmadığının taraflar arasında ihtilaf konusu olduğu, ancak her halûkarda davacının ilgili olay sebebiyle ehliyetsiz oluşunun üzerinden 1 yıldan fazla zaman geçtiği ve bu olay hakkında işverene karşı dürüst davranmadığı iddiasının davalı tarafça ispatlanamadığı; davacının ehliyetinin başka kimselerce yapılan sahtecilik olayına karışması sonrasında ortaya çıkan karışıklık dolayısıyla davacının ehliyetine el konulması olayında ise, her ne kadar davacının kusuru olmasa da şoför olarak çalışan davacının ehliyetine yeniden el konulduğu, bu süre zarfında davalı işveren davacıyı şoför olarak çalıştıramayacağı da göz önünde bulundurulduğunda ne kadar devam edeceği belli olmayan ceza davası yargılaması boyunca işveren iş ilişkisini sürdürmek zorunda değildir. Buna göre, davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshi için yasal koşullar bulunmasa da davacının ehliyetsiz kalmasında kusuru ve dahli olmayan işverenin iş ilişkisini sürdürmesi beklenemeyeceğinden geçerli fesih nedeninin var olduğu değerlendirmesi ile davanın reddi gerekirken kabulü hatalı olmuş ve mahkemenin işe iade kararı yerinde görülmemiştir. 4857 sayılı Kanun"un 20. maddesi uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 29,20 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 1,50 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 100,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.800,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 25.01.2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi