14. Hukuk Dairesi Esas No: 2010/1240 Karar No: 2010/1987 Karar Tarihi: 25.02.2010
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/1240 Esas 2010/1987 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2010/1240 E. , 2010/1987 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12.04.2005 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.06.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, davalının maliki olduğu 26 parsel sayılı taşınmazda yaptığı binanın köy yoluna taşkın olduğunu ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve binanın kal’ini istemiştir. Mahkemece, elatmanın önlenmesine, binanın kal’ine ve taşınmazın taşkın kısmının bedeli 4.314,94TL davalıya ödenmesine karar verilmiştir. Hükmü, taraflar temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir. 2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Dava, köy yoluna elatmanın önlenmesi ve kal istemlerine ilişkindir. Davacı, davalının binasının paftasında işaretli köy yoluna taşkın bulunduğundan elatmanın önlenmesi ile binanın kal’ini istemiştir. Hükme esas alınan 30.03.2009 tarihli fen bilirkişi raporunun eki krokiden, davalının 26 parsel sayılı taşınmazına yaptığı binanın paftasında işaretli kadastro yoluna taşkın biçimde yapıldığı ve bu taşkınlık nedeni ile yolun tamamen kapanmış olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemenin, yola taşkın olarak yapılan bina nedeni ile elatmanın önlenmesi ve kal kararı vermesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Ancak; Yasal ayrıcalıklar dışında, Türk Medeni Kanunu m. 684/1 ve 718/2 hükümlerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar. Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiştir. Bu maddenin sağladığı haklardan faydalanabilmenin en önemli koşulu tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır. Daha açığı taşılan kısmın da özel mülkiyete konu taşınmaz olması gerekir. TMK’nun 715 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16/B maddesi gereğince yollar kamu malı niteliğinde olup yararlanılması umuma aittir. Bu nitelikteki taşınmazlar özel mülkiyete konu teşkil etmez, sadece haritasında gösterilmekle yetinilir. Somut olayda, taşkın yapının kal’i yolun açık tutulması için zorunludur. Kamu malı niteliğindeki yolun tamamını kapatır biçimde yapılan ve yıkılması gereken bu bölümün davacı köy tüzel kişiliğine katkı sağlayan bir varlığından da söz edilemez. Bu nedenle, yıkılacak taşkın kısmın bedelinin davacıya depo ettirilmesi ve bu bedelin davalıya ödenmesine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1). bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2). bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 25.02.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.